• Nenhum resultado encontrado

Bütçe Açıkları ile Parasal Büyüme ve Enflasyon Arasındaki İlişki: Türkiye İçin Bir Model Denemesi(The Relationship Among Budget Deficits, Monetary Growth and Inflations: A Model Application for Turkey)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2016

Share "Bütçe Açıkları ile Parasal Büyüme ve Enflasyon Arasındaki İlişki: Türkiye İçin Bir Model Denemesi(The Relationship Among Budget Deficits, Monetary Growth and Inflations: A Model Application for Turkey)"

Copied!
13
0
0

Texto

(1)

YÖNET M VE EKONOM Y l:2004 Cilt:11 Say :2 Celal Bayar Üniversitesi . .B.F. MAN SA

Bütçe Aç klar ile Parasal Büyüme ve Enflasyon

Aras ndaki li ki: Türkiye çin Bir Model Denemesi

Yrd. Doç. Dr. C. Yenal KESB Ç Mu la Üniversitesi, BF, ktisat Bölümü, MU LA

Yrd. Doç. Dr. Ercan BALDEM R Mu la Üniversitesi, BF, letme Bölümü, MU LA

Ara . Gör. Esat BAKIMLI Mu la Üniversitesi, BF, ktisat Bölümü, MU LA

ÖZET

Bu çal man n amac , bir bütçe finansman arac olarak iç borçlanman n enflasyon üzerindeki etkisini ortaya koymakt r. Bu ba lamda, Türkiye de kal c bir durum kazanan enflasyonun mali politikalar ile güçlü ili kiler ta d ve enflasyonu dü ürmek için tercih edilecek yöntemin mutlaka mali düzenlemeler içermesi gerekti i gösterilmektedir. Çal mada öncelikle, bütçe aç klar n n finansman nda kullan lan k sa vadeli avans ve iç borçlanma ile enflasyon aras ndaki ili ki teorik olarak ortaya konmu , daha sonra da durum Türkiye aç s ndan de erlendirilmi tir. Son olarak, iç borçlanma ile enflasyon aras ndaki ili ki e anl denklem sistemleri yard m yla ekonometrik olarak analiz edilmi tir. Türkiye de bütçe aç klar n n finansman nda k sa vadeli avans kullan m n n söz konusu oldu u dönem analiz edildi inde para arz n n artt ve dolay s yla enflasyonun bir yükseli trendi içinde oldu u tespit edilmi tir. ç borçlanma ile finansman n yo un olarak kullan ld 1997 sonras dönemde ise enflasyonun dü mekte oldu u görülmektedir. Bu durum, bu dönemde iç borçlanmalar n, borç servisi ile ortaya ç kan parasal geni leme etkisini ortadan kald rmas na ve para ikamesine ba lanabilir.

Anahtar Kelimeler: Bütçe aç , parasal büyüme, enflasyon, e anl denklem sistemi.

The Relationship Among Budget Deficits, Monetary Growth and Inflations: A Model Application for Turkey

ABSTRACT

The aim of this paper is to find an econometric relation between inflation and internal borrowing as an instrument for budget financing, and to assess the impact of a given internal borrowing on inflation. It is mainly argued that budget deficits financed through internal borrowing causes monetary expansion, which results in higher inflation. We want to show that the persistent inflation in Turkey has fiscal roots and any attempt of stopping inflation should imply fiscal adjustments. In this context, firstly, the relation between inflation and the instruments for budget financing (short term advances and internal borrowing) has theoretically been examined, and then, the situation in Turkey has been exhibited for the period 1989 to 2003. Finally, the relation between internal borrowing and inflation has econometrically been analyzed using the Simultaneous Equations System. In order to purify the effect of internal borrowing, two subsamples were processed, one of which includes short term advances from the central bank to the Treasury, and the other one of which does not. It is found that there is a negative relationship between outstanding internal debt and money supply and thereby inflation, except in the first subsample.

Keywords: Budget deficit, monetary growth, inflation, simultaneous equations system.

Giri

(2)

C.Y. Kesbiç-E. Baldemir-E. Bak ml / Bütçe Aç klar ile Parasal Büyüme ve Enflasyon Aras ndaki li ki: Türkiye çin Bir Model Denemesi

Bunlar; para bas m (monetizasyon), vergileme (yeni vergiler konulmas veya vergi oranlar n n artt r lmas ) ve borçlanmad r (iç ve/veya d borçlanma). Mevcut ve potansiyel büyüklü ü nedeniyle kamu borçlanma gere inin söz konusu alternatif yöntemlerle kar lanmas ekonomi üzerinde önemli etkiler yaratmaktad r. Kamu finansman n n amac , tüm makroekonomik ve parasal etkilerinin yan s ra maliyet ve risk unsurlar n da dikkate alarak finansal kaynaklar n mobilizasyonunu sa lamakt r (Beaugrand vd., 2002: 3). Borç yönetiminden sorumlu birimler ilk olarak genellikle finansal yükü, yani kamu borcunun do rudan maliyetini minimize etmeyi amaçlar. Ancak, kamunun borçlanma gere inin kar lanmas na yönelik çe itli tercihler aras nda yap lacak seçim birçok faktöre dayanmaktad r. Bu, uygulamada, ba ta hazine ile merkez bankas olmak üzere makroekonomik yönetimden sorumlu birimler aras nda güçlü bir koordinasyonu gerektirmektedir.

Para politikas n n amac olarak görülen fiyat istikrar n n sa lanabilmesi için parasal büyüklükler ile fiyat düzeyi aras nda anlaml ve dura an bir ili kinin var olmas gerekmektedir. Ancak para politikas n n ba ar l olabilmesi için de söz konusu parasal büyüklü ün para otoritesinin kontrolü alt nda olmas gerekmektedir. Mevcut maliye politikas n n ç kmaza girmesi ve dolay s yla mali aç klar n sürdürülemez hale gelmesi, hükümetin monetizasyona ba vurmas na neden olabilir. Sargent ve Wallace (1981), sürekli bütçe aç klar veren ve bask n olarak maliye politikas izleyen hükümetlerin, aç klar n eninde sonunda para basarak finanse edeceklerini ve böylece enflasyona yol açacaklar n belirtmektedir. Böyle bir durumda, etkin bir para politikas uygulamak oldukça güçle ir ki bu da para ve maliye politikalar aras nda koordinasyon problemini gündeme getirmektedir (Özatay, 1997: 661-662).

Merkez Bankas , faiz oranlar nda istikrar sa lay c bir politikaya öncelik verebilir. Bu durumda, bütçe aç klar n n faiz oranlar n art r c etkisi oldu undan Merkez Bankas faiz oranlar ndaki bu art önleyebilmek için para stokunu ve dolay s yla parasal taban artt rma yoluna gider. Bu da nihai olarak enflasyona zemin haz rlar.

Mali aç klar n enflasyonu etkiledi i art k bir tart ma konusu olmaktan ç km t r. Fakat bu etkinin ne ekilde gerçekle ti i, ele al nan teoriye göre farkl la maktad r. Bu teoriler: Monetarist teori ve fiyat düzeyi mali teorisi olarak adland r lmaktad r. (The Fiscal Theory of the Price Level).

Monetarist görü e göre, bütçe aç klar ndaki her art , para arz nda bir art a ve beraberinde fiyatlar genel düzeyinde bir yükseli e neden olur. Mali oklar, fiyatlar genel düzeyi taraf ndan hemen absorbe edildi i için, bütçe aç ndaki her art para arz nda bir art a ve dolay s yla enflasyona neden olur.

(3)

Yönetim ve Ekonomi 11/2 (2004) 27-39

29

Geçi kanallar farkl olsa da bütçe aç klar ile parasal büyüme ve dolay s yla enflasyon aras nda direkt bir ili ki söz konusudur. Ancak enflasyon ile bütçe aç aras ndaki ili ki incelenirken k sa-uzun dönem ay r m n n yap lmas büyük önem ta maktad r. Çünkü, hükümetler bütçe aç klar n geçici olarak borçlanma ile finanse edebildikleri için mali aç klar k sa dönemde monetizasyona yol açmayabilir.

Otoriteler bütçe aç klar n parasal finansman yerine iç borçlanma ile finanse edebilirler. ç borçlanma bankalardan ziyade ki ilere, firmalara ve finansman kurulu lar na tahvil ve bono ihrac ile sa lanabilir. Bu durumda kaynaklar özel kesimden kamuya transfer edildi i için para arz üzerinde bir etki söz konusu olmamaktad r. Bu nedenle iç borçlanman n parasal etkileri, k sa dönemde de ilse bile, borçlar n anapara ve faizlerinin ödendi i uzun dönemde kesinlikle ortaya ç kmaktad r.

ç borçlanman n, bütçe aç klar n n finansman nda kullan lmas Barro ya göre uzun dönemde t pk vergi art lar gibi etki yaratmaktad r (Barro, 1974). R. Barro taraf ndan ileri sürülen Ricardo Barro denkli i, bireylerin cari dönemde borçlanmada ortaya ç kan bir art n, uzun dönemde borcun geri ödenmesinde vergilerin artt r lmas ile kendisinin servet stokunun dü ece ini dü ünerek, iç borçlanma döneminde elde etti i faiz geliri nedeniyle tüketimini de il, tasarrufunu artt raca eklinde aç klanabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, bireylerin borçlanma senetlerini servetlerinin bir parças olarak görüp görmedikleridir. E er büyüme oran , faiz oranlar ndan yüksekse iç borçlanma senetleri servetin bir parças olarak kabul edilecek; bu durum tüketimin artmas na neden olacakt r. Aksi taktirde, borçlar n geri ödenmesi sonucu elde edilecek gelirler bir servet art olarak alg lanmayacak; bu nedenle de uzun dönemde gelecek ku aklara aktar lacak vergilerin kar lanmas için tasarruflar artt r lacakt r.

Ekonomik teori, mali aç klar ile enflasyon aras nda uzun dönemde nedensel bir ili kinin varl na dikkat çekmektedir. Ancak, bu ili kinin ekonometrik olarak ortaya konulmas kolay de ildir. Bunun nedenlerinden biri, yüksek enflasyon süreçlerinin karma k k sa dönem dinamikleridir. Calvo ve Végh (1999), enflasyonun iki veya üç haneli rakamlara ula t durumlarda temel makroekonomik büyüklükler aras ndaki güçlü etkile imin, ortaya ç kan sonuçlarda hangi büyüklüklerin etkisi oldu unun belirlenmesini oldukça güçle tirdi ini ifade etmektedir. Di er bir neden de, mali aç klar ile enflasyon aras ndaki ili kinin, mali kontrolü zay flatan kurumsal düzenlemeler yapan ve d borçlanma ile monetizasyona yo un bir ekilde ba vuran ülkelerde daha az aç k olmas d r (Catão ve Terrones, 2001: 15).

Büyük bütçe aç klar n n ortadan kald r lmas , enflasyonun dü ürülmesi için gerekli bir ko uldur. Bu ba lamda, mali düzenlemelerden yoksun ve k sa ömürlü stabilizasyon programlar enflasyonun dü ürülmesinde ba ar s z kalmaktad r. Calvo ve Végh in de (1999) belirtti i gibi, ba ar l olmu programlar çok önemli mali düzenlemeler içeren programlar olmu tur.

(4)

C.Y. Kesbiç-E. Baldemir-E. Bak ml / Bütçe Aç klar ile Parasal Büyüme ve Enflasyon Aras ndaki li ki: Türkiye çin Bir Model Denemesi

bir durum kazanan enflasyonun mali politikalar ile güçlü ili kiler ta d ve enflasyonu dü ürmek için tercih edilecek yöntemin mutlaka mali düzenlemeler içermesi gerekti ini vurgulamaktad r.

Çal mada öncelikle, bütçe aç klar n n finansman nda kullan lan k sa vadeli avans ve iç borçlanma yöntemi ile enflasyon aras ndaki ili ki teorik olarak ortaya konmu , daha sonra da durum Türkiye aç s ndan de erlendirilmi tir. Son olarak, iç borçlanma ile enflasyon aras ndaki ili ki e anl denklem sistemleri yard m yla ekonometrik olarak analiz edilmi tir.

I. Bütçe Aç klar n n Finansman nda K sa Vadeli Avans ve ç Borçlanma: Teorik Yakla m

Bütçe aç , kamu harcamalar n n kamu gelirlerini a mas durumunda ortaya ç kmaktad r. Bu durumda, bütçe aç monetizasyon veya borçlanma yoluyla finanse edilmektedir. Monetizasyon, merkez bankas n n parasal taban ndaki art lar yoluyla sa lan rken, özellikle geli mekte olan ülkelerde borçlanma yoluyla finansman iç veya d borçlanma eklinde ortaya ç kmaktad r. Bu ba lamda kamu finansman dengesi genel olarak a a daki ekilde gösterilebilir:

* *

1 * 1

)

(TT TN iB i EBg Lg B E Bg

G

Burada G kamu harcamalar n , TT vergi gelirlerini, TN vergi d gelirleri,

B

dönem sonu kamu iç borcunu, B*g dönem sonu kamu d borcunun cari döviz kuru ile ulusal para cinsinden ifadesini,

E

nominal döviz kurunu ve

L

g merkez bankas taraf ndan kamuya aç lan kredileri ifade etmektedir (Agénor, 2000: 90).

E itli in sol taraf bütçe aç klar n n unsurlar n içermektedir. Bunlar; mal ve hizmetlere yönelik harcamalar, borç servisi ve net vergilerdir. E itli in sa taraf ise kamunun, bütçesini iç borçlanma, d borçlanma yada merkez bankas ndan borçlanma ile finanse edebilece ini göstermektedir.

Kamu borcunun sürdürülebilirli inin, bütçe aç klar n n boyutunun yan s ra bunun finansman ekline de ba l olmas nedeniyle, mali aç klar n merkez bankas kaynaklar yla ve iç borçlanma yolu ile finanse edilmesinin do uraca etkileri incelemek büyük önem ta maktad r.

Bütçe aç klar n n var olmas halinde devletin bankalardan borçlanma hacmi, özel kesimin bankalara olan kredi taleplerine ba l olmaktad r. Belli bir faiz oran nda bankac l k sistemi, bütçe aç n n özel tasarruflar taraf ndan finanse edilemeyen k sm n kapatmak durumundad r. Merkez Bankas faiz oranlar n veya bankalar n kredi geni leme tavanlar n yeniden tespit edene kadar bankalar hem kamu borçlanma gere indeki art hem de özel kesim kredi taleplerini kar layacaklard r.

Sonuç olarak parasal büyümenin kontrolü aç s ndan bütçe aç klar n n finansman iki ayr sistem alt nda incelenebilir (Gönül, 1998: 86).

(5)

Yönetim ve Ekonomi 11/2 (2004) 27-39

31

politikas ndan ba ms z olarak i lemektedir. Para piyasas i lemleri ve bankalara aç lan krediler ile Merkez Bankas , bankalar n nakit rezerv hareketlerini etkilemekte, bu anlamda parasal kontrol söz konusu olmaktad r. Bu durumda faiz oranlar , kredi ve para piyasas ndaki arz ve talebi e itleyecek ekilde uyum sa lamaktad r. Bunun sonucu olarak mali otoriteler prensipte hem parasal hedeflerle enflasyonun kontrolünü, hem de tahvil ve bono ile finanse edilen aç k bütçe politikalar ile ekonomik faaliyetleri desteklemektedirler.

2- Merkez bankas düzenlemelerinin olmad bir ekonomide bütçe aç klar ndaki herhangi bir art faiz oranlar n yükseltecektir. Çünkü kamu kesiminin kredi talebi artacak buna kar l k bankalar n kredi arz de i meyecektir. Di er bir deyi le, kamu borçlanmalar ndaki art para arz n de il, faiz oranlar n etkileyecektir. Mali otoriteler bütçe aç klar n n parasal büyüme üzerindeki etkisini ortadan kald rmak için faiz oranlar n artt rma yolunu seçmektedir. Enflasyonun kontrolü aç s ndan böyle bir uygulama oldukça önem ta maktad r. Bu sistemde otoriteler bankac l k kesimi d nda özel kesim davran lar üzerinde de etkili olmaktad r.

Bütçe aç klar e er özel kesimden borçlan larak finanse ediliyorsa bu durum parasal büyümeye neden olmamaktad r. Ancak, uzun süre devam eden aç klar gittikçe artan bir borç stoku olu turmaktad r. Böylece, anapara ve faiz ödemelerini vergilerle veya daha fazla borçlanmayla finanse etmek güçle mektedir. Bu durumda, belirli bir noktadan sonra kamu kesiminde ödemeleri kar lamak için emisyon art kaç n lmaz olmaktad r. E er para arz ndaki art h z nominal milli gelir art h z ndan fazla ise a r parasal finansman a r toplam talep ile sonuçlan r ki bu da, bir çok piyasada enflasyonist bask yaratacak ve nihai mallar ile portföy fiyatlar nda art lar ya anacakt r. Dolay s yla bütçe aç n n parasalla mas para arz n n büyümesine katk da bulunarak nominal milli gelire göre daha h zl artmas na ve sonuçta enflasyona neden olacakt r.

Buna kar l k, bütçe aç klar n n parasal finansman ile enflasyon aras ndaki ili ki, özellikle k sa dönemde direkt ve do rusal de ildir. Bu ili kinin istikrars z yap s genel olarak birkaç faktöre ba lanmaktad r: (i) enflasyon beklentilerindeki de i ikliklerin bir sonucu olarak özel tasarruflar de i ebilir; (ii) bütçe finansman n n kompozisyonu zamanla de i ebilir; (iii) para talebi bazen istikrars z olabilir; ve (iv) beklentiler, hükümetin gelecek politikalar n

ekillendiriyor olabilir (Sargent ve Wallace, 1981).

(6)

C.Y. Kesbiç-E. Baldemir-E. Bak ml / Bütçe Aç klar ile Parasal Büyüme ve Enflasyon Aras ndaki li ki: Türkiye çin Bir Model Denemesi

II. Türkiye de Bütçe Aç Finansman Arac Olarak K sa Vadeli Avans ve ç Borçlanma

Konuya Türkiye aç s ndan bak ld nda, yukar daki teorik çerçeve Türkiye için de geçerli olmakta; farkl bir durum ortaya ç kmamaktad r. Sürekli bütçe aç klar 1997 y l na kadar yo un olarak k sa vadeli avans ve iç borçlanma ile finanse edilmi , bu tarihten sonra k sa vadeli avans kullan m olana n n kald r lmas ile iç borçlanma daha da büyük önem kazanm t r.

Geli mi ülkelerde iç borçlanma, toplam talebi kontrol etmek amac yla kullan lan bir politika arac d r. Ayr ca, bilinçli bir borçlanma politikas nda, ödünç al nan fonlar n karl yat r mlara dönü türülmesi önem ta maktad r. Borçlanma yoluyla elde edilen fonlar, üretken yat r mlarda; en az ndan istihdam ve sosyal fayda yaratacak alanlarda kullan lmal d r. Böylece, neden oldu u talep art lar n ekonomide arz artt rarak kar layabilecektir. Oysa Türkiye de iç borçlanma bir politika arac olarak de il, bütçe aç n n kapat lmas nda Merkez Bankas kaynaklar na ek olarak kullan lan bir finansman yöntemi olarak kar m za ç kmaktad r. Türkiye de borçlanman n üretken amaçlara yönelik oldu unu ileri sürmek zordur. Al nan borçlar, üretken yat r m harcamalar n n finansman nda kullan lmad için söz konusu borçlar n gelecekte ödenmesi de güçle mektedir. Bu durumda iç borçlanman n para basma yolu ile ödenmesi gündeme gelmektedir ki bunun da enflasyonist etkileri oldu u aç kt r. Grafik 1 de Türkiye de bütçe aç klar n n art na paralel olarak merkez bankas ndan k sa vadeli avans kullan m ile iç borçlanman n geli imi gösterilmi tir.

Grafik 1: Bütçe Aç n n Finansman nda K sa Vadeli Avans ve ç Borç Stoku Y ll k De i im Oranlar (%)

-50 0 50 100 150 200 250 300 350 400

1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003

Y llar

%

K sa Vadeli Avanstaki De i me Bütçe Aç ndaki De i me ç Borç stokundaki De i me

(7)

Yönetim ve Ekonomi 11/2 (2004) 27-39

33

1997 sonras dönemde k sa vadeli avans ile finansman olana n n ortadan kalkmas ile birlikte bu ili kinin kuvvetlendi i, bütçe aç klar ile iç borç stoku aras nda sürekli pozitif bir ili kinin oldu u görülmektedir.

Bütçe aç klar n n finansman nda k sa vadeli avans kullan m n n söz konusu oldu u dönem incelendi inde para arz n n artt ve dolay s yla enflasyonun bir yükseli trendi içinde oldu u rahatl kla izlenebilir (bkz. Grafik 2). 1994 y l sonras nda enflasyonda görülen dü ü ün, bu tarihte ortaya ç kan kriz ile birlikte, a r yükselen enflasyonun gerek do al olarak normal seyrine dönü ü, gerekse 5 Nisan istikrar paketi ile ortaya konulan tedbirler ile sa land söylenebilir. ç borçlanma ile finansman n yo un olarak kullan ld 1997 sonras dönemde, bu finansman eklinin para arz ve dolay s yla enflasyon üzerindeki etkilerine yönelik tart malar göz önünde bulundurularak u ç karsamalar yap labilir: Bilindi i gibi iç borçlanma, ba lang çta ekonomideki likiditeyi azalt c bir etki yarat r. Çünkü kamunun ihraç etti i borç senetleri kar l nda piyasadan fon çekilmektedir. Borç olarak temin edilen bu fonlar da kamu mevduat olarak TCMB ye aktar lmaktad r. Bu nedenle iç borçlanman n ilk etapta enflasyonu dü ürücü bir etki yaratt ifade edilebilir. Buna kar l k, borcun, faizi ile birlikte geri ödenmesi söz konusu oldu unda ise borç servisinin likiditede bir geni lemeye yol açarak enflasyonist bir bask yarataca aç kt r. Hatta Türkiye de oldu u gibi borçlar n daha çok k sa vadeli olmas n n, bu etkiyi daha da güçlendirmesi beklenebilir. Buna kar l k, Grafik 2 incelendi inde Türkiye de 1997 sonras dönemde enflasyon oran n n dü mekte oldu u görülmektedir.

Grafik 2: ç Borç Stoku, Para Arz (M2) ve Enflasyondaki Y ll k De i me Oranlar

0 50 100 150 200 250

1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003

Y llar

%

TUFE Para Arz (M2) ç Borç Stoku

(8)

C.Y. Kesbiç-E. Baldemir-E. Bak ml / Bütçe Aç klar ile Parasal Büyüme ve Enflasyon Aras ndaki li ki: Türkiye çin Bir Model Denemesi

Tablo 1: Toplam ç Borçlanma ve ç Borç Geri Ödemeleri (Milyar TL)

Y llar Toplam Borçlanma Borç Geri

Ödemeleri

Borç Ödemesi/Toplam Borçlanma

1989 34.746 21.270 0,61

1990 47.008 32.418 0,69

1991 114.593 74.908 0,65

1992 282.333 187.336 0,66

1993 599.873 438.460 0,73

1994 1.303.548 861.585 0,66

1995 1.833.102 1.271.404 0,69

1996 5.345.792 3.585.986 0,67

1997 6.370.002 3.287.422 0,52

1998 14.254.324 8.844.833 0,62

1999 26.886.405 15.579.145 0,58

2000 32.468.545 18.968.070 0,58

2001 209.613.234 123.876.596 0,59

2002 125.303.125 97.590.694 0,78

2003 158.238.383 113.721.373 0,72

Kaynak: Hazine Müste arl , www.hazine.gov.tr. (18.04.2004)

ç borç geri ödemeleri ile piyasaya ç kacak paran n tekrar iç borçlanma ile emilmesi bir yana, d borçlanma ile elde edilen kaynaklar n da özellikle özel sektör taraf ndan kamu ka tlar al m nda kullan lmas da borçlanma ile birlikte artmas gereken para arz n n azalmas na neden olmaktad r. Bunun yan s ra, bu dönemde para arz art n n giderek azalmas Türkiye de oldukça yayg n olan para ikamesine ba lanabilir. Bilindi i üzere, 1983 y l sonunda kambiyo rejimi serbestle tirilerek dövizle i lem yapabilme hakk getirilmi ve Türk vatanda lar n n bankalarda yabanc para cinsinden mevduat hesab açmalar na izin verilmi tir. Bu nedenle 1984 y l ve sonras Türkiye de anlaml düzeyde para ikamesi olay da ya anm t r. O tarihten bu yana döviz cinsinden mevduatlar n GSMH ye oran nda görülen sürekli art , Türkiye de artan para ikamesinin temel bir göstergesidir. 1989 Nisan ay nda ç kar lan kararname ile MKB de yabanc lara Türklerle ayn haklar sa lanarak sermaye hareketlerinin serbest b rak lmas n n da bu geli meye katk da bulundu u söylenebilir. Tablo 2 den de görülece i üzere 1989-2003 döneminde M2/M2Y oran %77 den %54 e dü erken, döviz tevdiat hesaplar n n M2Y içindeki pay %23 den %45 e ç km t r. Benzer

(9)

Yönetim ve Ekonomi 11/2 (2004) 27-39

35

Tablo 2: Para Arz ve Para kamesi

M2 M2Y DTH M2/M2Y DTH/M2Y DTH/GSMH

Y llar

(Milyar TL) (%)

1989 47.139 61.274 14.135 76,9 23,1 6,1

1990 71.570 93.363 21.793 76,7 23,3 5,5

1991 117.118 168.054 50.936 69,7 30,3 8,0

1992 190.736 293.970 103.234 64,9 35,1 9,4

1993 282.442 473.059 190.617 59,7 40,3 9,5

1994 630.348 1.195.353 565.005 52,7 47,3 14,5

1995 1.256.632 2.414.597 1.157.966 52,0 48,0 14,7

1996 2.924.893 5.373.709 2.448.816 54,4 45,6 16,3

1997 5.658.800 10.664.059 5.005.258 53,1 46,9 17,0

1998 11.423.198 20.212.650 8.789.452 56,5 43,5 16,4

1999 22.401.817 40.562.720 18.160.903 55,2 44,8 23,2

2000 31.912.095 56.849.061 24.936.966 56,1 43,9 19,9

2001 47.241.075 106.566.525 59.325.451 44,3 55,7 33,6

2002 61.879.759 133.664.544 71.784.786 46,3 53,7 26,3

2003 82.712.966 151.001.010 68.288.043 54,7 45,3 19,2

Kaynak: TCMB, www.tcmb.gov.tr. (18.04.2004)

Sonuç olarak, 1997 y l sonras nda, k sa vadeli avans kullan m n n sona erdirilmesinin yan s ra, borçlanman n borç servisinden fazla miktarda gerçekle mesi ve Türkiye de gittikçe artan para ikamesi nedenleriyle para arz ndaki art oranlar n n giderek azald ; buna paralel olarak da enflasyonun dü ü trendine girdi i belirtilebilir.

III. Ekonometrik Analiz

Analiz 1989-2003 dönemini kapsamakta ve Gayr Safi Milli Has la (GSMH), Enflasyon oran (TUFE), ç Borç Stoku (IBS), Kamu Harcamalar (KH), Para Arz (M2) ve ç Borç Faizi (R) de i kenlerine ili kin ayl k veriler ile yap lm t r.

Kamu aç klar n n enflasyon üzerindeki etkileri, kamu aç klar n n iç borçlanma ile finanse edildi i varsay m na dayal olarak yap lmaktad r. Bu yakla mda enflasyon ve kamu aç klar aras ndaki ili kiyi aç klamak için çe itli modeller kullan lmaktad r. Burada, para arz ile iç borç stoku aras ndaki ili kinin çift yönlü oldu u varsay m alt nda, Keyder (1998) in 1966-1986 dönemini kapsayan para talebi denklemine dayanarak a a daki e anl denklem sistemi olu turulmu tur.

1 4

3 2

1

2 a a GSMH a TUFE a IBS e

M

2 4

3 2

1 b KH bR bM2 e

b IBS

(10)

C.Y. Kesbiç-E. Baldemir-E. Bak ml / Bütçe Aç klar ile Parasal Büyüme ve Enflasyon Aras ndaki li ki: Türkiye çin Bir Model Denemesi

1 nolu yap sal modelin daralt lm biçimi olan 2 nolu denklem sistemi elde edilmi tir.

1 5 4

3 2

1

2 GSMH TUFE KH R v

M

2 10 9

8 7

6 GSMH TUFE KH R v

IBS

Öncelikle denklemin belirlenme durumu ara t r lm ve boy art na göre her iki denklemin de a r belirlenmi oldu u görülmü tür. Rank art na göre de her iki denklem için iki er adet, s f rdan farkl determinant bulunmu ve denklem sisteminin a r belirlenmi oldu una karar verilmi tir.

kinci olarak, denklem sisteminin e anl olup olmad n belirlemek için Hausman model kurma testi (Gujarati, 1999: 671) yap lm t r. Buna göre, birinci

daralt lm denklemden elde edilen M2 ve v1 de erleri, ikinci yap sal

denklemde M2 yerine yaz lm ve yap lan regresyon sonucu M2 ve v1 de erlerinin katsay lar n n s ras yla 0,0000 ve 0,0045 olas l k de erleri ile s f rdan farkl oldu u görülmü tür. Bu da denklem sisteminin e anl oldu unu göstermektedir.

D sall k s namas için Hausman d sall k testi yap lm t r. Bunun için de

yine daralt lm kal ptan elde edilen M2 de eri, ikinci yap sal denklemde M2

yerine yaz lm ve regresyon sonucunda M2 katsay s n n olas l k de erinin 0,0000 oldu u görülmü tür. Dolay s yla M2 ve IBS de i kenlerinin içsel de i kenler oldu u sonucuna var lm t r.

E anl denklem sistemi a r belirlenmi oldu u için iki a amal en küçük kareler yöntemi kullan lm ve Eviews 3.1 paket program nda a a daki sonuçlar elde edilmi tir.

M2=199448,9 101,4309GSMH + 204,2584TUFE 0,035206IBS (3)

(0,6377) (0,0292) (0,0000) (0,0005) R2=0,995413 F=10995,22 (0,0000)

IBS= -6769270 + 6,088263KH + 26328,52R + 1,241536M2 (4)

(0,0022) (0,0000) (0,1527) (0,0000) R2=0,945131 F=872,7501 (0,0000)

Sonuçlardan görüldü ü gibi, birinci modelde sabitin katsay s d nda di er bütün de i kenlerin katsay lar

0

,

01

önem düzeyinde istatistiksel olarak anlaml bulunmu tur. R2 de eri 0,995 gibi yüksek bir de erde iken modelin anlaml l n gösteren F de eri de yine 0,0000 olas l kla anlaml bulunmu tur.

kinci model içinde R nin katsay s n n

0

,

15

düzeyinde anlaml olmas na kar l k di er de i kenler

0

,

01

seviyesinde anlaml bulunmu tur.

(11)

Yönetim ve Ekonomi 11/2 (2004) 27-39

37

Bu modelde de R2 de eri 0,945 gibi yüksek bir de erde iken F de eri de yine 0,0000 gibi bir olas l a sahiptir.

Yukar da elde edilen e anl denklem modelini iktisadi aç dan yorumlarsak; birinci modelde GSMH, TUFE ve IBS s f r iken ortalama olarak 199448,9 birimlik bir para arz söz konusudur. GSMH deki bir birimlik art para arz nda 101,4309 birimlik bir azal a yol açmaktad r. Normalde GSMH ile para arz aras ndaki ili kinin pozitif olmas beklenirken bu modelde ortaya ç kan negatif ili kiyi, artan gelirlerin TL olarak tutulmay p yabanc para cinsinden de erlendirilmesine, yani para ikamesine; özelikle de dolarizasyona ba layabiliriz. TUFE deki bir birimlik art n para arz nda 204,2584 birimlik bir art a neden oldu u görülmektedir. IBS deki bir birimlik art da para arz nda 0,035206 birimlik bir azal a neden olmaktad r. Ancak kamu aç klar n n finansman nda k sa vadeli avans kullan m n n 1996-1997 de sona erdirildi ini dikkate alarak analiz 1989-1997 y llar için yap ld nda IBS ile para arz aras ndaki ili kinin pozitif oldu u görülmektedir. Analiz sonuçlar a a da gösterilmi tir.

M2= -46935,34 + 8,021063GSMH + 4,130225TUFE + 0,807733IBS (5)

(0,0919) (0,0301) (0,6466) (0,0000) R2=0,997594 F=14372,49 (0,0000)

Görüldü ü gibi, kamu aç klar n n emisyon art ile finanse edildi i bu dönemde iç borç stokundaki bir birimlik art , para arz nda 0,807733birimlik bir art a neden olmaktad r. Buradan ç kan sonuç, k sa vadeli avans kullan m n n para arz bask s yoluyla enflasyona neden oldu udur. Bu durum ise, Merkez Bankas n n, enflasyonu önlemek için k sa vadeli avans kullan m n sonland rma karar n n do ru bir politika oldu unu göstermektedir. Nitekim, gerek bütün örneklemi içeren 3 nolu denklemde, gerekse 1997-2003 alt dönemi dikkate al narak yap lan analizde de (6 nolu denklem) iç borç stoku ile para arz aras nda negatif bir ili ki oldu u ortaya konulmu tur. Yine tüm örnekleme k yasla, 5 nolu denklemde görüldü ü gibi GSMH ile para arz aras nda pozitif ili ki söz konusudur. Bu da, para ikamesinin yine özellikle 1997 sonras döneme ili kin bir olgu oldu una i aret etmektedir (Bkz. Tablo 2).

M2 = -3295083+ 27,71365GSMH + 240,8457TUFE 0,097265IBS (6)

(0,0223) (0,0192) (0,0000) (0,0001) R2=0,991030 F=2062,340 (0,0000)

(12)

C.Y. Kesbiç-E. Baldemir-E. Bak ml / Bütçe Aç klar ile Parasal Büyüme ve Enflasyon Aras ndaki li ki: Türkiye çin Bir Model Denemesi

Sonuç

Bütçe aç na yönelik çe itli finansman yöntemlerinin avantaj ve dezavantajlar bulunmaktad r. Bu noktada önemli olan, seçilecek finansman yöntemlerinin bilinçli olarak kullan lmas d r. Günümüzde, ülkelerin kamu aç klar n finanse etmek amac yla borçlanmalar yad rganmamakta, ancak devletin hangi amaçla borçlanmaya ba vurdu u ve bu borcu geri ödeme kapasitesinin var olup olmad önem ta maktad r.

Çal mada, Türkiye de bütçe aç klar n n finansman nda k sa vadeli avans kullan m n n söz konusu oldu u dönem analiz edildi inde para arz n n artt ve dolay s yla enflasyonun bir yükseli trendi içinde oldu u tespit edilmi tir. ç borçlanma ile finansman n yo un olarak kullan ld 1997 y l sonras dönemde ise enflasyonun dü mekte oldu u görülmektedir. Bu durum, bu dönemde iç borçlanmalar n, borç servisi ile ortaya ç kan parasal geni leme etkisini ortadan kald rmas na ve para ikamesine ba lanabilir. Bu ise, bireylerin iç borçlanma sürecinde elde ettikleri gelirleri tasarruf ettikleri anlam na gelmektedir.

Hangi finansman metodu uygulan rsa uygulans n, bütçe aç klar n n parasal büyüme üzerindeki etkisi temelde mali otoritelerin tutumuna ba l d r. Mali otoriteler bütçe aç ndaki art lara, para arz ndaki geni lemeye izin vererek veya vermeyerek uyum sa lama yoluna gidebilirler. Kamu borç yönetiminin temel hedefi, kamu borçlanma gere inin kar lanmas n ve ortaya ç kan yükümlülüklerin orta ve uzun vadede en dü ük maliyetle kar lanabilmesini sa lamakt r. Orta ve uzun vadeli riskleri dikkate almaks z n k sa dönem maliyetlere odaklanmak tehlikeli bir stratejidir. Maliyetsiz gibi görünen i lemler Hazine nin ve dolay s yla hükümetin uzun dönemde borç ödeme gücüne yönelik büyük riskler do urabilir.

Fiyat istikrar n sa lamaya yönelik ba ms z bir para politikas uygulamas , maliye politikas n n sürdürülemez oldu u durumlarda oldukça güçle mektedir. Bir dezenflasyon program , döviz kuru ve/veya parasal büyüklükler gibi nominal çapalar kullanmak yerine (ki, Calvo ve Vegh (1999: 10-19) bunlar n ba ar rs zl kla sonuçland klar n göstermi tir) aç klar n kal c olarak kesilece ine dair bir taahhütte bulunmal d r. Bu da bizi, ana hedefi fiyat istikrar n sa lamak olan ba ms z bir merkez bankas n n dü ük bir enflasyona sahip olmak için yeterli oldu u sonucuna götürür. Nitekim, k sa vadeli avans uygulamas n n sona erdirildi i 1997 y l ndan sonraki dönemde ve özellikle mali disiplinin sa lanmas na büyük önem verildi i 2000 li y llarda enflasyon bir dü ü trendine girmi tir. Analiz sonuçlar nda da, k sa vadeli avans uygulamas na s kça ba vurulan 1989-1997 döneminde iç borç stoku ile para arz aras nda pozitif bir ili ki bulunmu , buna kar l k uygulaman n sona erdirildi i 1997 y l sonras dönemde negatif bir ili ki oldu u ortaya konulmu tur.

(13)

Yönetim ve Ekonomi 11/2 (2004) 27-39

39

Kaynakça

Agénor, Pierre-Richard, (2000), The Economics of Adjustment and Growth, Academic Press,

San Diago, CA.

Beaugrand, Philippe, Boileau Loko, and Montfort Mlachila, (2002) The Choice Between External and Domestic Debt in Financing Budget Deficits: The case of Central and West African Countries , IMF Working Paper, No: 02/79.

Barro, Robert, (1974) Are Government Bonds Net Wealth? , Journal of Political Economy, Vol.

81.

Calvo, Guillermo A. and Carlos A. Végh, (1999) Inflation Stabilization and BOP Crises in Developing Countries , NBER Working Paper, No: 6925.

Catão, Luis and Marco Terrones, (2001) Fiscal Deficits and Inflation: A New Look at the Emerging Market Evidence , IMF Working Paper, No: 01/74.

Gönül, Ay enur, (1998), Bütçe Aç klar n n Finansman ve Ekonomik Etkileri, DPT, Yay n No:

2490.

Gujarati, Damodar N., (1999), Temel Ekonometri, Çev: Ümit enesen, Gülay Günlük enesen,

Literatür Yay nc l k, Birinci Bas m, stanbul.

Kibritçio lu, Aykut, (2001) Causes of Inflation in Turkey: A Literature Survey with Special Reference to Theories of Inflation , University of Illinois, College of Commerce and Businnes Administration, Office of research, Working Paper No: 01 0115.

Özatay, Fatih, (1997) Sustainability of Fiscal Deficits, Monetary Policy, and Inflation Stabilization: The Case of Turkey , Journal of Policy Modeling 19(6).

Sargent, Thomas J., and Neil Wallace, (1981) Some Unpleasant Monetarist Arithmetic , Federal

Reserve Bank of Minneapolis Quarterly Review (Fall).

Serban, Marius, (2002) Budget Deficit and Inflation , Academy of Economic Studies, Doctoral School of Finance and Banking, Bucharest.

Hazine Müste arl , www.hazine.gov.tr. [18.04.2004].

Referências

Documentos relacionados

Sonuç olarak, bir BT projesinin barındırdığı esnekliklere bağlı olarak değerinin, geleneksel sermaye bütçeleme yöntemleri ile elde edilen değerden daha

sonra, aruzla birlikte hece veznini de kullanan ve yirmi bir yaşından itibaren sadece, Türk dilinin kendi iç musikisine daha çok uyan millî vezinle; hece vezniyle, yazacak

Türkiye Türkçesi ile Az e rbaycan Türkçesi: bir kelime (sümük) ve Türkçe kökenli; Türkiye Türkçesi ile Türkmen Türkçesi: 6 kelimeden 2Ķsi farsça, 4Ķü Türkçe kökenli;

Bu ekilde planlanan 20 saatlik bir kullan ı m çizelgesine örnek vermek gerekirse; ki i mesela hasta hafta içi her gün 8-10.30 aras ı nda ve hafta sonu 1-6 aras ı nda

Mevlâna ve Kierkegaard, birey ve Tanrı arasındaki ilişkiyi rasyonel bir zeminde değil, Tanrı‟nın insana, insanın Tanrı‟ya yönelimi doğrultusunda, daha çok

Bu çal mada ülkemiz için yeni bir sistem olan tam zaman nda üretim sistemi bütün yönleriyle ele al nm , General Motor firmas n n Türkiye deki montaj fabrikas nda

tatmin düzeyi ile çal ma süreleri de i kenleri aras ndaki ili kiyi gösteren çapraz tablo sonuçlar Tablo 7 de gösterilmi tir. Elde edilen bu sonuç i tatmin dereceleri ile

İlginçtir ki günümüz Türk halkları tarafından sevilerek kullanılan kadın takılarında uygulanmakta olan bir grup simge ve motifler daha İskit çağı Avrasya’da ortaya çıkmış,