• Nenhum resultado encontrado

THE RENEWED READING OF THE STORY NAMED “EŞİK” THRESHOLD OF MUSTAFA KUTLU <br> MUSTAFA KUTLU’NUN “EŞİK” ADLI HİKÂYESİNİ YENİDEN OKUMAK

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2017

Share "THE RENEWED READING OF THE STORY NAMED “EŞİK” THRESHOLD OF MUSTAFA KUTLU <br> MUSTAFA KUTLU’NUN “EŞİK” ADLI HİKÂYESİNİ YENİDEN OKUMAK "

Copied!
18
0
0

Texto

(1)

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

MUSTAFA KUTLU’NUN “EŞİK” ADLI HİKÂYESİNİ YENİDEN OKUMAK

Hasan AKAY

ÖZET

Bu yazı, edebî metindeki bir unsurun, “yediveren gül”ün yeri ve konumunu, yazarın metin kurgusundaki tekniğinin içsel görüntüsü ve hayatî gerçe(kli)ği olarak alımlama ve idrak etme girişimidir. O nedenle metin iki uçlu bir yaklaşımla incelenecek, yapısalcı nazarın açığa çıkaracağı görüntü ve anlamın post-yapısalcı nazala bakıldığında yerini çok farklı bir görüntü ve anlama terk edebileceği, bunun ise hem yazar ve anlatıcı, hem metin ve kurgusu, hem de biçim ve işlevi açısından sarsıcı bir anlamı açığa çıkaracağı tespit ve takdim edilecektir.

Anahtar Kelimeler: Eşik, yediveren gülü,

yapısalcı ve post-yapısalcı bakış, yeniden okuma- yorum.

THE RENEWED READING OF THE STORY NAMED “EŞİK” THRESHOLD OF MUSTAFA KUTLU

ABSTRACT

The paper is an attempt to understand and explicate the place and emplacement of an element, „Yediveren-everblooming rose‟ in an oral text as an inner vision and vital reality of the technique of the author in the construction of the text. Therefore we follow a doubleedged route (track, path) in which a marvelous image and consciousness (granted by the structuralist gaze) might be in turn replaced by a surprising vision (marked by poststructuralist gaze), and we are lead into an amazing meaning (signification) in terms of authornarrator, text-fiction, form-function in the course of reading.

(2)

Mustafa Kutlu‟nun “Eşik” AdlıHikâyesini... 323

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

Key Words: Threshold, ever-blooming rose,

structuralist and poststructuralist gaze, rereadinginterpreting.

Bu yazı, edebî metindeki bir unsurun, yediveren g(l (n yeri ve konumunu, yazarın metin kurgusundaki tekniğinin içsel gör(nt(s( ve hayati gerçe kli ği olarak alımlama ve idrak etme girişimidir. O nedenle metin iki uçlu bir yaklaşımla incelenecek, yani bir ucunda varılacak harika nazarın ve farkındalığın yani yapısalcı nazarın bağışlayacağı bir gör(nt( ve anlamın öb(r ucunda yerini, s(rpriz bir gör(nt(ye (yani post-yapısalcı nazarın fark ve tefrik edeceği bir gör(nt( ve anlama terk edebileceği, bunun ise hem yazar ve anlatıcı, hem metin ve kurgusu, hem biçim ve işlevi, hem çerçeve ve çehresi, hem de tersi ve y(z( açısından sarsıcı bir anlamı açığa çıkaracağı tespit ve takdim edilecektir. ‛u birbiri içinde eriyen nazarların, kimin yararına veya hesabına işlem y(r(tt(ğ( ise, okur gör(rlerin dolduracağı bir boşluk olarak zihinlere bırakılacaktır. ‛ir nevi yorum olan bu açımlama da, yorumunu okur gör(rlerin nazarına sunmak arzusundadır. Ç(nk( bu da, okuma tarzının zorunlu bir arzıdır.

(3)

324 Hasan AKAY

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

görd(ğ(m(z şeyde ise nâ-mevcut olarak mevcuttur.1 Bu, yeniden okumanın gösterdiği sırlardan biridir.

‚slında bu gerçekliğe ulaşılmasında, ikinci nazarın n(fuzu vardır ve öncelenmesi gereken de odur ancak biz önce birinci nazarı metin (zerinde gezdirecek, sonra da öb(r nazarı bunun (zerine yerleştireceğiz ‛akalım, hangi gör(nt( ya da hangi metinsel gerçeklik, son gör(nt( veya hâkim gerçeklik olarak göz ön(nde kalacak? . Saklı hâl ler i açık etmek için, elbette, metnin tanıklığına başvuracağız. ‛u noktada, hatırlatma amacıyla bazı aktarmalar veya atıflar yapılarak söz konusu durumun sağlanması, sağlamasının yapılması ve bu sağlama (zerinden –yeni okumanın yönlendirdiği- bir yoruma ulaşılması için bir imkân hazırlanabilir. Nitekim, okur gör(rler de, gerçekleştirdiğimiz okumanın sağlamasını, hem bu aktarmaların metinsel söz(n , hem de alımlama tarzının ve yorumun yorumsal söz(n (zerinde bizzat kendileri yapabilir

ya da teğet geçebilir ler. 2

EŞİK TEN ‛İRK‚Ç P‚RÇ‚

Eşik hikâyesinin çarpıcı başlangıcına ve nasıl başladığına dikkat edilirse, burada nasıl bir kaotik hâl bulunduğu, bu hâlin içinden çıkılmasının ne kadar zor olduğu, böyle bir eşik ten geçmenin ancak hazır geçiş kartlarına ya da hızır hızına sahip olmak sayesinde m(mk(n olduğu anlaşılacaktır. Ç(nk( eşik in başlangıcı, modern hayatın b(t(n karmaşasıyla hazır bulunduğu bir vitrindir.

Eşik in ilk paragrafı şöyledir

Yediveren g(l( koridorun sonunda, binanın ‚bdurrahman Muhtar Şereflid(zbel sokağına bakan penceresinin ön(nde idi. İki buçuk metrelik dar ve uzun koridorun iki kat pencere

1Öyle ki bu okuma ânlarında, bir nazarda metnin en anlamlı öğesi, diğer

nazarda bozguncu bir öğe haline dönüşebilir. Bu durumda iş, okura kalmaktadır; çünkü metnin de, yorumun da, “istikbal”i okurdur. Bu, “geleceğin kabirde başlaması” tarzında bir gelecek tanımlamasını gerektirir.

2Burada, hikâye metninden bazı parçalar aynen aktarılabilir ya da yorumun

(4)

Mustafa Kutlu‟nun “Eşik” AdlıHikâyesini... 325

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

camları bahçeye bakıyordu. Ç(r(m(ş, topluiğne, karbon kağıdı, daktilo şeridi, vesikalık fotoğraf, ikâmetgâh ilmuhaberi, iyi hal kâğıdı, n(fus c(zdanı sûreti ile, t(kr(k, balgam, gözyaşı, yağmur, dolu, kar, yemiş, kuş t(y(, serçe, g(vercin pisliği karışımı, ezilmiş, çiğnenmiş, esmer, kalorifer kurumu ile yer yer kuzgûnî siyah bir toprağın örtt(ğ( bahçe. İnce, uzun ve ihtiyar akasyalar kısa, bodur, mumyalaşmış mazılar, siyah çakıl taşları ve yıpranmış tuğla çerçeveli tarhları ile yapıldığından beri değiştirilmeyen, âdeta katılaşmış yeşil, siyah bir su ile dolu havuz, insanların oturmadığı, yağmurdan, kardan delik delik, oluk oluk çatlamış tahta sıralarla bu bahçe Üç(nc( sınıf bir gazete fotoğrafı gibidir. Silik, siyah-beyaz... Koridor, senelerdir silinmeyen çift katlı, isli camlardan geçen loş ışığın altında karanlık, hafif ılık, dışarıdaki yabancı şubat g(neşinin aydınlığına inat, içedön(k bir yalnızlık ile uzanıyor. ‚bdurrahman Muhtar Şereflid(zbel sokağına açılan pencerenin karşısında, idare meclisi odasının kapısı kenarında on iki senelik sandalyesi ve on senelik değişmeyen oturuşuyla uyuklayan odacı Osman Efendi yi hayal meyal gösteriyordu.

Eşik in beşinci paragrafı

Memurlar, iş takip edenler, sekreterler, birer ikişer gelmeye başladılar. Sesler, kokular çoğaldı. Sigara dumanı koridora hâkim olurken, yediveren g(l(n geceden kalmış belli belirsiz kokusu iyicene kayboldu.

Eşik in sondan beşinci paragrafı

(5)

326 Hasan AKAY

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009 Ve Eşik in son paragrafı

Tamer yediveren g(l(n goncası ile oynuyor, ara sıra Seval den tarafa bakarak Şu kızın sivilceleri olmasa, şu kırmızı çizmeleri giymese, çiklet çiğnemese... diye d(ş(n(yordu.

METNİN ‛İR YERİNDE YEDİVEREN GÜL ÜN VERDİĞİ SIR [Yapısalcı nazarla okuma. Sonucu: Metinde kendini gizleyen g(l, anlamlı bir tasarruftur, metnin yapı iskelesinde anlamlı bir işleve ve simgesel değere sahip bir öğedir ve bulunduğu ortamı varlığıyla anlamlandırır .

(6)

Mustafa Kutlu‟nun “Eşik” AdlıHikâyesini... 327

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

kalkabiliyor mu?3 Elbette soruların bir kısmına metin cevap vermiyor ç(nk( cevapları metnin dışında, gör(nmeyen alanda saklıdır. Yani bunların bir kısmı, cevabı zaten içinde olan retorik soru lardır ve–hem sözel metinde hem de söz dışı alanda tasarruf sahibi olan- yazar bu hususta kendinden gayet emin göz(kmektedir.

Eşik te, bir d(kkân ihalesinin yapılması daha doğrusu yapılamaması konu edinilmektedir ‛ir iş hanında yapılan d(kkân ihalesine dört kişi talip olur. İhale g(n( sabahı heyecanla eşik te beklemeye başlarlar, ancak açılan kapıdan beliren bir adamın ihale memurunun kulağına bir şeyler fısıldamasından sonra, ihalenin çoktan yapıldığını ve iki firma tarafından ihale tabanı on misli arttırılarak kapatıldığını öğrenince şaşkına dönerler. Kimisi yumruklarını sıkar, kimisi bir top barut olur, kimisi memurun (zerine y(r(r, kimisi de – feleğin çemberinden geçmiş kapıcı Âdem gibi- görevli memurla m(nakaşa edenleri oracıkta bırakıp nasip değilmiş, bir yanlışlık olmuş, neyse parayı yakmadık ya diyerek y(r(r gider. Karşılaşılan durum karşısında alınan bu farklı tavırlar, farklı bir zihniyetin ve toplumda meydana gelen değişme nin göstergesidir.

‚slında hikâye, okurların göz(nde yediveren g(l imgesiyle açılır. Hikâyenin başlığı, içeriği yansıtan bir imgedir ve gittikçe simge değeri kazanır. ‛u ilk sözc(kten başlayarak metne uzaktan m(dahale edenler ortaya çıkar, ama bizi ilgilendiren, asıl m(dahil dir. Yazar, çok defa m(dahaleci değildir ‚ncak bazen, -yakından bakanların fark edebileceği- anlatım tarzında açığa çıkan çok hoş bir m(dahaleciliği vardır ki hafif bir tebess(m suretinde göz(k(r. ‛u tebess(mde olay da, alay da, tenkit de, merhamet de iç içedir. Farklı ideolojide

3 Mehmet Kaplan‟ın “Eşik”le ilgili tahlilinde bu tür soruların büyük bir

(7)

328 Hasan AKAY

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

olanlara karşı bile böyledir . ‛azen metne öyle bir imge yerleştirir ki, yazar adına asıl m(dahaleyi o yapar.

Eşik hikâyesinde ilk m(dahil, yediveren g(l d(r. Göz(kt(ğ( zaman sevgiyle, gözleri hoşnut eden rengiyle, gözden kaybolduğu zaman da kokusuyla, hattâ yokluğuyla yokluğa mahkum edilmiş soyut huzuruyla etkili olan g(l... metinsel uzamdaki m(dahalesinden sonra –tıpkı metinsel sosyal hayatta olduğu gibi- gözden yitip gidecektir ‛u gidiş, çirkinliğin içinde g(zelliğin gidişi gibidir . ‛una rağmen g(l, göz(kmeyen alanda harici m(dahale şeklinde varlığını – yokluğuyla veya kenarda/ dışarda bırakılmışlığıyla- hissettirmeyi s(rd(recektir Ç(nk( yediveren g(l , yazarın d(nya gör(ş(n(n bir temsilcisidir .

Eşik te anlatı açısından ilk m(dahale ise, ihale dairesinin bahçesini tasvir eden ilk c(mledir Hikaye Tahlillerinde Mehmet Kaplan ın dediği gibi, Bu bahçe, bir nevi çöpl(kt(r. Yazar, onunla, âdeta, ihale ile uğraşan insanların y(zlerinin çirkinlik ve karışıklıklarını telkine çalışır. ‛urası bir devlet dairesi olduğuna göre, toplumun ç(r(m(şl(ğ(n( de yansıtır denilebilir. Yazarın bu tasviri yaparken balgam ile gözyaşı nı bir araya getirmesi, ona sembolik bir mânâ verdiğine delalet eder. Koridorun sonunda duran yediveren g(l... bu pisliğe yabancı bir g(zelliği temsil eder. .4

‚yrıntıyla dolu ilk paragraf ile birlikte okurlar, her halde modern hayatın çarpıcı karmaşasıyla y(z y(ze gelir, âdeta şoke olurlar. Zuhuru şiddetinden gaip bir hayret ve dehşet halidir bu. Hayretin sebebi, tasvir edilen bahçe nin b(t(n bahçe tasarımlarının veya hayallerinin dışında, bir nevi çöpl(k 5 olması ve bu pisliğe yabancı bir g(zelliğin temsilcisi olan yediveren g(l (n ise, kenarda durması, oradan/ uzaktan bakmasıdır. ‛u ayrıntı, hem tasvir hem içerik hem de ileti açısından m(himdir ç(nk( asıl olması merkezde yer alması gereken, fasıla ayrıntıya dön(şm(ş ve bu durum yazar

4

Mehmet Kaplan, Hikaye Tahlilleri, İstanbul 1979, s. 357-358.

5

(8)

Mustafa Kutlu‟nun “Eşik” AdlıHikâyesini... 329

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

tarafından metnin alınlığına yerleştirilmiştir. ‛u ayrıntılı anlatım ve farkındalık, çarpıcıdır. Yazar, başka hikâyelerinde de ayrıntıları harikulâde bir biçimde b(t(n e sessizce n(fuz ettirmeyi başarmaktadır.

Mustafa Kutlu, aynı zamanda bir ressam olduğu için, ayrıntıya çok önem verir. Onun hikâyelerinde ayrıntı lar sıradan şeylerle birlikte sıradan bir gerçeklik gibi metne dâhil olur, fakat sıradışı bir biçimde işlev gör(r ve b(t(n e m(dahil olurlar. ‛u durumda, herhangi bir şey olan ayrıntı , âdeta her şey b(t(n haline gelir Eşik hikâyesinde, modern hayatın karmaşık ayrıntısı b(t(n çirkinliğiyle iki paragrafta gösterilmiştir. ‚yrıca, hikâyenin birinci ve yedinci paragrafları ile ‛u g(l(şmeler Sait ‛ey i iyice sinirlendiriyor... şeklinde başlayan paragrafta okurları hayrete sevkeden ayrıntılar bulunmaktadır. ‚slında hikâyede verilen ayrıntıların hepsi bir çeşit ayrıntı dır fakat hiçbirisi –metin içindeki işlevi açısından d(ş(n(ld(ğ(nde, dışarıda bırakılacak cinsten bir fazlalık ya da bir- ayrıntı değildir.

Meselâ, ...idare meclisi odasının kapısı kenarında on iki senelik sandalyesi ve on senelik değişmeyen oturuşuyla uyuklayan odacı Osman Efendi, ...elli senelik memur, yirmi senelik m(d(r sesi , Emekli ödeneğini aldığı g(n parayı sarmış sarmalamış, paltosunun iç cebine yerleştirmiş....senelerdir geçtiği yollardan belki de adımlarına basarak, yine paltolu, yine şemsiyeli, yine ölç(l( ilerliyordu. veya ...elli iki senenin y(zgör(ml(l(ğ(n( taşıyarak evine gelmişti gibi ifadeler yazarın, etkileyici ayrıntıları yakalamakta ne kadar usta olduğunu ispat etmektedir. Modern hayata ilişkin ayrıntıları gösterirken c(mleler, karmakarışık nesnelerle doldurulmuştur. ‛u y(zden metinde sentaks, semantiğin âdeta vitrinidir.

(9)

330 Hasan AKAY

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

gereken yeri vermiştir. 6 Şunu da eklemek gerekir Kutlu nun hikâyeleri kimi zaman iç yaşantısının söze yansıtılmış hali, kimi zaman da hikâye şahıslarının iç konuşmalarının geçit resmi gibidir. Eşik hikâyesinde, gençler arasında geçen diyaloglarda canlandırdığı kişiliklere uygun bir (slûp ve anlatım tekniği iç monolog kullanmıştır. Meselâ, ‛(rokrat Sabit ‛ey in kızı Seval ile Tamer in birbirlerini görd(kten sonra içinden geçenler şöyle aktarılır

Seval Gözleri ‚lain Delon, ağzı Marçello, resim gibi çocuk, kim acaba? diye d(ş(n(rken, Tamer Şu sivilcelerle oynamasa, şu pis kırmızı çizmeleri giymese, belki hep çiklet çiğniyordur, çiğnemese, amaaan k(ç(k burjuva işte diye kestirip attı. Okuduğu sayfayı yeni baştan geçmeye başladı.

Mustafa Kutlu, şahısların içinden geçen c(mlede dönemin (nl( aktörlerini (Alain Delon, Marcello gibi moda isimleri) kullanmak sûretiyle, gerçekliği farklı boyutuyla da hikâyeye dâhil etmiştir. ‛öylece o, sosyal hayatın birçok imgesini hikâyelerine işlevsel bir nesne olarak yerleştirmiş ve bu yoldan bir nevi sosyal eleştiri gerçekleştirmiştir. ‛u eleştirinin temelinde, denilebilir ki, estetik bir etik vardır. İslâm estetiğini7 bilmeden onun hikâyelerini tam olarak kavramak bu y(zden m(mk(n değildir. Ç(nk( o, hikâyelerinde İslâm estetiğini, kıssa geleneğini ve geleneksel anlatım biçimlerini modern hikâyeciliğin bazı yönleriyle birleştiren ve bize özg( bir anlatım dili ile insanımızın hayatını ustalıkla yansıtan bir hikâyecidir.

Eşik te, anlatmak istediği şeye uygun olarak komik unsurlara da yer vermiş, anlatı kişilerinden bazılarını kelime komiği ve durum komiği oluşturmak suretiyle okurların göz(nde maskara etmiştir. ‛u noktada onun m(dahalesi, -g(nl(k hayatında da olduğu/ yaptığı gibi- yumuşak bir m(dahaledir. Bu m(dahale tarzına, bıyık altından g(lmek de

6

M.Kaplan, a.g.e., s. 360.

7 İslâm‟ın estetik ve sanat anlayışı, İslâm estetiği ve sanatının boyutları

(10)

Mustafa Kutlu‟nun “Eşik” AdlıHikâyesini... 331

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

denilebilir. Meselâ, ‚bdurrahman Şereflid(zbel sokağı ifadesinde kutsal olanla sıradan olanın yan yana getirilmesi, hem kelime komiğini, hem de hafif yollu bir ironiyi hissettirmektedir.

‚yrıca iştiraki beyler, iştirakçiler kelimelerinde uzaktan uzağa ideolojik bir ironi vardır ‛ilindiği gibi, sosyalizm in dilimizdeki karşılığı iştirâkıyyûn/ iştirakçiler dir). ‛u ironik öğeler, özellikle, gençlerin diyaloglarında geçen sözc(kler ve sözlerle olduğu kadar, tasvir edilen durumlar ve tavırlarla gör(n(r kılınmıştır. 5rneğin, bu gençler ideolojilerinin değil, başka şeylerin peşindedirler. İdeolojilerine Sosyalizme göre bir sosyal etkinlik yapmak istemelerine rağmen, bunun tamamen zıddı bir durum kapitalizm içindedirler. ‛öylelikle gör(n(şleri sosyalist, ama tavırları kapitalistçe olduğu için anlatıcı yazar tarafından komik duruma d(ş(r(lmektedirler. Son paragraf ise, hikâye kişilerinden Tamer in ve benzerlerinin, gerçeği olduğu gibi değil, fakat görmek istedikleri gibi algıladıklarını ve bu gerçekdışı alımlama y(z(nden bocaladıklarını göstermektedir. ‚nlatıcı yazar, bu son paragrafı ile her halde, okurları da Tamer e ve arkadaşlarına bıyık altından g(ld(rmek istemektedir.8 ‛urada, gör(nen ile gerçek çatışması yani bir ironi/ tersinleme durumu söz konusudur.

Yediveren g(l ile açılan Eşik hikâyesinin sonuna doğru, sigara dumanı g(l yapraklarının yerini alır. Odada yediveren g(l( vardır, ama sigara dumanları, g(l(n (zerine pis kokusunu yaymaktadır. ‛unun anlamı, imgesel açıdan şunlardır

a Yapılan işlerin iyiden köt(ye gittiği.

b Sosyal hayatta, g(zellik ler in geri plana itildiği, çirkinliklerin alıp başını gittiği.

8Ama, ya okurların bıyıkları yoksa veya bıyıklı değillerse yahut bıyık karşıtı

(11)

332 Hasan AKAY

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

c İyilerin kenara çekilmesinin, itilmesinin veya susmasının köt(lere en b(y(k iyilik olduğu.

d ‚slında yapılacak şeyin, herkesin elinin altında olduğu halde bunun bilinmezden gelindiği veya fark edilemediği yahut bakar körl(k yapıldığı...

Hikâyenin sonunda Tamer in eliyle oynadığı yediveren g(l(n goncası , onun g(zelliğe, hikâyecinin anlayışına çok yakın olduğunu, fakat bunun farkında olmadığını, aslında elinin altındakinden haberi olmaksızın elinin dışındaki şeylerin peşinde olduğunu yani, hayatın gör(nen y(z( ardındaki gerçeklerden habersiz kaldığını; bir ideale y(kselme yeteneğine sahip olmadığını ideolojide kaldığını göstermektedir. ‛urada da gör(nen ile gerçek çatışması ironi/ tersinleme vardır. Trajedi bu ikisinin çatışması ile açığa çıkar. Zaten acı tebess(m( doğuran da budur. Daha önce g(lmeceyi getiren gör(nen ile gerçeğin çatışması bu defa trajik yön( ile dikkati çeker. Madde ile mana arasına sıkışan ruhun faturası ağır olur. Eserdeki b(t(n kişiler için geçerlidir bu.

Peki bunca söz arasında yazar ner e dedir?

Eşiğin o tarafında mı, bu tarafında mı? ‛ahçenin içinde mi, kenarında mı, kıyısında mı? Metnin paralel evren inde mi? Siluetiyle saklı odalarda mı? Yoksa duman altında! mı? ‛unu kim tespit edebilir? ‛ir tespit ihalesi yapılsa, anlatıcı yazar, bu ihalenin eşiğinden geçebilir mi? . ‛u durumda söylenilmesi gereken şudur ‛u t(r sorularda d(ğ(m( kuram çözer. Yani, bunca soruya karşılık alacağımız cevap, verdiğimiz nazarın, uyguladığımız yöntemin ya da hatırını gözettiğimiz kuramın (r(n( olacaktır.

(12)

Mustafa Kutlu‟nun “Eşik” AdlıHikâyesini... 333

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

hikâyesiyle, hikâye eşiğinden bileğinin hakkıyla geçmiştir. G(l(n farkına varması bunun kanıtlarından biridir. ‚ma bu yeterli midir? Soru hâlâ boşlukta asılı durmaktadır.9

METNİN ‛İR YERİNDE YEDİVEREN GÜL ÜN ‚ÇIK VERDİĞİ SIR

[Yapısalcılıksonrası, yapıçöz(m nazarıyla okuma. Son ucu: Metinde kendini gizleyen g(l, bozguncu bir öğedir ve kenarda bırakılmışlık, kenara çekilmişlik ya da pasiflik göstergesi olarak göz(kmektedir)].

Metin yapıçöz(m nazarıyla yeniden okunduğunda, Eşik teki bazı yapı unsurlarının konum ve işlevinin değiştiği ve bazı gör(nt(lerin çok farklı anlamların ileticisi olduğu, olabildiği gör(lecektir. Nitekim bu yazı, söz konusu unsurların sadece bir tanesi (zerinde durmak, metni onun (zerinden tekrar okumak ve bu okumanın dokuduğu anlamı okurlarla paylaşmak arzusundadır. Metin (zerinde işaret edilen bu unsur, yediveren g(l( d(r. Yapıçöz(m diliyle söylemek gerekirse, metindeki bu unsur, bir gösterenden ibaret değildir fakat aynı zamanda hem gösteren, hem de gösterilen durumundadır. ‛irinci nazarda gösteren yön( (zerinden gidildiği için, burada ikinci yön (zerinde durulacaktır . O halde, bu bağlamda denilebilir ki:

Metni –bu imge (zerinden- yeniden okumanın gösterdiği sırlardan biri, yazarın kendini köşede, kenarda, dipte bir yerde gösterdiği veya sakladığıdır. ‛u, metnin bir yerinde anlamın saklanmasının yazarın konumunda yeniden (retilişidir. Yazarın kendini hayatın bir yerinde saklı bir anlam gibi yaşamasının metnin uzamında bir biçimde sunulması veya bu hâlin metin (zerinde kendini gelmeye bırakmak tarzında sakin anlatımıdır. ‛urada birden çok sır olduğu bellidir. Yazarın kendini ortaya çıkartmaması -hayatında olduğu gibi, mahviyet ve tevazuu gereği- aslında iyi bir tutum ve tavır alıştır, hem izlediği hikâye tekniği, yani geleneğin içinden bir hikmete binaen çekip s(zd(ğ( ve bir öm(r okur gör(rlere arz

(13)

334 Hasan AKAY

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

ettiği anlatı tekniği açısından, hem de duygu ve d(ş(nce d(nyasının bir yansıması olmak bakımından. Sessizliğin sınırsız sesler ve g(r(lt(ler arasında kendini saydam bir su gibi hissettirdiği anlara benzer bir durumdur bu. ‚ncak, var oluşu gereği –rengiyle, kokusuyla, biçimiyle, mizacıyla- göze gör(nmesi gereken g(l(n, kendi içine çekilmesi ki sonu kendine çökmeye varabilir yani bir çeşit pasifliği veya

edilgenliği bir tavır olarak gör(n(r kılmaktadır.

Bunu, aşırı yorumlamayla, benimsenmiş bir ideolojinin bir d(nya gör(ş(n(n kendini gizlemek suretiyle var kılmak istemesi ya da kendini gizlemek suretiyle var kılan ideolojinin bireysel açıdan metinde y(z göstermesi10 olarak da alımlayabiliriz. Metinde bunun dilbilimsel ipuçları bir hayli fazladır ‛unlar daha ziyade sıfat kullanımında ve davranışı gör(n(r kılan ifadelerde ortaya çıkmaktadır . ‛u pasifliğin göstergelerinden biri, bizzat yediveren g(l ifadesidir (Yani bu ifadenin metinsel mekân, içeriksel mekân, metafiziksel mekân içindeki yeri, konumu, işlevi ve değeridir . Ç(nk( yediveren g(l(n yedi vermek yerine –yani bulunduğu ortamda devamlı açmak veya h(km(n( s(rd(rmek yerine- sadece söylemini gerçekleştirdiği bellidir! ‛u noktada yediveren g(l , aktif bir eylemin –en azından, kokusuyla ortamı etkileme vb. tarzında- davet edicisi değildir. ‛u da, hiç kuşkusuz, yapısalcı ve yapıçöz(m nazar açısından yorumlanması gereken önemli bir göstergedir .

‛ilindiği gibi, yapıçöz(m felsefesinin kurucusu Derrida, Nietzsche nin çok önemsiz gibi gör(nen basit bir notundan –yani, Şemsiyemi unuttum şeklindeki k(ç(k bir notundan- yola çıkarak onun d(ş(nce sistemine nasıl erişebildiğini ustalıkla açığa çıkarmış ve onun b(t(n

10Bu alımlamanın yorumunu doğru bir biçimde yapabilmek için, İslâmiyet‟i

(14)

Mustafa Kutlu‟nun “Eşik” AdlıHikâyesini... 335

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

felsefesinin hayatı tırnağa ... almaktan ibaret olduğu h(km(ne varmıştır.11 Derrida, çok önemsiz gibi gör(nen basit bir nottan yola çıkarak nasıl çarpıcı bir çıkarsamada bulun-muşsa, biz de aynı yoldan giderek –Kutlu nun sırlı metnini, bir yerlerde değil, fakat bizzat okur gör(rlerin gözleri ön(nde unutmuş ve okur gör(rlerin tepkileri karşısında bu unutulmuşluğu askıya almış veya gelmeye bırakmış olduğunu varsayarak- metinsel uzamdan hayat uzayına açılabiliriz. Tabii, bu noktada, yapısalcılığın t(revleri sayılan kuram veya yaklaşım tarzlarından istifade etmek, ancak asıl çıkarsamada Derrida nın nazarını, hâkim gör(ş tekniği ya da bir özel gözl(k olarak kullanmak mecburiyetindeyiz].

Metindeki yediveren g(l(n yeri ve konumu, yazarın metin kurgusundaki tekniğinin iç teki gör(nt(s(n(/gerçeğini, g(le nispetle gör(len sair şeylerin yeri ve konumu ise bunun dış taki gör(nt(s(n( karşılamaktadır. İç içe geçen gör(nt(leri fark edelim: 1) Odadaki g(l ve diğer şeyler. Odadakiler ve dışardaki şeyler. ‚sıl konu ve dışındaki konular. İhale elde etmenin usul( ve yan yollar. Okuyuculara olayı aksettirme şekli ve nitelendirmeler. Hikâye şahıslarının kendini veya hallerini takdim tarzları ve dışardan gör(nen halleri. Hikâyenin iskeleti ve anlatımı ile bunun yazarın öyk(leri ve öyk( anlatma amacı içindeki yeri ve değeri vb. ‛öyle bir kurgu içinde, yediveren g(l , aslî niteliğini icra etmekten uzak bir mevkide göz(kmektedir.

Yapıçöz(m uygulandığı takdirde, -simgesel açıdan da olsa- metindeki en anlamlı, en aslî, en yapıcı ve kurucu ögeyi oluşturan bir imgenin bile, en yapı bozucu bozguncu bir öge olarak arz-ı endam edebileceği, metnin anlamını kazıyıp kastını bozabileceği veya anlamı -her hakkı çöz(ms(zl(kte saklı- potansiyel bir imkân hâlinde gösterebileceği gör(lmektedir. ‚slında bu -metnin niyetini, maksadını ve stratejisini yazarın tahakk(m(nden kurtularak açığa çıkarmak amacıyla- yapılabilir. Yapılmalıdır ç(nk( zaten yazar da,

11

(15)

336 Hasan AKAY

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

öyk(y( kurgularken sosyal açıdan bozguncu olan –veya bozguncu olduğuna inandığı- unsurları ta dil den veya tan-zim den bahsetmeksizin tespit, tasvir, tahlil ve tenkit etmektedir. O halde, –yapıçöz(m diliyle, gösterenin gösterilene dön(şmesi gibi- söylemek istediği şeyi ister istemez kendini ele vererek söylemesi kaçınılmazdır. ‛u avcının av olmasıdır. ‛u noktada asıl soru, metnin bu bakışı davet edip etmediği ya da buna açık olup olmadığıdır.

Bu halde denilebilir ki, yazar da, yediveren g(l ( eşikte bırakmış, g(zel olan ı gözden uzak bırakmak veya g(zel olanın bu sosyal hayatta gözden uzaklaştırıldığını görselleştirmek/vurgulamak istemiş olsa da, kurguda bunu öncelememek suretiyle, metinsel tasarruf açısından eşiği geçememiştir. ‛u açık sırrıdır metnin... Eşiği geçen, geçmiştir ‚tı alan -mafya- ihaleyi geçmiştir. ‚ma bu geçiş, eşiği geçmenin negatifidir. Yazar bundan, yani bu geçişin negatifliğinden söz etmemiştir .. Eşikte kalanlarsa, zorunlu olarak olumlanmıştır. Yani, bu açıdan bakıldığında eşikte kalanlar , o hayat ın, yani yasadışı yollardan iş ayarlayan ya da işlerini ayak oyunlarıyla y(r(ten t(ccarların yaşam alanlarından uzakta kalmak/bırakılmak suretiyle bir biçimde kurtulanlar dır. ‛u, kaybetmenin kazanmak anlamıyla eşitlendiği anlardan biridir . Yazarın göstermek istediği de, eşiğin berisinde kalanlardan çok, ötesine geçmiş olan, daha doğrusu zaten orada bulunanlardır.

(16)

Mustafa Kutlu‟nun “Eşik” AdlıHikâyesini... 337

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

belki ideolojisinin ya da benimsediği d(nya gör(ş(n(n m( etkisi vardır belki . Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, her halde – böyle bir metinsel kurgu ile- yapılması gereken şey, eşiğin değiştirilmesi eylemine denk bir eylem önerisi veya iması olmalıdır.12 Fakat yazar, böyle bir şeyi ne ima, ne de işaret etmektedir. ‛u metin ötesi durum, ancak ikinci nazarın kavrayabileceği çarpıcı açık lardan biridir.

Şöyle de denilebilir Eşik te mevcut nesneler, sadece sosyal, ticari, siyasi bir gerçekliğin değil de, aynı zamanda yazarın bağlandığı anlayışın da bir göstergesi ise, hikâyenin son sahnesinin sigara dumanlarının yediveren g(l (zerine pis kokusunu yayması yla kapanması, bu imgeyi bir gösteren olmaktan çıkarıp –yazarın kendisinin ve d(ş(nce tarzının da ima edildiği- bir gösterilen durumuna getirir. ‛öyle bir dön(ş(m ise, hikâyecinin kendi oyunuyla alta d(şmesi ve maksadını gerçekleştirememesi demektir. Ç(nk( yediveren g(l( eşikte değil, dışarıda tutulmuştur.

‛u, durumu eleştirmek için bile olsa, çizilen gör(nt( daha sonra açılmamakta, bir umut parıltısı halinde varlığını duyumsatma imkânı verilmemektedir. Hayata m(dahil bir öğe olarak seçilen bu timsalin seçilmesi yerindedir fakat –tezatlı durumu ifade etmek (zere yerleştirilmiş bile olsa ki yazar dil ve (slûp, tavır ve zihniyet, ferdi ve sosyal, dini ve siyasi, fiziksel ve metafiziksel durumları karşı karşıya getirmekte mahirdir)- konumlandırıldığı mekân itibariyle, yerli yerinde değildir. ‛öyle pasif bir işlev için sıradan bir g(l seçilebilirdi. Oysa yediveren g(l tercih edilmiştir. O halde bu, - aşırı bir yorumlamayla- hikâyenin devam ettiğini göstermektedir.

12 Bilindiği gibi bu deyiş, İbrahim peygamberin, oğlu İsmail‟in ilk hanımı

(17)

338 Hasan AKAY

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009

SON SÖZ YERİNE ”İR ÇIK“RS“MA:

Eşik metninde tecess(m eden şey, bir bakıma, b(t(n öğelerin tek tek ve toplu olarak oluşturduğu yapısal, anlatımsal ve anlamsal galaksinin (yapısalcılığın), tecelli eden

şey ise, sözel, metinsel alanın veya gör(nenin ardındakini kavrayan ve kaotik manzaranın anlamlarını gösteren yapısalcılıksonrası nazarın post-yapısalcılığın)13 soyut müdahalesidir. ”unun gör(n(rl(k kazanmasında yazarın doğrudan dahli değil, fakat nazarın metinsel nazarın, niyetin, kastın dolaylı dahli söz konusudur. Ç(nk( metnin stratejisi budur.

Eşik bağlamında olmak ve b(t(n hikâye ser(veni, bu ser(veni yönlendiren m(navebeli d(ş(nce evreni ve duygu atmosferi dikkate alınmak kaydıyla, denilebilir ki, Mustafa Kutlu, T(rk öyk(c(l(ğ(n(n yediveren g(l (d(r. ‛(t(n sanatsal halelere ve estetik ihalelere rağmen, bu böyledir . Tabii, okur gör(rler bu h(k(m söz(n(, hangi bakış açısıyla göreceklerine kendileri karar vereceklerdir. Ç(nk( eşik okurdur. Ve son söz , öyk(de veya d(ş(ncede değil, okurların gözlerinde saklıdır.

Eşik metni ve Eşik hakkındaki yorumumuzla ilgili son söz, son karar, son yargı da okura aittir. ‛u yazı da, yorumun ucunu açık bırakmak suretiyle, okuru kendi

karar ına sahip çıkmaya çağırmaktadır.14

13 Yani görünmeyeni kavrayan –günlük yaşam sürüp giderken, bellektekilerin

kafa veya zihin gözünde iç içe girerek, palimsest görünümlerden çok sanal ortamda realitenin cümle sınırlarını flûlaştıran, geçirgenleştiren ve eriten giriftlikler gibi birbirinin içinden geçerek oluşturdukları kaotik sahneleri ve bunların anlamlarını

gösteren post-yapısalcı nazarın.

14 Yani okurlar, yapısalcı nazarın bağışlayacağı görüntülerle mi yetinecek,

(18)

Mustafa Kutlu‟nun “Eşik” AdlıHikâyesini... 339

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/8 Fall 2009 K“YN“KÇ“

KAPLAN, Mehmet, Hikaye Tahlilleri, İstanbul 1979, s. 357-358. KOÇ, Turan, İslâm Estetiği, İslâm Araştırmaları Merkezi Yay.,

İstanbul, Mart 2008, s.44-114.

Referências

Documentos relacionados

Bölgenin tamamında görüldüğü gibi alanımızda da meĢe ormanları bir taraftan hayvanlar için iyi bir otlatma alanı olmasından, kıĢ devresinde yaprakların hayvanlara

Kaynaklardan da görüldüğü gibi, Kavsî adıyla bir hayli şair bulunmaktadır: Mecâlisü’n - Nefâ’is’deki İsferayenli Kavsî, Fahrî Tezkiresi’ndeki Molla Kavsî (Kavsî - i Tûsî veya

Bir metni daha iyi anladığı iddiasında olan veya metnin okuyucular tarafından daha iyi anlaĢılmasını hedefleyen kiĢiler, gerek edebî gerek dinî veya diğer

Metin düzeyinde ise en fazla yapıldığı tespit edilen hata, öğrencilerin paragraflar arasında anlamlı bir geçiş sağlayamamalarıdır Bu araştırma, uygulamaya

Fakat maalesef bu güzel vakitler âdeta güneş ışığı gibi, kısa bir süre görünüp bir anda kayboldu. Ölümünden ötürü çok büyük bir acı

Her bir gelişim kuramı, insan gelişiminin özellikle bir alanını odak noktası olarak kabul ederek bu gelişimi genel olarak diğer alanlarla da bütünleşecek biçimde

Mustafa Necati Bey’in bakanl ığı dönemindeki en önemli geli ş me, Latin harfleri esas ı üzerine yeni bir Türk alfabesinin kabul edilmesidir..

Ahmet Efe, çocuklar için yazdığı Hikâyelerinde okuyucuya zengin bir sözcük dağarcığı, canlı ve çok renkli bir anlatım, düzgün ve sağlam cümleler sunmuĢtur. Yazarın