• Nenhum resultado encontrado

İş Görüşmesinde Başarı 88

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İş Görüşmesinde Başarı 88"

Copied!
20
0
0

Texto

(1)

©

www.

M

aximum

B

ilgi.com

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

ARAŞTIRMA SERİSİ No.88

(2)

MÜLAKAT TEKNİKLERİ

KENDİNİ SUNMA:

Kendinizi tanıtmanın bu bölümü son ana bırakılmamalıdır. Mülakatta giyeceğiniz elbiseler temiz, saçınız bakımlı olmalıdır.

Mülakat yapanlar sadece görebildikleri kadarıyla yetinecek ve görüşünüzde bunun bir parçası olacaktır. Mülakatı yürütenlerin büyük bir çoğunluğu aşağıdaki benzer yargılara varırlar:

• Oldukça etkileyici görünümü var, komitelerde ondan yararlanabillirz. • Bizden biriymiş gibi görünüyor; çalışanlar ondan yararlanacaklar. • Ayakkabıları boyasız; herhalde işte de dağınık ve özensiz olacaktır. • Çok süslü; müşterilerimizin gözünde zor durumda kalabiliriz.

Mülakat için resmi kıyafet her zaman daha iyidir: genellikle en iyi seçim, fazla çarpıcı olmayan renklerde, iyi ütülenmiş bir elbisedir. Bayağı görülebilecek olanlardan kaçınmalısınız.

ZİHİNSEL HAZIRLIK:

Önce nefesinizi düzenleyin. Stres altındayken nefes alıp vermemiz, genellikle kısa olur. Bu

durumda kendimizi kontrol altında tutabilmek için yeterli hava alamaz, kısa aralıklarla titrer gibi soluk alırız. Bunun için nefes egzersizi yapabiliriz.

BAŞARI GÖRÜNTÜSÜ OLUŞTURMAK:

Tamamen sessiz bir yer bulup yirmi dakika kalın. Kendinizi iyi hissettiğiniz, kendinize çok güvendiğiniz ve çok başarılı olduğunuz bir anınızı düşünün. O anı belirledikten sonra sanki sinemada kendinizi izliyormuş gibi olayı seyredin. Neler giydiğinizi, nasıl oturduğunuzu, odada kimlerin bulunduğunu bütün ayrıntılarıyla göz önüne getirin. Ses,görüntü,yüzlerdeki ifadeleri hatırlayın neler hissettiğiniz,duyguları gerçeğe en yakın biçimde anımsayın. Tüm bunları hareketsiz bir resme dönüştüren ve alışkanlık haline gelinceye kadar tekrarlayın. Mülakat odasına yaklaşırken, baş ve işaret parmaklarınızı birbirine bastırın ve onunla bağlı güvenli görüntüyü sağlayın.

(3)

TARİH VE SAAT TEYİDİ:

Mülakata katılmak üzere davet edildiğinizde, katılacağınız yazılı olarak teyit etmek gerekmektedir. Geleceğinizi bildirmek için telefon yeterli değildir; ideal olan hem telefon etmeniz, hem de yazılı olarak bildirmenizdir.

En uygun görüşme zamanı öğle yemeğinden hemen önce, yada mülakat süresinin sona ermesinden birkaç görüşme önce olanıdır. Öğle yemeği sonrası mümkünse, kaçınmanız gereken bir zamandır. Mülakata katılmaktan son anda vazgeçseniz bile, işvereni bu kararınızdan mutlaka haberdar etmeniz gerekir. bu ileride yapacağınız bir başvuruda lehinize puan olarak değerlendirilecektir.

MÜLAKATA GİRERKEN:

Yarım saat önce mülakat yerine gelmekte yarar vardır. Notlara bakmak, görüşünüzü düzeltmek açısından yararlı olacaktır.

Mülakat girerken yanınızda notlarınızı ve başvuru formunuzu koyduğunuz dosya yada evrak çantasından başka bir şey götürmeyin. Palto, şemsiye, çanta, kaşkol, eldiven gibi eşyayı mülakat odasına girmeden önce bir yere bırakmak yararlı olacaktır. Bu şekilde profesyonel görünür, eşyalarınızı bırakacak iskemle aramaktan kurtulursunuz.

MÜLAKAT İKİ YÖNLÜ BİR YÖNTEMDİR

1. Ben ve iş arkadaşlarım insanları bir mülakata hazırlarken onların genellikle endişelerini

belirtmek için ne kadar abartılı bir dil kullandığını şaşırırız.

2. Mülakat endişelerinin çoğu aşağıdaki gibidir:

• Mahçup olmak,

• Söyleyeceğini unutmak, kontrolünü kaybetmek

• Başlangıçtaki gerginlik kaybolduğunda aralıksız konuşmak • Uygn giyinmemiş olmak,

• Başarısızlık, istenen iş elde edememek. İş elde etmek ama başarılı olmamak.

(4)

3. Bütün bu endişelerin kaynaklarından birisi de mülakatın zihninizdeki modelinin tek yönlü bir

yöntem olmasıdır; görüşmenin gelişmesini denetleyecek gücünüz olmadığını düşünürsünüz.

Oysa en iyi aday olmanız durumunda, karşınızdaki işveren sizden hoşnut olduğundan, bütün gücün sizin ellerinizde olduğunu düşünür, onun görüşüne göre başka bir işveren de sizi en az onun kadar tercih edecektir. Kaldı ki, işverenler de işi başaramayacak birini mülakata alarak zaman kaybedecek insanlar değildir; bir mülakat oldukça pahalıya mal olur.

4. İşverenin size önerdiği işi yapabilecek birisiyseniz, başka birisinin işini de becerebilecek ya da

şu anki işinizden ayrılmamaya karar verebilecek birsiniz demektir.

Başka bir iş için mülakata gitmek, bir insanın daha yüksek ücret ya da daha iyi bir görev için, halen çalıştığı yerdeki işverenine yaptığı nazik bir şantaj olarak da kabul edilebilir. Bir mülakat odasına girdiğinizde unutmamanız gereken, oradaki işverenin sizin gerçek niyetinizi bilmiyor olmasıdır.

GÜÇ DENGESİ

Mülakat sürecinde, masanın karşı tarafında oturduğunuzda, bu güç dengesini görmemiz daha da kolaylaşır. Güç dengesi bu kitapta bir örnekle açıklanmış.

Bir seferinde orta büyüklükte bir kuruluşun yüksek kademe yöneticisi için düzenlenen bir panele katılmıştım.

Teorik olarak her biri iş için yeterli, güçlü adaylardan oluşan bir liste olmasına karşın, kısa bir süre sonra listedekilerin hepsinden daha değerli bir kişiyle karşı karşıya olduğumuzu gördük. Bu kişi daha önceki işinden ayrılmak zorunda kalmıştı ve bu nedenle mülakatı yapanlar, karşılarındaki adayın bu işi almak için çok istekli olduğunu düşünmeye başlamıştı. Tüm mülakat süresince kusursuz denecek kadar nazik ve cana yakın davranmıştı.

Görüşmenin sonlarına doğru, adayların mülakatın sonucunun ne zaman ve nasıl bildirileceği konusuna geçilmişti. Mülakatın başkanı, başka bir gün, son bir adayla görüşüleceğini, bu nedenle kararın alınmasının bir süre gecikeceğini bildirdi. Karşımızdaki aday o zaman “İçinde bulunduğunuz güçlüleri anlıyorum ama oldukça cazip bir iş önerisi aldım ve bu nedenle çabuk karar almanız beni çok mutlu eder” dedi.

MÜLAKAT DURUŞMA DEĞİLDİR

Adayımız odadan çıktığında, mülakat yapanların içinde bulunduğu panik gözle görülür gibiydi. “Onunla anlaşmalıyız. Öbür işi kabul etmesini nasıl önleyebiliriz?” Kısa sürede son adayın mülakat tarihinin öne alınması kararlaştırıldı, bir gün sonra güçlü adayımıza iş önerisi yapıldı; başka bir işveren için e uygun olması mülakatı yapanların ona karşı ilgisini önemli ölçüde arttırmıştı.

(5)

Mülakat, duruşmaya çıktığınız bir mahkeme salonu değildir. Esir alınıp düşman ülkesine götürülmüş ve hakaretlerle dolu bir sorgulamayı bekliyor da değilsiniz. Tam tersine iş mülakatı, sizin ve müstakbel işvereninizin birbirinizi tarttığınız bir araştırma görüşmesidir.

Göreviniz, mülakat süresince kendinize şunları sormaktır:

• Kuruluş / bölüm / birim hakkında ne söyleyebilirim? Bana davranışları saygılı mı, saygısız mı? Resmi i, yoksa arkadaşça mı? Ciddi mi, yoksa lakayıt mı? Örneğin, sizi mülakat öncesi soğuk bir odada, hiçbir şey ikram etmeden bekleten bir kuruluşun iş önerisini kabul edip etmemeyi ciddiyetle düşünmeniz gerekir.

• Bu işi alırsam, bir üstüm olacak kişi hakkında ne düşünüyorum? Onunla çalışabilir miyim? Ona saygı gösterebilecek miyim? Müstakbel müdürünüz, bir mülakatta sizin için en önemli kişidir; ona özel önem vermeyi unutmayın.

• İnsanların davranışına bakarak bu kuruluş / bölüm / birim hakkında neler söyleyebilirim? Nasılı giyiniyorlar? Genel hava nasıl? Buraya uyum sağlanıp mutlu olabilir miyim?

Güçlü ve profesyonelce bir çalışmayla müstakbel iş arkadaşlarınızla tanışabilirsiniz. Bu insanlar, birlikte çalışmaktan mutluluk duyacağınız kişiler midir?

Yukarıdaki soruları cevaplandırırken tereddütte düşerseniz, buna önem verin. Tercih edilmiş olmaktan mutluluk ve gurur duyduğumuz için hiçbir iş önerisini kabul etmeyin. İkinci bir görüşmede bulunmayı önerin. Vardığınız sonuç sizi tatmin etmiyorsa teklifi kabul etmeyin. (Seçici olmakta haklısınız.)

Gösterişli söylenişiyle “yönetici arayışı” olarak adlandırılan sürecin bir diğer adının “kelle avcılığı” olması rastlantı değildir. Bununla anlamı sizin değerli beyninizin gönül okşama, vaat ve gururlandırma yoluyla bir kuruluşa kazandırılmasıdır.

Bu temel benzetme, ne kadar tatsız görünürse görünsün, bir iş mülakatında olan biteni anlatmak bakımında önemlidir. İş görüşmesi bir erkekle kadın arasındaki flört benzer. Bu, karşılıklı bir hoş görünme oyunudur.

MÜLAKAT SOSYAL BİR OLAYDIR

Geleneksel yöntemlerle yürütülen bir mülakatta görüşmeye katılan aday hakkında iki çeşit bilgi edinilir:

• Adayın sosyal becerileri.

(6)

Hatırlanması gereken bazı önemli noktalar:

Önerilen işin çoğu kez sosyal yönü ve heyecanı fazla olan adaya verildiğine tanık oldum.

Geçmiş deneyimlerin bunun doğruluğun kanıtlıyor. Bu tip adayları daha başından mülakatın sosyal bir olay olduğunun farkına varıyorlar, mülakatı gerçekleştirenler ev sahibi, adaylar ise konuk durumundadır. Mülakatı yapanların görevi sizi rahat ettirmek ve böylelikle sizin onlara kendinizi tanıtmanıza olanak sağlamaktır. Sizin yapmanız gereken de onları rahatlatmak ve kendilerini tanıtmalarına izin vermektir.

Sosyal becerilinizi mülakat sırasında göstermede ne denli ustanız? Yapılması gerekenlerden en önemlileri şunlardır:

• Gülümseyin. Ciddi ve gergin görünmeniz, herkesi etkileyecektir. Yapılan araştırmalar, genellikle işe alınanların en çok gülümseyen kişiler olduğunu göstermektedir.

• Sürekli göz teması sağlayarak herkesin sorulara ve cevaplara katılmalarını sağlayın. • Oturuşunuzla sakin, güvenli ve uyanık izlenimi verin.

• Dik oturun, iskemleye sağlam yerleşin, ellerinizi bacaklarınızın üzerine koyun, ayaklarınızın ikisini de yere sağlam basın, muzlarınızı dikleştirmeyin.

• Öne doğru eğilmeyin, ellerinizi kavuşturmayın, bacak bacak üzerine atmayın. İskemlenin ucuna oturmayın ya da sizi dinleyenlere yan dönmeyin.

Mülakatta

Konuşmayı paylaştırın. İdeal olanı yarı yarıyadır. Onların sisin hakkınızda topladığı bilgi kadar siz de onlardan bilgi almalısınız.

Cevaplarınızın kısa olmasına özen gösterin. İyi bir konuk, ev sahibini gereksiz anektodlar anlatarak sıkmaz; sizin de bu kurala uymanız beklenir. Herhangi bir cevabın uzunluğu üç dakikayı geçmemelidir. Bir buçuk ya da iki dakika en iyi çözümdür. İki dakikanın ne kadarlık bir süre olduğundan emin değilseniz, kronometre tutarak alıştırma yapın. Tüm reklamcıların da bildiği gibi, 30 saniye süresince söylenebilecek çok şey vardır! Uzun cevaplar verirseniz, karşınızdakilerin “Aday kendi sesini duymaktan çok hoşlanıyor” diye düşünmelerine neden olursunuz.

Aksine, cevaplarınız gerektiğinden de kısaysa, kendinize yeterince güvenmediğiniz sonucunu çıkaracaklardır. Cevabınızın uzunluğu hakkında kuşkuya kapılırsanız, biraz durmak ve “Bu kadar ayrıntı yeterli mi?” diye sormak uygun olacaktır.

(7)

Yanıtlarınızı uzattığınızda mülakatı yapanlar ilk fırsatta sözünüzü kesmeye çalışacaklardır. Kısa cevaplar vermeniz durumunda ise size yeni sorular sormaktan çekinmezler.

Açıkça ve konuyla ilgili uzmanlık deyimleri kullanmadan konuşun. Uzmanlık deyimlerinin kullanılmaması, özellikle o alanda çalışmayan katılımcıların bulunduğu mülakatlarda önemlidir, kendilerini dışlanmış hissedecekler ve amacınızın kendinizi göstermek ya da saldırganlık olduğunu sanacaklardır.

TEMAS KURMANIN ÖNEMİ

Mülakat sosyal bir olay olduğu için göreviniz sizinle görüşen kişilerle bir temas kurmaktır; tıpkı onların da sizinle temas kurmaya görevli oldukları gibi. Aranızdaki konuşma akıcı olursa, işi alacak kişi olma şansınız artacaktır. İletişim kurmakta başarılı olduğunuzu nasıl anlarsınız? Aralarında iyi ilişki kurulmuş iki kişiyi izleyin; birbirlerinin aynası karşısında tamamen aynı açıyla oturacaklar, benzer işaretler kullanacaklar, aynı zamanda burunlarını kaşıyacak ya da bacak bacak üzerine atacaklardır.

UYUM

İlişki kurmak uyumdan geçer. Bunu genellikle bilincine varmadan yaparız ama mülakat sırasında becerikli tutum, bilinçaltından en etkili davranış çıkarmak, asabiyet ve gerginliğe karşın bu davranışı korumaktır. Eğer uyumsuzluk yaratırsanız, karşınızdakileri rahatsız edecek ve işe alınma şansınızı azaltacaksınız.

Uyum, karşınızdakine “bir saygı gösterisidir.” Bunu nasıl oluşturursunuz” önemli olan satır aralarında söylediklerinizidir.

KARARLI BİR SES TONUYLA KONUŞUN

Çoğu aday, gerginlikleri nedeniyle seslerinin neredeyse bir fısıltıdan öteye gidememesine engel olamazlar. Bazıları ise kendini kontrol edemeyip avaz avaz bağırır. Bu tuzaklardan herhangi birine düşmekten korkuyorsanız, doğru ses ayarını egzersizlerle bulmaya çalışın. Bunun için birlikte deneme yapacağınız kişiden alacağınız bilgiler çok önemli olacaktır.

Mülakatçılar, konuşma biçimlerine göre birbirlerinden ayrılırlar. Eğer karşınızdaki hızlı ve heyecanlı konuşuyorsa, aynı şeyi yapmaya gayret etmelisiniz. Eğer daha yavaş konuşuyorsa, sizin de konuşmanız yavaş olmalıdır.

Hareketler: bazı mülakatçılar kollarıyla geniş hareketler yaparlar, bazıları ise daha ölçülüdür. Uyum sağlamak kopya etmek değildir, böylesi bir davranış hakaret olarak algılanabilir. Çok sakin oturduğunuzu biliyorsanız, tiyatrodaki gibi hareket eden bir mülakat yapanla uyumsuzluğa düşeceğinizi gözden kaçırmamanız gerekir.

(8)

MÜLAKAT SORULARI

Mülakat sorularına verilecek cevapları konu alan birçok kitap var ama deneyimlerimiz bir mülakatta sorulabilecek soruların sekizi aşmadığı görülmektedir. Bu sorular yüzlerce değişik biçimde sorulabilir, ancak bunları aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:

1. Şu anda ne yapıyorsunuz? (Herhangi bir işte çalışıyor musunuz ya da işsizseniz zamanınızı

nasıl geçiriyorsunuz?)

2. Bu işi neden istiyorsunuz?

3. Bu kuruluşta / bölümde / birimde çalışmayı neden istiyorsunuz?

4. Beklentilerimizi karşılayabilecek ne gibi yeteneklerinizi ve becerileriniz var? Bu yetenek ve

becerileriniz işinizi en yüksek standartta yapmanıza nasıl yardımcı olacaklar?

5. Bu göreve nasıl yaklaşacaksınız? Bu görevin şimdiki uygulamasına getirmeyi düşündüğünüz

değişikler ya da düzeltmeler var mı?

6. Nasıl bir insansınız? Siz strese sokan şeyler nelerdir? Nelerden hoşlanırsınız?

7. Kişisel durumunuz sizden beklediklerimizi karşılamaya uygun mu? (Örneğin, sık sık seyahat

etmek, şirketin bürosunun şu anda oturduğunuz kentten başka bir yerde olması vs.)

8. Bize sormak istediğiniz soru var mı?

Cevaplarınızı hazırlayın

Hazırlıklarınızın açık seçik cevapları da kapsaması gerekir. Birlikte çalıştığınız arkadaşınıza bu listeyi verin ve ondan her alanda iki ya da üç değişik soru hazırlamasını isteyin. Aşağıda her soruyu başarıyla cevaplandırmanın anahtarını veriyorum:

• İş ve kuruluş hakkında yaptığınız araştırma. • Alıcı değil, verici bir yaklaşım göstermek.

• Soru cevaplamak deneyiminizden kaynaklanan kanıtları göstermek.

ALMAK DEĞİL, VERMEK

İşverenler sömürülmüş olmak duygusundan nefret ederler. Sürekli hasta olan, akşam saat 17.00’de işten çıkmakta ısrar eden, yıllık tatillerini her zaman belirli bir dönemde kullanmak isteyen,

(9)

yalnız kendilerini düşünüp iş arkadaşlarını ya da çalıştıkları kuruluşu arka plana iten kişileri işe almak istemezler.

Bir aday olarak alıcı değil, verici olduğunuz mesajını vermeniz gerekir. Göstermeniz gerekenler: • Kuruluşun / bölümün / birimin görevine katkıda bulunabilmek arzusu.

• İşe bağlılık ve istek. • Esneklik.

• Kuruluşun / bölümün / birimin karşılaştığı zorluklara anlayış göstermek. • Problem yaratmak yerine sorunları çözme kararlılığı.

• Çare ve çözüm zenginliği.

Bazı Örnekler

Sorular Alıcılar Vericiler

Bu işi neden istiyorsunuz? “Meslek hayatım için iyi olacağından.”

“Çünkü buraya vereceğim X ve Y olduğunu düşünüyorum.” (Açıklayın.)

Sizin için herhangi bir işte en önemli

nokta nedir? “İyi bir ücret” veya “işin sürekliliği.”

“Gerçekten ilginç sorunlarla uğraşma imkanı ya da insanlık için pratik çözümler bulabilmek.”

Bize sormak istediğiniz bir şey var mı?

“Tatil süresi ne kadar?” Ya da “Yılda kaç ikramiye veriyorsunuz?”

“X ve Y konumundaki trendler hakkında düşüncelerinizi bilmek isterdim.”

Bu kuruluşlun / bölümün / birimin karşılaştığı en önemli sorunlar nedir?”

“O kadar önemli sorunlar var ki nasıl çözümleneceğini görmek zor.”

Önümüzde ilginç günler var, benim fikrim....”

(10)

MÜLAKATTA BAŞARI

KANITA DAYALI YÖNTEM

Mülakatı yapanlar, sizin verilecek işte ne ölçüde başarılı olacağınızı bilemez: gerek onlar, gerekse de siz bu konuda varsayımlarla hareket edersiniz. Onları ikna etmenin en kolay yolu, geçmiş başarılarınızın kanıtını göstermektir.

Kurnaz ve ilginç değil, akıllı cevaplar

Şöyle bir soruyla karşılaştığınızı düşünün: “Şu anda çalıştığınız işte en gururlandığınız konu nedir?” Belki aklınızdan “hayatta kalabilmek“ yada “Bir işte çalışıyor olmak“ gibi cevap vermeyi geçirebilirsiniz. Bu ilginç bir cevaptır ama soruya yanıt vermemekle eş değerlidir.

Tüm cevaplarınızın, işverenin sizde aradığı özelliklerle ilgili olması ve bu alanlarda deneyimli olduğunuzu göstermesi gerekir.

Kanıta dayalı yöntemin kullanılması

• Karmaşık ve genel tariflerden kaçının, özel tanımlara yönelin.

• Kişisel olarak yaptıklarınızı ve bunların etkilerini açıklayın. Örneğin “X Projesinin yaşamasını programlamak için ne yaptınız ?“ sorusuyla karşılaşınca ,“Baştan sona kadar bütün projeyi ben denetledim, fikir benimdi ve bu nedenle bütün kaynakları oluşturduğum ve seçtiğim proje ekibiyle tüm programı hazırladık. Hata yapılabilecek tüm noktaları inceledik ve olası tüm riskleri değerlendirdik. Bunun sonucunda proje kolayca başlatıldı.

• Profesyonel tecrübeniz bazı alanlarda yetersizse, gönüllü çalışmalarınızdan örnekler vermekten çekinmeyin.

Unutmayın, açıklamanız gereken, geçmişinizde yaptıklarınızdır; düşünce yada tutumlarınız değil.

Son bir örnek

“Bir ekiple birlikte çalışmak konusunda ne düşünüyorsunuz? “Verilmemesi gereken cevap:“ Çok

hoşlanırım, böyle bir ekiple uyum sağlayacağımdan eminim. “Akıllı cevap:“ Şu andaki işim çok sıkı bir ekip çalışması gerektiriyor, çünkü her birimiz başarılı olmak için diğerlerinin yaptıklarına bağlıyız, ( işte o

(11)

anda ekibe yaptığınız katkıları ve bu katkıların bütün ekibin çalışmasına etkilerini açıklayın ) bu nedenle ekip çalışmasına olumlu yaklaşıyorum.“

Yönlendirici sorular

İyi eğitim almış mülakatçıların adaylardan kanıta dayalı bilgi almak konusunda yetiştirilmiş olduklarını unutmayın. Bu tip mülakatçılar “yönlendirici soru“ olarak da adlandırılan bir yöntem şöyle işler : bir aday “Ekibinizde yapılması gereken önemli bir değişikliğe nasıl yaklaştığımızı Deneyimsiz adayın “Son zamanlarda çok önemli değişiklikler yaşadık ve personelin tümümün bu değişikleri benimsemesi mümkün olmadı; insanların şimdi biraz daha sakinleştiklerini görerek bu işi pek de kötü tamamlamadığıma inanıyorum” gibi çok açık olmayan bir cevap verdiğini varsayalım.

Eğitilmiş bir mülakatçı böyle bir cevapla tatmin olmayacaktır, çünkü aldığı bilgilerde adayın başarıları ya da katkılarıyla ilgili hiçbir kanıt yoktur. Bu nedenle ikinci bir soru hazırlanacak ve aday cevabını daha daraltmaya ve özel bir konuda açıklama yapmaya zorlanacaktır. Bu amaçla sorulacak soru şöyle olabilir: “Evet, anlıyorum, bunların başarılması için siz tam olarak ne yaptınız?” Böylesine kanıta yönelik bir sorudan kaçmak pek mümkün değildir. Deneyimli bir mülakatçıyla karşılacak kadar talihliyseniz, daha fazla kanıta dayalı bilgi vermek üzere yukarıdakine benzer biçimde zorlanacağınızı göreceksiniz.

Burada size iletilenleri iyi öğrenirseniz, soru ve cevaplar her iki tarafın da işini kolaylaştıracak akıcılıkta geçilecektir.

Mülakatçıların büyük bir çoğunluğu bu konuda eğitim almamışlardır.

MÜLAKAT SIRASINDA SÖYLENMEMESİ VE YAPILMAMASI GEREKEN ŞEYLER

Adayların önemli bir çoğunluğu, almak üzere oldukları bir işi basit beceriksizlikler yüzünden keybederler:

• Çok istediği yüksek kademe yöneticiliğini alamayan bir adayın işe alınmasının nedenlerinden birisi, mülakatta patronunu gülünç duruma düşürmesiydi.

• Bir yayın organında çalışmak için can atan genç bir sekreter işi o denli istiyordu ki, küçük bir yalan uydurmuş ve o anki görevinin “yayın yönetmeni yardımcısı” olduğunu söylemiştir. Yeni işvereni eski patronuna bir mektup yazdığında yalanı ortaya çıktı.

• British Airways’de uygulanmış önemli bir değişim programı hakkında doğru olmayan bilgiler veren bir eğiti danışmanı, karşısındaki kişilerden birinin British Airways’deki değişim programının baş mimarı olduğunu bilmiyordu.

(12)

• Yalan söylemek: yalanınızı, özellikle yanı alanda faaliyet gösteren ve birbirleriyle sıkı ilişkiler içinde olan şirketler arasında, büyük bir olasılıkla örnek de şu: bir çalışan, haksız olarak işten çıkarıldığı için işverenini mahkemeye vermişti. Mahkeme davacıya hak verdi, ancak özellikleri konusunda yalan söylediğine dayanarak istediği tazminatın yarısını verdi. Leiceter Üniversitesi’nde yapılmış bir mastır eğitiminin, gerçekte Leicester Yüksek Okulu’nda yapılmış bir önlisans çalışması olduğu anlaşıldı. Niteliklerinizi ve deneyiminizi şişirmeden sadece doğruyu söylemek her zaman daha iyi sonuç verir. Yakalandığınızda işinizi kaybedebilirsiniz, çünkü işverenler yalan konusunda pek anlayışlı davranmazlar.

• İlanda belirtilen ücretten yüzde 25 ya da 50 fazlasını istemek. Ücret konusunu mülakat sırasında ele almamaya özen gösterin çok. Çok yüksek bir maaş isteğiniz işvereninizi sinirlendirecek, göründüğünüz kadar yetenekli biri olmadığınızı ya da biraz daha yüksek ücretli bir iş bulur bulmaz onu yüzüstü bırakacağınızı düşünmeye yöneltecektir.

Hiçbir zaman söylenmemesi gerekenler listesi:

• “Şu anki müdürüm tam bir salak.”

• “Patronumla aramızda bir kişilik çatışması var.” İşveren tepkisi: patronunuza karşı bu denli vefasızsanız, yeni işinizde de aynı yaklaşımı göstermeniz mümkündür.

• “Şu anki işimden kurtulacağım günü iple çekiyorum.” İşveren tepkisi: yeni işinize de aynı yaklaşımı gösterebilirsiniz.

• “İş arkadaşlarım sinirime dokunuyor.” İşveren tepkisi: işte bir ekip içinde çalışmayacak birisi.

• “Şu anda aldığım maaş...” (şişirilmiş bir rakam söylemek). Tüm işverenler maaş konusunu kontrol ederler.

• Deneyiminizi şişirmek. Eğer deneyimlerinizi olduğundan fazla gösteriyorsanız, eğitilmiş bir mülakatçı, bu kitapta açıklanan mülakat ve soru yöntemlerini kullanarak, ne kadar bilgisiz olduğunuzu acımasızca yüzünüze vurabilir. Söyledikleriniz hakkında en ufak bir şüphesi olan herhangi bir işveren, bütün bilgileri şu anki patronunuzla yapacağı kısa bir telefon konuşmasından edinebilir.

• Şu anki görevinizin adını süslendiğinizde en tembel işveren bile bu bilgiyi şu anki patronunuza doğrulatmak isteyecektir.

• Nitelikleriniz hakkında yalan söylemek: son zamanlarda karşılaştığımızı ve genellikle üst düzey işlerle ilgili tecrübelerimiz, işverenlerin nitelik ve özellikleri kontrol etmelerine yol açmıştır. Bir

(13)

işveren için bunu yapmak çok kolaydır ve bir telefon yeterlidir. Çoğu işveren nitelik ve özelliklerinize sandığınızdan çok daha az önem verirler.

• İlgilendiğiniz konular uydurmak. Bunun anlamı, her konudan anlayan birisi izlenimini uyandırmak, sadece işle ilgili bir insan izlenimini silmek için küçük yalanlar uydurmaktır. Eğer esas ilgilendiğiniz koltuğunuza gömülüp televizyon izlemekse, ilgilendiğiniz konular arasına opera yazmayın. Yalanınızı yakalamak sadece birkaç saniye tutar.

DENEYİMSİZ MÜLAKATÇILARLA KARŞILAŞMAK

Yönlendirici sorular

Yönlendirici soru, genellikle “evet” ya da “hayır” gibi bir cevap isteyen sorudur. Buna bir örnek verelim: “Altımızda çalışanların çabalarını takdir etmemek gibi bir yanlışlığa düşmediğinizden eminim?”

Böyle sorular genellikle etkiniz altında kalan ve diğer mülakatçılara sizin en uygun aday olduğunuzu kanıtlamak isteyen mülakatçılar tarafından sorulur. Yönlendirici sorular, uzun cevaplar gerektirmediğinden adayların deneyimleri gibi nitelikleri öğrenmenin yetersiz bir yoldur. Hala kararlarını verememiş mülakatçıların görüşlerini bir “evet” ya da “hayır” cevabıyla değiştireceklerini düşünmek yanlış olur.

Nasıl davranmalı

BUNLARI YAPMAYIN:

Tek bir kelime yada cümleyle cevap vermeyin. Böyle yaparsanız, görüşlerinizi anlatabileceğiniz bir fırsatı tepmiş olursunuz. Mülakatı yapanlar cesaretsiz olduğunuzu düşünecektir; size yönlendirici sorular soranın arkadaşlarıyla aynı fikirde olmaları gerekmez ve bu nedenle de görüşlerinizi sizin ağzınızdan duymak isterler.

YAPILACAKLAR:

Sorunun altında yatan endişenin nedenini arayan. Buna en iyi örnek, adaya sorulan bir sorudur. “Liderlik ve yöneticiliğin iki farklı şey olduğuna ve kuruluşların büyük bir çoğunluğuna, buna karşılık lider sıkıntısı çektiklerine katılıyor musunuz?”

Çoğu kuruluş lider sıkıntısı yaşıyor” olurdu, ancak aday sorunun altında yatan endişeyi sezmiş ve yöneticilik ile liderlik arasındaki farkın bilincinde olup olmadığını öğrenmek istediklerini görmüştü. Cevabını da buna göre hazırladı: “Kabul ediyorum, ancak bunun nedeni insanları değiştirerek yönetmenin, eski sistem ve yöntemlere dokunmadan beklemekten daha ilginç olmasından kaynaklanıyor. Ben her iki yöntemi de uygulamaya çalışıyorum ama asıl ilgilendiğim değişimdir. Bu konudaki yaklaşımım hakkında daha fazla ayrıntıya girmemde yara var mı?” diğer bir taktik de soruyu

(14)

açmaktır. Örneğin, “Bir ekip yönetmenin oldukça ilginç bir tecrübe olduğunu sanıyorum” diye soran bir mülakatçıya “Evet, öyledir, bu konudaki

ZOR SORULAR VE CEVAP ÖRNEKLERİ

Zor soruları cevaplandırmak

Hemen hemen her aday gibi, sizin de çalışma yaşamınızda şansınızı azaltacağına inandığınız deneyimlerinizi olabilir. Her yüz adayın 99’unda olduğu gibi sizin de özgeçmişinizde açıkça görülen kötü bir tecrübe varsa, uygulayacağınız genel kurallar oldukça basittir:

• Yalan söylemeyin, reddetmeyin; gerçek nasıl olsa öğrenilecektir.

• Sakin olun; işveren bu konuya sizin sandığınızdan çok daha az önem verebilir.

• Cevabınızı geleceğe yöneltin; yaptığınızı hata ne kadar önemli olursa olsun, geçmişe aittir ve siz verilecek işi yapmak için gerekli becerilere sahipsiniz.

İşte size birkaç örnek; bu örnekler size bir fikir verecektir.

Sağlıksız / özürlü olmak

İşverenin endişesi: hastalık nedeniyle sık sık işe gelememeniz.

Sağlığınıza ve eski enerjinize tamamen kavuşmuşsunuz ya da tıbbi veya özel bir tedavi görüyorsunuz, kontrol altındasınız ve durumunuz ekip çalışmasına tam olarak katılmanıza engel değil.

Kısa sürede çok sayıda iş değiştirmiş olmak

İşverenin endişesi: bu işte de uzun süre kalmayacaksınız.

Geçekten de ne istediğinizi belirlemek için birkaç kısa dönemli işe girdinizi: artık nasıl bir işte çalışmak istediğinizi biliyorsunuz, bu işte kalmak ve verebileceklerinizin hepsini vermek kararındasınız.

Bir işte / kuruluşta çok uzun süreden beri çalışıyor olmak

İşverenin endişesi: hiç esnekliğiniz kalmadı, sadece eski işyerinizdeki yöntemleri uygulayacaksınız.

Eski şirketlerinizdeki işiniz, sizin uzun süre orada kalmanızı gerektirecek kadar ilginçti. Tek bir iş olarak görülüyor olmasına karşın, çok geniş bir

(15)

ZOR SORULAR CEVAP ÖRNEKLERİ

Belirli bir süre işsiz kalmış olmak:

İşverenin endişesi: size iş verilemez, sizi işe almak riskli bir karardır; nasıl çalışıldığını unutmuş olabilirsiniz.

İşsizliğin bu denli yüksek olduğu bir dönemde çok nitelikli kişilerin de işsiz kalmaları kaçınılmaz. İşsizlik döneminizden yararlanarak yeni şeyler öğrendiniz, bahçenizi düzenlendiniz... vs. Artık sunulacak çok şeyiniz olduğunun farkındasınız ve yeniden çalışmak istiyorsunuz.

Daha önceki patronunuzda anlaşamıyor izlenimi vermek

İşverenin endişesi: otorite ve disiplin kabul etmeyecek birisi olmanız.

Eski patronunuz aleyhinde hiçbir şey söylemeyin. Eski şirketinizin iyi yönlerini anlatın ve onlarla çalışırken ne kadar çok şey öğrendiğinizi gösterin.

Mahkumiyet

İşverenin endişesi: başınızı yeniden derde sokabilirsiniz.

Mülakata davet edilmeyi başardınızsa, gelişmiş bir kişi olmalısınız. Topluma olan borcunuzu ödediğinizi, yeni tutum / beceriler kazandığınızı söyleyin;

Yaşınız

İşverenin endişesi: çok yaşlısınız / çok gençsiniz.

Sizin yaşınızdaki birisinin bu iş için başvurması ender görülen bir şey olsa da gerekli niteliklere sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz.

En büyük hatanız

İşverenin endişesi: yeni bir şey öğrenemeyecek kadar kendinize güveniyorsunuz.

Oldukça önemsiz bir hatanızı (bütün şirket çalışanlarının dudaklarını uçuklatacak kadar önemlilerini değil) kısaca anlatın, bu hatanızdan öğrendiklerinizin altını çizin ve aynı hatayı neden tekrarlamayacağınızı anlatın.

Önemli zaaflarınız

(16)

Aynı zamanda güçlü yanınız olarak da algılanacak bir şey seçin: örneğin, ayrıntılarla uğraşmak yerine tablonun bütünüyle ilgilenmek ya da günlük programınıza çok şey sığdırmaya çalışmak gibi.

Diğer ir yararlı taktik de geçmişte bir zaaf olarak görülebilen ancak artık yendiğiniz bir yönünüzü anlatmaktır. Örnek olarak, şöyle bir şey de yapıyordum. Ancak bu on yıl önceydi, artık bu yönümü kontrol altına aldım ve yaptığım işin her bir aşamasını doğru olarak planlayabiliyorum.”

Bu soru genellikle çoğul olarak sorulur: “En önemli zaaflarınız nelerdir?”

Bu tuzağa düşmemeye ve zaaflarınızı sıralamamaya önem verin. Bir tanesi yeterlidir.

Gündelik bir konu hakkındaki görüşleriniz

İşverenin endişesi: kendi küçük dünyanızda yaşıyorsunuz ve gündelik yaşam konuları hakkında hiç fikriniz yok.

Fikrinizin olduğu durumlarda da önyargılı davranıyorsunuz. En güvenli yanıt, çok karmaşık durumlarda bile işin iki yönünü de görebildiğinizdir. Kolay çözüm yoktur ve aklı başında her inan her fikrin uzun dönemdeki sonuçlarını düşünmek için zaman harcar.

Zor soruları cevaplamak için ipuçları

Özellikle ülkemizde, kendimizden bahsetmeyi pek sevmeyiz. Geleneğimiz, kendi hakkımızda fazla şey söylemek ve tevazu göstermemektir. Kendi kendini övmek kesinlikle yoz bir kültürün göstergesidir. Ancak mülakat odası tevazu gösterilecek bir

• Dolaysız bir dil kullanım

“Bu ekibi başarıyla yönetebileceğimden eminim.” Yönetim konusunda oldukça başarılı olduğumu düşünüyorum.” Gibi mütevazı görünen cümlelerden kaçının. Böyle bir konuşma, patronunuz ya da arkadaşlarınızla birlikteyken uygun olabilir, ancak bir mülakatta geçerli değildir. Nitelendirici cümleler, kendi özelliklerinizden şüphe duyuyormuşsunuz izlenimi verir. Bu nedenle açık bir dil kullanın: “Başarılı bir ekibi yönetebilirim.” “Ekip yönetmekte başarılıyım.” “X ve Y’yi iyi yaparım.”

• Başkalarnın söylediklerini aktarın

Dolayısız dil kullanmanın güç olduğu yerlerde, başkalarının sizin hakkınız da söylediklerini aktarın. Örneğin, yönetici olarak başarılarınız sorulduğunda şöyle deyin: “Ekibimdekiler, ben geldikten sonra büronun havasının tamamen değiştiğini, çünkü.... yaptığımı söylerler.” “İşyerlerindeki

(17)

arkadaşlarımdan yöneticiliğim konusunda oldukça fazla bilgi aldım. Onlara göre iyi ve disiplinli bir yöneticiyim” “Patronum en son başarı değerlendirmesinde, kendi

Sizin soracağınız sorular

Bir mülakatın son bölümünde geleneksel olarak mülakat başkanı, adaya bir sorusu olup olmadığını sorar. Mülakatın bütün bölümleri gibi bu bölüme de büyük bir duyarlılıkla yaklaşmanız gerekecektir. Mülakatçılar yerlerinde kıpırdanıyor ve sürekli olarak saatlerine bakıyorlarsa, zamanınızın olduğunu ya da onların size olan ilgilerinin azaldığını anlamalı, soracaklarınızın kısa olmasına özen göstermelisiniz. Aksine rahat ve dikkatli görünüyorlarsa, biraz daha zamanınızın olduğunu varsayabilirsiniz.

Soru sorma fırsatından yararlanıp avantaj sağlayabilmenin iki ana nedeni vardır. • Mülakatın bu bölümünün denetimi tamamen sizin elinizdedir.

• Sadece sizde olan nitelikleri, deneyimleri ve çareleri bir kez daha gözler önüne sermek için uygun bir fırsattır.

Mutlaka sorular hazırlayın. Bu aşamada notlarınızı çıkarıp göz atmanıza kimse itiraz etmez. Sormak istediğiniz soruları, panel üyelerinden birisinin söyledikleriyle bağlamanın yollarını araştırın. Örneğin “Biraz önce ikramiye sisteminden bahsettiğinizi hatırlıyorum. Size bu konuda bir soru sormak istiyorum. “Diğer bir örnek: “Eğitim hakkındaki sorunuza cevap verdiğimde şöyle bir yorum yapmıştınız. Bana bu konuda biraz daha fazla ayrıntı verebilir misiniz?” Bütün bunlar, mülakat boyunca söylenenleri ne denli dikkatle dinlediğinizi ve bu bölüme sadece bir soru sorma fırsatı diye bakmadığınızı gösterir.

Sorularınızın tümü mülakat öncesi araştırmalarınıza dayanmalı; kuruluşu ve işi konu almalıdır. İdeal olanı, sorularınızın şimdiki ve gelecek zamana dönük olmalarıdır:

• İşe alacağınız kişinin, bu işte başarılı olup olamayacağını nasıl değerlendiriyorsunuz. • X ve Y konularının geleceği konusunda şirket politikanız nedir?

• X ve Y markalarında ne kadarlık bir Pazar payı hedefliyorsunuz? • Bölümün şu anki havası nasıl?

Yapılmaması gerekenler

• Ücret, emeklilik, kontrat süresi, izinler, şirket otomobil gibi konular hakkında soru sormayın. Bunun için uygun zaman, işin size verildiğini öğrendiğiniz zamandır.

(18)

• “Sorulacak hiç sorum yok” gibi şeyler söylemeyin. Bu, işe ilgi duymamak ya da pasif kalmak olarak değerlendirilebilir.

• Yapılmaması gerekenler içinde belki de en önemlisi, mülakatçıyı mülakata almamaya çalışmaktır. Böylesi bir davranış, aranızda yapılan ve sizin aday, karşınızdakinin mülakatçı olduğunu belirleyen anlaşmayı bozar, kabalık belirtir; karşı tarafça saldırgan bir tutum olarak nitelendirilebilir ve işin çantada keklik olduğunu düşündüğünüz izlenimini doğurur.

Patronu olduğunu şirkette açılmış bir iş için parlak bir adayla mülakat yapıyordum. Mülakat boyunca karşımdakinde biraz fazla konuşma eğilimi görmeme karşın onun hala en güçlü aday olduğunu düşünüyordum. Sürecin son bölümüne gelip de ona “Bize sorulacak sorularınız var mı?” dediğim zaman çantasından kalın bir dosya çıkardı ve bizleri bölümün kültürü konusunda sorguya çekmeye, çalışanların mutlu olup olmadıklarını, mutlu değillerse bunu değiştirmek için ne yapmayı düşündüğümüzü öğrenmeye çalıştı. Son sorusunda, bir aday olarak onu nasıl değerlendirdiğimizi bilmek istedi. Allahtan, nazikçe ama kesin olarak ona mülakatın bu bölümünü sona erdirmek zorunda olduğumuzu, zaten program süresini aştığımızı söyledik. Onu işe almadık.

Mülakatın sorular bölümünü, işverenin henüz sormadığını ama sizin mutlaka belirtmek istediğiniz bir konu üzerinde konuşma için de kullanabilirsiniz. Örneğin, şöyle diyebilirsiniz. “Başka sorum yok, ancak daha önceki sorularınıza verdiğim cevaplarda yöneticilik konusundaki tecrübelerim üzerinde gerektiği kadar durmadığımı düşünüyorum. Daha önce söylediklerime eklemek istediğim şeklinde” (tecrübelerinizi açıklamaya başlarsınız). Sorulması önemli olan bir soru da “Bana kararınızı ne zaman bildireceksiniz?” olmalıdır. Bu çok önemli bir bilgidir ve belirtilen süre içinde şirketten herhangi bir haber almazsanız, neler olup bittiğini öğrenmek için telefon etmeye hak kazanırsınız.

HEMEN İŞE ALINMA

Genç bir öğretmen olarak iş aradığım dönemlerde, ilk mülakatım -hala unutmuyorum- bana işkence gibi gelmişti. İngiltere’nin kuzeybatısındaki küçük bir kentin lisesinde mülakata davet edilmiş, mülakatımın saat 11.00’de başlayacağını ama daha önce, saat 09.00’da orada olmam gerektiğini ve diğer bütün adaylarla birlikte liseyi gezeceğinizi öğrenmiştir. Bana söylenenler arasında kararın hemen o gün alınacağı, bu nedenle de akşamüstü saat 16.00’ya kadar lisede beklemem gerektiği de vardı.

Ülkenin o bölgesine daha önce hiç gitmediğim için, sabah trenden indiğim zaman kendimi çok yalnız hissettim. Öteki adaylarla tanıştım. Hepsi de benim gibi suskundu, okulu gezdik ama birlikte çalışacağımızı insanlardan hiçbiriyle tanışma fırsatı bulamadık.

Mülakatın oldukça iyi geçtiğini sanıyorum ama daha sonra, diğer adayların sırası geldiğinde uzun ve sıkıcı bir bekleme süresi geçirdim. Sonucu beklerken aramızda yaptığımız konuşmalar da kısa

(19)

Dostça olmayan uygulamalar

Öğretmenler, hastane çalışanları ve yerel yönetim elemanları genellikle bu acımasız ve duygusuz yöntem sonucunda işe alınırlar: bütün adaylar aynı saatte çağrılır, hepsi de gün boyunca bir arada tutulur ve teker teker mülakat alınır.

Adaylar son kararı beklerken gergin görünürler. Bunun sonunda kapı açılır ve “Bay X, lütfen gelir misiniz?” denir. Bay X iş teklifini alır, anında “evet” demesi beklenir ve ücret kararlaştırılır.

Eğer Bay X “hayır” yada “bilmiyorum” derse, sıradaki ikinci kişi odaya davet edilir. Bunun nedenleri açıktır.

• Bu görüşmelerde genellikle yerel politikacılar da bulunur ve onlar mülakat süresini başta sona kadar izlemek isterler.

• Mülakat yapanlar adayların işi kabul etmekten başka çıkar yolları olmadığını, bu nedenle de bu acımasız uygulamaya ses çıkarmadan katılacaklarını düşünür.

Böyle bir yöntemle karşılaşmak talihsizliğine bir gün siz de uğrayabilirsiniz.

İşte yapmanız gerekenler:

• Başvurduğunuz kuruluşun seçimini nasıl yaptığını önceden öğrenin. Eğer varsa, personel yöneticisine telefon edin ve mülakat yöntemlerini öğrenmeye çalışın.

• Böyle bir sürece katılıp katılmayacağınızı tekrar düşünün. Çalıştıracağı kişileri böyle bir yöntemle seçen bir kuruluşun çağdaş düşünce tarzından uzak olması muhtemeldir. Eğer mülakata katılacaksanız, bunu bilerek gidin.

• İş konusunda araştırma yapmanın önemini unutmayın. Bunun anlamı, aynı işi daha önce yapmış olan kişiyle konuşmak, işten neden ayrıldığını öğrenmek ve işin kapsamını anlamaktır.

• İşyeri şu anda oturduğunuz yerden uzaksa, bölge hakkında bilgi toplayın. Kira ve okul durumunu öğrenin. Toplu taşımacılık hakkında fikir sahibi olun.

• Konuyu eşiniz ve ailenizle görüşün. Kendilerini yeni bir ev, yeni bir okul ve yeni bir kent yaşamına hazır hissediyorlar mı?

• Muhtemel patronunuzu araştırın. Onunla çalışanlar kendisi hakkında neler düşünüyor? Onun yanında çalışanları ezdiğini, ya da zayıf kişilikli birisi olduğunu ima edecek dedikoduları yabana atmayın.

(20)

• Daha önce de belirttiğimiz gibi, kuruluş / bölüm / birim hakkında gerekli araştırmayı yapın.

• Mülakat boyunca sormanız gereken soruların bir listesini hazırlayın. Bu listeyi mülakat girerken yanınıza alın ve tatminkar cevaplar alıncaya kadar sorularınızı sormayı sürdürün.

• İsteyeceğiniz ücret hakkında kesin bir fikriniz olsun. Mülakat sırasında ücret konusuna girmeniz de istenecektir.

• Bekleme sürenizi değerlendirin ve işin size teklif edilmesi durumunda “evet” deyip demeyeceğinizi kararlaştırın.

• Eğer en güçlü aday olduğunuzu düşünüyorsanız, düşünmek için biraz daha zaman isteyebilirsiniz; yine de “hayır” cevabı alırsanız şaşırmayın.

• İş size teklif edildiğinde “evet” diyebilirsiniz, daha sonra yeniden düşünür ve kesin kararınızı verirsiniz. Bu belki çok dürüst olmayan, ama bu durumda kalan birçok adayın başvurduğu bir yöntemdir.

Referências

Documentos relacionados

Bu şekilde bir niyetin olması ve örgütler için ekolojik anlayışa sahip olmanın öneminin artmasından dolayı ekogirişimcilik kavramı değerlendirilmesi gereken önemli

Bu kapsamda araştırmanın amacı da, küresel pazarda önemli bir yere sahip olarak dünyanın en büyük hızlı tüketim ürünleri işletmelerinden biri olan Unilever’in,

13 “Okun Hunlar zamanında kabile taksimlerinde kullanılması, Ģüphesiz, hükümdara tâbi olan boylara bir haber ve davet, bir tâbiiyet sembolü olarak ok

Hastamızda ki atonik mesane batın orta hatta dev bir kitle oluştursa da belirgin olarak ürolojik bir klinik bulgu vermemiştir. Bu durum hastanın Parkinson

Bu çalışmada, finansal kurumlar için oldukça önemli bir risk türü olan operasyonel riskin modellenmesi ve ölçülmesi konusu ele alınmıştır.. İl k olarak

Bu nedenle hasta güvenliğini sağlamak ve iyileştirmek adına hemşirelerin konuşmaya, fikir ve düşüncelerini sunmaya cesaretlendirilmeleri önemli bir strateji

Fakat maalesef bu güzel vakitler âdeta güneş ışığı gibi, kısa bir süre görünüp bir anda kayboldu. Ölümünden ötürü çok büyük bir acı

Her bir gelişim kuramı, insan gelişiminin özellikle bir alanını odak noktası olarak kabul ederek bu gelişimi genel olarak diğer alanlarla da bütünleşecek biçimde