• Nenhum resultado encontrado

THE NEW CORRECTIONS ON DEDE KORKUT MANUSCRIPTIES / DEDE KORKUT METİNLERİ ÜZERİNDE TESPİTLER (1)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2017

Share "THE NEW CORRECTIONS ON DEDE KORKUT MANUSCRIPTIES / DEDE KORKUT METİNLERİ ÜZERİNDE TESPİTLER (1)"

Copied!
13
0
0

Texto

(1)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008

Sadettin ÖZÇELĐK•

Bu makalede, Dede Korkut metinlerinde yanlı okunmu veya yanlı anlamlandırılmı bazı kelimelerle ilgili yeni düzeltmeler ve bazı tespitler yapılmı tır.

Anahtar Kelimeler: Dede Korkut, yanlı

okumalar, yanlı anlamlandırmalar, düzeltmeler ve tespitler.

THE NEW CORRECTIONS ON DEDE KORKUT MANUSCRIPTIES

ABSTRACT

In this article it is discussed that corrections of some words or structures which were reading by mistake or missing and relatied to reading and meaning in Dede Korkut.

Key Words: Dede Korkut, wrong or missing word, correction, reading and to give meaning.

Drs.4a.5 (ME 4.5) Soylamada eksiklik

“Śarp yörügen ėaŜılıė ata nā-merd yigit yine bilmez, binince binmese y÷g

Çalup keser uz ėılıcı muĥannatlar çalınca çalsa y÷g.

Çala bilen yigide oėıla ėılıcdan bir çomaė y÷g.”

Yukarıdaki metin Dede Korkut’un giri bölümündeki soylamalardan birinde geçer. Metinde altı çizili cümlede bir eksiklik olduğu anla ılıyor. Önce ara tırıcıların bu cümleyi okuyu larını görelim:

Ergin: “Çalup keser öz ėılıcı muħannetler çalınca çalmasa yig.”

Gökyay: “Çalup keser öz kılıcı muħannesler çalınca çalmasa yeg.”

(2)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008

Tezcan: “Çalub keser uz ėılıcı muħannatlar çalınca çalmasa y÷g.”

Özçelik: “Çalup keser uz ėılıcı muħannatlar çalınca çal[ma]sa y÷g.”

Bence ara tırmacıların bu cümlede çalsa fiilini çalmasa eklinde okuyarak yaptıkları tamir doğru fakat eksik bir tamirdir. Cümlenin tamiri kendisinden önceki cümlenin kurulu u dikkate alınarak yapılmalı ve öyle olmalıdır:

“Śarp yörügen ėaŜılıė ata nā-merd yigit yine bilmez, binince binmese y÷g

Çalup keser uz ėılıcı muĥannatlar [çala bilmez] çalınca çal[ma]sa y÷g.

Not: Bu düzeltme Vatikan 59a.9 için de geçerlidir.

Drs.7b.13 (ME 11.13) alçak: a ağı, rütbece a ağıda olan “Benden alcaė gi ileri aā otaāa ėızıl otaāa ėondurdı, benüm

śuçum ne oldıkim ėara otaāa ėondurdı?”

Ergin, yukarıdaki cümlede geçen alçak kelimesinin anlamını “alçak, alçak yer” (DKKII: 12); Gökyay, “alçak, basık, a ağı, pes, pis, deni, hakir, a ağılık” (DKK: 162) eklinde vermi tir.

Bu anlamlar cümleye uygun dü müyor. Nitekim, aynı ara tırmacılar cümleyi bu eksikliği giderecek ekilde tercüme etmi lerdir: Ergin, cümleyi “…benden a ağı kimseleri ak otağa, kızıl otağa kondurdu…” (1971: 9) eklinde tercüme etmi tir. Gökyay da alçak kelimesini Ergin gibi a ağı eklinde tercüme etmi tir: “Benden a ağı ki ileri ak otağa, kızıl otağa kondurdu…” (1995: 31).

Ergin ve Gökyay cümleleri doğru tercüme etmelerine rağmen söz dizinlerindeki anlam eksik kalmı tır. Cümlede geçen alçak kelimesinin ‘a ağı, rütbece a ağıda olan’ anlamına kullanıldığı açıktır.

Drs.8a.11 (ME 12.11) Ėadunum, v÷regüm, dölegüm “Berü gelgil, ba um baħtı,÷vüm taħtı!

övden çıėup yöriyende selvi boylum,

Ŧopuāında śarma anda ėara śaçlum,

Ėurlu yaya beŋzer çatma ėa lum,

Ėo a badem śıāmayan ŧar aāızlum, Güz (11) almasına beŋzer al yaŋaėlum,

áãëëbÓ Ėadunum á×êŠíë v÷regüm áØÛë… dölegüm! Görürmisin neler oldı?”

(3)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008

Ergin, kelimeleri “Kavunum viregüm düvlegüm” okumu ve “Kavunum yemi im düvleğim” (1971: 10) eklinde tercüme etmi tir. Sözlükte ise kelimelere “düvlek kavun, ham kavun, kelek” (DKKII: 101), “kavun kavun” (DKKII: 175), “virek kavun?” (DKKII: 314) anlamlarını vermi tir.

Gökyay, kelimeleri önce “Kadunum, veregüm, dölügüm” (DKK: 5.17) diye okumu , daha sonra bu okuyu u “Kadunum, diregüm, döleğim” (DKK: 339) olarak düzeltmi ve “Kadınım, direğim, döleğim” (1995: 32) eklinde tercüme etmi tir. Gökyay ayrıca tercümesindeki dipnotta dölek kelimesi için “ağırba lı, yumu ak ba lı, sakin, itaatli, vakarlı Çok döl veren, çok doğuran” (1995: 173) anlamlarını vermi tir.

Tezcan, kelimeleri

Ė

adunum, z

į

regüm, dölegüm!” okumu ve yazdığı notta ikinci kelime için “Yazılı ı

á×êŠíë

olan sözcüğün

á׊í‹

z

į

regüm yerine yanlı yazılmı olduğunu kabul ediyorum. Fa. Z

į

rek ‘anlayı lı, hünerli, akıllı’ yazı dilinde olduğu gibi ağızlarda da yaygındır.” (DKON: 71) diyerek Derleme Sözlüğü’nde kelimenin tespit edilmi yakın anlamlarına dikkat çekmi tir. Tezcan, üçüncü kelime için öyle der: “Buradaki dölek de ‘temkinli’ anlamındadır; TarS. 1231’de verilen öteki anlamları: ‘mutemet, dürüst, temkinli, vekarlı, sakin, itaatli, edepli’; DerS. 1577 dölek ‘uslu, terbiyeli, ağırba lı’; ‘uyanık, dikkatli, uysal, eli i e yatkın, dürüst, ciddi, mert’, 1578 ‘boyu bosu güzel olan.” (DKON: 71).

Ben, kelimeleri Tezcan gibi okumu ve Tezcan’ın notuna gönderme yapmı tım. (Özçelik 2005: 346) imdi her kelimeyi birer ba lıkta ele alarak dü üncelerimi ve yeni okuyu umu belirteceğim:

1. ėėėėavunum áãëëbÓ →ėadunum áãë…bÓ

Yukarıdaki açıklamalarda görüldüğü gibi kelime

ė

avunum’ ve

ė

adunum’ olmak üzere iki ekilde okunmu ve anlamlandırılmı tır.

Ben, kelimenin metinde yanlı yazılmı olduğunu áãë…bÓ

ė

adunum’ eklinde yazılması gerektiğini dü ünüyorum. Dede Korkut’un ba ka yerlerinde geçen

ė

adun’ kelimesinin örnekleri ve metindeki yazılı ları öyledir:

Drs.16a.4: ėadunum áãë…bÓ Drs.70a.12: ėadun æë…bÓ Drs.89b.6: ėadunæë…bÓ Drs.70a.1: ėadun æ…bÓ

Yukarıdaki ilk üç örnekte (æë…bÓ) ünlüler gösterilmi tir. Bu durum bize Drs.8a.11’de dal (…) yerine vav (ë) yazılmı olduğunu açıkça gösteriyor.

(4)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008

kullanılmı tır (Bunun için bk. Özçelik 2005: 35-37). Bu nedenle burada bir beyin e ine kavunum eklinde seslendiğini dü ünmek doğru kabul edilemez. Nitekim kavun kelimesi Dede Korkut’ta hiç geçmez.

2. á×êŠíë viregüm, diregüm, zįzįzįzįregüm → v÷regüm; v÷rek: verimli, münbit, doğurgan

Ergin’in kelimeye “virek kavun?” (DKKII: 314) eklinde anlam vermi olması, bu konuda tereddütlü olduğunu gösteriyor. Gökyay’ın ‘diregüm’ (DKK: 339) okuyu u ise kabul edilemez. Çünkü, direk Dede Korkut’ta toplam üç yerde geçmi olup örneklerin hiçbiri e lerden biri için kullanılmamı tır. Tezcan ve Özçelik ise yanlı yazılmı dü üncesiyle kelimeyi z

į

rek okumu lardır ki bu kelime de Dede Korkut’ta hiç geçmez.

Türkçede bitek kelimesi verimli anlamındadır. Bundan hareketle v

÷

rek, “verimli, münbit, doğurgan” anlamında yorumlanabilir ve bu anlam metnin bütünlüğüne gayet uygun dü er. Konu çocuk sahibi olup olmamaktır. O halde Dirse Han e ini çok sevdiğinden kendisini doğurgan biri olarak görmek isteyebilir ve bu psikolojinin etkisinde onu doğurgan olarak niteleyebilir.

3. düvlegüm áØÛë… → dölegüm; dölek: doğurgan, çok ürün veren, mümbit (tarla)

Ergin’in kelimeyi “düvlek kavun?” eklinde okuyup anlamlandırması metne uygun dü müyor. Diğer ara tırmacıların dölek okuyu ları doğru olmalıdır. Ancak dölek için verdikleri anlamlar metne uygun dü müyor. Bence kelimenin anlamını doğru tespit etmek için öncelikle burada geçen olayı özetlemek gerekiyor: Bayındır Han, Oğuz beylerine ziyafet verir ve davetine gelen beylerden oğlu olanı ak otağa, kızı olanı kızıl otağa oğlu kızı olmayanları ise kara otağa oturtur. Davete katılan Dirse Han, içinde kara keçe serili kara otağa oturtulur, önüne kara koyun yahnisi getirilir. Bunun sebebini sorunca kendisine öyle cevap verilir:

Ħā

num, bu gün Bayındır

Ħā

ndan buyru

ė

öyledür kim: O

ā

ė

ızı olmayanı Ta

ŋ

rı te

Ǿā

l

ā

ė

ar

ā

ayubdur, biz da

ħ

ı

ė

ar

ā

aruz’ d

÷

mi dür” (Drs.8a.2-3). Dirse Han, bu cevap üzerine kalkarak evine gider ve yukarıdaki dizelerle ba layan soylamada önce e ine Bayındır Han’ın davetinde ba ından geçenleri özetler, ardından u dizelerle sözünü sürdürür:

“Sendenmi-dür bendenmi-dür;

Tangrı teǾālā bize bir batman oāul v÷rmez, nedendür?”

(5)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008

kelimesinin Kayseri ve yöresinde “çok ürün veren” anlamında kullanıldığı tespit edilmi tir. Ayrıca, Dede Korkut’ta ‘döl al’ deyimi -bir yerde de olsa- geçmektedir:

Drs.31b.6: “Dölin almaėdan śafāŋ varısa, ökli Melik, ėara gözlü ėızuŋ varısa g÷tür, Ėazana v÷r. Mere kāfir, senüŋėızuŋdan oālı

ŧoāsun, siz anı Ėazan Bege ėarįm ėoyasız”

Bu durumda ‘verek dölek’ kelimelerinin birlikte bir ikileme olu turduğu ve ‘doğurgan’ anlamında kullanılmı olduğu söylenebilir: Hatunum, doğurganım.

Drs.19b.12, 57a.3, 104b.2 (ME 35.12, 110.3, 205.2) beze miskįįįįn: dü kün yoksul (ikileme)

“Beze miskįn umudı”

Yukarıdaki cümle, Dede Korkut’taki satır ve sayfa numaralarını verdiğim üç yerde geçiyor. Cümlede geçen “beze miskin”in bir ikileme olduğu anla ılıyor. Ancak, ara tırmacılar bu ikilemeyi söz dizinlerinde iki ayrı yerde i lemi lerdir. Ara tırmacıların Dresden nüshasında geçen örnekleri anlamlandırılması ve tercümesi

öyledir:

Ara tırmacı Anlam Tercüme

M. Ergin “beze (f.) zavallı, miskin, biçare, suçlu, günahlı” (DKKII: 45)

“miskin (ar. miskįn) miskin, zavallı” (DKKII: 215)

“Zavallının biçarenin ümidi” (1972: 28, 85, 161)

O. .

Gökyay

“beze (Fa.) fakir, yoksul, nasipsiz, ümitsiz.” (DKK: 175)

“miskin (A.) aslâ bir nesneye malik olmıyan, fakir, kahırlı, kahra uğramı , zayıf, halsiz, hasta, fakir, zavallı.” (DKK: 259)

“Yoksul kimsesizin umudu” (1995: 42, 74)

“Yoksul güçsüzün umudu” (1995: 122)

(6)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008

Okuma Anlam

“beze miskin umudu” (Vat.79b.9-10)

“beze miskin ümįdi” (Vat.84a.6, 91b.8, 101a.5)

“beze (<Fa. baza) âciz” (KBO: 310)

“miskįn: (<Ar. s-k-n) yoksul” (KBO: 323)

Bu durumda ara tırmacıların sözlükte kelimelere verdikleri anlamlarla tercümelerinin çeli tiği açıkça görülüyor. Her iki nüshada ikileme olan bu eklin söz dizinlerinde “beze misk

į

n: dü kün yoksul”

eklinde i lenmesi ve tercümenin buna göre yapılması gerekir.

Drs.29a.5 (ME 54.5) Metinde fazladan yazılmı kelime: b÷÷÷÷li → < >

“Boyı uzun b÷li ince Borla Ĥātūn” → “Boyı uzun b÷÷÷÷li < > Borla Ĥātūn”

Bugüne kadar ara tırmacılar, yukarıdaki cümlede geçen b

÷

li kelimesinin önünde yazılmamı bir sıfat (ince) bulunduğunu dü ünerek ‘b

÷

li ince’ eklinde tamir ederek okumu lardır:

“Boyı uzun b÷li [ince] Borla Ĥātūn”

Ancak Borla Hatun’un adı Dede Korkut’ta toplam 13 defa geçer ve 10 örnekte sadece boyı uzun Borla Hatun eklinde anılır:

Drs.21a.8: “Ėırė ince b÷llü ėızıyla Boyı uzun Borla ĦĦĦĦatun yesįr g÷tdi.”

Drs.25b.12: “Ėırė ince b÷llü ėızıyıla ĥelālüŋ Boyı uzun Borla

Ħ Ħ Ħ

Ħatun aālayuban undan g÷çdi,”

Drs.27b.5: “Boyı uzun Borla ĤĤĤĤāāāātūūūūnını g÷türüp śaāraė sürdürmek gerek”

Drs.27b.6: “Boyı uzun Borla [ĤĤāāāāĤĤ tūūūūn] bunı ÷ itdi, yüregiyile cānına odlar dü di.”

Drs.28a.4: “Boyı uzun Borla ĤĤĤĤāāāātūūūūn, oālınuŋ yamacına geldi” Drs.31a.7: “ĖĖĖĖırėėėė ince b÷÷÷÷llü ėėėėızıla Boyı uzun Borla Ħatunı

g÷t÷t÷t÷türmi üz”

Drs.58a.4: “ĖĖĖĖazan Begüŋŋŋŋ ħħħħatunı Boyı uzun Borla [Ħatun]

ėėėėaėėėėıdı, eydür”

Drs.69b.4: “ĦĦān ėĦĦān ėān ėızān ėızızızı Boyı uzun Borla ĦĦĦĦatun

Ėazanuŋgeldügin ÷ itdi.”

Drs.76a.6: “Meger, ħānum, Boyı uzun Borla ĦĦĦĦatun

oālancuāını aŋdı”

Drs.78b.1: “Boyı uzun Borla Ħatunėėėėara tuāāāāın kāāāāfirüüüüŋŋŋŋ ėėėėılıcladı, y÷÷÷÷reśśśśaldı.”

Diğer üç örnekte ise sadece Borla Hatun eklinde anılır: Drs.30b.12: “ĖĖĖĖırėėėė ince b÷÷÷÷llü ėėėėızıla Borla Ħatunı

(7)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008 Drs.58a.7: “Borla ĦĦĦĦatuneydür”

Drs.59a.9: “Borla ĦĦĦĦatuneydür”

Bu durumda yukarıdaki cümlede üzerinde durduğumuz beli kelimesinin metne fazladan girmi olduğu anla ılıyor ve tamlamanın “Boyı uzun < > Borla

Ħ

atun” eklinde okunması uygun görünüyor.

Drs.54a.5, 7, 8 (ME 104.5, 7, 8) bulı - fiilinin kullanıldığı anlamlar

“Beyrek adlu bir yigide bulı maduŋmı?”

Ergin, söz dizininde bulı - fiili için “bulu mak, rastlamak, kar ıla mak” (DKKII: 61) anlamlarını vermi tir. Gökyay, fiile “kar ıla mak, tesadüf etmek, rastla mak, görü mek, bir araya gelmek” (DKK: 181) anlamlarını vermi tir. Bu anlamların bir kısmı doğrudur ancak verilen anlamlar bütün örnekleri kapsamamaktadır.

Dede Korkut’ta bulı - fiili toplam altı yerde geçer: Yukarıdaki cümle, aynı soylamada üç defa geçer ve bu cümlede fiil kar ıla mak anlamında kullanılmı tır. Beyrek’in kız karde i, ozan kılığına girmi olan ağabeyine “Beyrek adlı bir yiğitle kar ıla madın mı?” diye soruyor.

Fiilin bir örneği görü - anlamında kullanılmı tır. Deli Dumrul, e iyle görü mek için Azrail’den öyle izin ister:

Drs.85a.2: “Ĥasretüm vardur, bulı ayım”

Fiilin bir örneği anlatıcı ozan tarafından kavu - anlamında kullanılmı tır.

Drs.108a.5: “Đkiĥasret birbirine bulı dılar”

Fiilin bir örneği de Basat tarafından çarpı - anlamında kullanılmı tır.

Drs.114a.6: “Begler, ėarda oārına Depegöz ile bulı uram, ne buyurursız?”

Bu örnekle ilgili olarak Türkiye Türkçesinde kar ıla ma kelimesinin müsabaka anlamında kullanıldığını da hatırlatmalıyız.

Drs.54b.13 (ME 105.13) virürler, v÷÷÷÷rür[ler] → girür

“Dügünde elüme ėaftan ‰ëŠíë v÷rür → ‰ëŠî× girür, gerü

ėaftanuŋuz v÷reyim”

Bugüne kadar ara tırmacılar, yukarıdaki cümlede geçen ve ‰ëŠíë eklinde yazılmı olan problem kelimeyi virürler veya v

÷

rür[ler] eklinde tamir ederek okumu tur.

Yukarıdaki cümle, Vatikan 78b.5’te u ekildedir:

(8)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008

anlamlarında kullanılmaktadır. Buna göre Dresden 54b.13’te geçen bu cümlede de aynı deyim geçmi olmalı ve tamir yukarıda gösterilen ekilde yapılmalıdır. Deyimin Dede Korkut’un ba ka yerlerinde geçen örnekleri de bu tamirin doğruluğunu gösteriyor:

Drs.52b.2-3: “…bir atdur elüme girdi. öleteyim,śaėlayayım” Drs.73a.3: “Ėarı dü men tatar oālı elümüze girmi iken cezāyıla öldürelüm”

Drs.81a.8: “Al ėanatlu ǾAzrāyil menüm elüme girse öldüreydüm”

Drs.81b.3: “men seni g÷ŋ y÷rde isteridüm, ŧar y÷rde eyü elüme girdüŋŋŋŋolamı?”

Drs.140b.9, 141a.10, 141b.10, 142a.6 ve 142b.2: “Elüŋŋŋŋe girmi iken, mere kāfir, öldür meni yitür meni”

Drs.57b.1 (ME 111.1) ėėėėul ėėėėarava (ikileme) “Çetirli otaėmı dilersin, ėėėėul ėėėėarava mı dilersin…”

Yukarıdaki cümlede geçen ikilemenin her iki nüshada geçtiği diğer yerler ve kullanılı ekilleri öyledir:

Drs.59b.1: “Ħān ėızınuŋ ÷vinde ėėėėul ħħħħallllāāāāėėėė dükenmi ” Drs.61a.2: “ĖĖĖĖulumħħħħalāāāāāāāāum, saŋa ėırnaė olsun” Drs.89a.11: “ĖĖĖĖul ėėėėarava g÷türeyim, hüner göstereyim.” Vat.81b.3: “Ħān ėızınuŋ ÷vinde ėėėėul ėėėėarava ėalmayup” Vat.82b.6: “ĖĖĖĖulumėėėėalāāāāāāāāum, saŋa ėırnaė olsun”

Drs.59b.3 (ME 115.3) ŧırnaė yonuŋ→ŧırnaė yunuŋ

“[Ħān ėızı sensin beli]

Men bu y÷rden g÷deli delü olmı ,

(13) san delim aācaėarlar yaāmı , dize y÷tmi ,

Ħān ėızınuŋ ÷vinde 59b (1) ėul ħalāyıė dükenmi , Ma raba almı ,śuya varmı ,

Bileginden (2) on parmaāını śovuė almı ,

Ėızıl altun g÷türüŋ, ħān ėızına (3) ŧırnaė Ùãìí yonuŋ → yunuŋ,

ǾAyb-luca ħān ėızı, ere varmaėǾayb olur”

Yukarıdaki soylamanın sonunda geçen ve metindeki yazılı ı gösterilen fiil ara tırmalarda hep yon- kökü ile ilgili olarak dü ünülmü ve yonu

ŋ

eklinde okunmu tur. Fiilin ara tırmacılar tarafından yonu

ŋ

eklinde okunmasının sebebi önündeki

ŧ

ırna

ė

kelimesi olmalıdır. Fiilin doğru ekilde tespiti için soylamadaki diğer dizelerin konusuna, söyleni sebebine bakmak, ne anlam ifade ettiğini bilmek ve önceki, sonraki olayları hatırlamak gerekiyor. Soylamanın ba ında Beyrek öyle diyor:

(9)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008 Çokça karlar yağmı , dize yetmi ,

Han kızının evinde kul hizmetçi kalmamı , Su testisi almı , suya gitmi ,

Bileğinden on parmağını soğuk almı (ü ütmü )”

Banı Çiçek, oynamaya kalkmadan önce yenlerini çekerek ellerini gizlemi tir. Beyrek, Banı Çiçek’in bu davranı ını -yukarıdaki sözleriyle- ü ümü olmasına bağlayarak yorumlamı tır. Yani aslında bu davranı ı yorumlayarak alttan alttan Banı Çiçek’i ele tirmektedir. imdi sormamız gereken soru udur: Banı Çiçek oynarken neden ellerini saklamı tır? Bu sorunun cevabı soylamanın hem öncesindeki hem sonrasındaki olaylarda vardır. Hikayenin ba ında Beyrek, Banı Çiçek ile at ve ok atma yarı ı yapmı , güre mi daha sonra kendisini üç öpüp bir di lemi , parmağına ni an yüzüğü geçirmi tir. Oysa Beyrek’in yüzüğü hala Yalancı oğlu Yaltacuk’a varmak üzere düğünü yapılmakta olan Banı Çiçek’in parmağında durmaktadır. Banı Çiçek, yüzüğün görünmesini istemediğinden ellerini saklamaktadır. Nitekim Deli ozan kılığındaki Beyrek, bu soylamadan sonra, Banı Çiçek’in soruları üzerine, ba ka soylamalar ile bütün olup bitenleri tek tek sayar, kendisine ait olduğunu söyleyerek Banı Çiçek’ten yüzüğünü ister. Kız, yüzüğün Beyrek’e ait olmadığını yüzükte ni anlar bulunduğunu söyler ve Beyrek’ten ni anları saymasını ister. Beyrek de kendisiyle yarı tığını, güre tiğini ve onu öperek parmağına yüzüğü geçirdiğini öyle söyler:

Drs.60a.6-12: “Alan śabāĥ, ħān ėızı, y÷rümdenŧurmadummı? Boz ayāıruŋb÷line binmedümmi?

Senüŋevüŋüzerine śıāın g÷yik yıėmadummı? Sen meni yanuŋa ėıāırmaduŋmı?

Senüŋile meydānda at çapmaduėmı? Senüŋatuŋı menüm atum g÷çmedimi? Oħ atanda men senüŋoħuŋı yarmadummı? Güre de men seni baś[ma]dummı?

Üç öpüp bir di leyüp

Altun yüzügi barmaāuŋa g÷çürmedümmi? Sevi dügüŋBamsı Beyrek men degülmiyem?”

O halde Beyrek, soylamadaki u dizelerde ne demek istiyor? “Ėızıl altun g÷türüŋ, ħān ėızına ŧırnaė yunuŋ,

ǾAyb-luca ħān ėızı, ere varmaėǾayb olur”

imdi de u sorunun cevabını ara tırmak gerekiyor: Kızıl altın getirilmesi ile tırnağın yıkanması arasındaki ilgi nedir? Banı Çiçek neden ayıplıdır, ayıplı ekilde ere varmak ne demektir?

(10)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008

durduğu sürece evlenemeyeceğini, yüzüğü çıkarması ve ba ka bir yüzük takması gerektiğini, ni anlı bir han kızının ba ka bir erkekle evlenmeye kalkı masının ayıp olduğunu söylüyor.

Ara tırmacıların fiili yonu

ŋ

eklinde okumasının sebebi önündeki

ŧ

ırna

ė

kelimesinin bulunmasıdır. Oysa soylamanın bu kısmı Vatikan 81b.4-5’te öyle geçer:

“Ėızıl altun g÷türüŋ, barmaė yunayım, Aė gümü getürüŋŧırnaė yunayım

ǾAyıbluca ħānėızı, ere varmaėǾayb olur”

Parmak için yonmak’tan söz edilemeyeceğine göre metinde fiilin yun- olması gerektiği açıktır. Ayrıca burada ‘ayb kelimesi nedeniyle aybın yıkanması veya aybın temizlenmesi gibi bir dü ünce üzerinde de durmak gerekiyor. Buradaki

Ǿ

ayıblu kelimesi ise kusurlu anlamınadır ve Banı Çiçek için söylenmi tir; kendisinin aybı ise ni anlı olduğu halde ba ka bir erkeğe varacak olmasıdır. Dede Korkut’ta kelimenin bu anlamı ile ilgili diğer örnekler unlardır:

Drs.59a.3: “DaħıǾaybuŋaçaram, bellü bilgil” Drs.59a.7: “olanca Ǿaybumuzı [ba umuza] ėaėdı.”

Drs.59b.5: “Mere delü ozan, men Ǿayblumıyam kim maŋa

Ǿaybėo arsın”

Beyrek’in burada parmaktaki ayıbı yıkamak için kızıl altın istemesi kendisine ait yüzüğü istemesi ile ilgilidir. Beyrek kızdan aybı olan ni an yüzüğünü çıkarmasını ve ba ka bir yüzük takmasını istiyor.

Drs.96b.8 (ME 189.8) terkisi baāāāāı → terke i baāı

“Aėıncılaruŋ ï’׊m terke i baāı, üzengüsi ėayı ı üzilür, dikmege gerek olur,”

Ergin, yukarıdaki cümlede geçen ve metindeki yazılı ı verilen kelimeyi “terke ” okumu ve “terke , ok kuburu, sadak, okluk” (DKKII: 288) eklinde anlam vermi tir. Ergin, cümleyi “Akıncıların okluğunun bağı, üzengisinin kayı ı kopar, dikmek için lâzım olur” (1971: 148) eklinde tercüme etmi tir. Gökyay, kelimeyi “tirke ” (DKK: 91.24) okumu ve aynı ekilde anlamlandırmı tır (DKK: 293). Tezcan ve Özçelik ise, kelimede yazım yanlı lığı yapılmı dü üncesiyle, “terkisi” eklinde okumu lardır. Tezcan, yazdığı notta konuyla ilgili olarak u görü e yer veriyor: “…buradaki sözcüğün

óŽ×Šm

terkisi olması gerektiği açıktır; yine bir çekimleme yanlı ı kar ısındayız; ‘Akıncıların terkisinin bağı, üzengisinin kayı ı kopar’ Terki bağı eyerin arkasından iki yana sarkan, hafif eylerin bağlandığı kayı lardır.” (DKON: 263).

(11)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008

üzengüsi

ė

ayı ı olmak üzere iki tamlama bulunduğunu gösteriyor. Nitekim, bir okluğun da bağı olmalıdır.

Ayrıca, kelimenin Vat.59a.5’teki yazılı ı ve harekeleni i de Dresden’e uygundur. Bu durumda Ergin’in okuyu unun ve tercümesinin doğru olduğu anla ılıyor.

Drs.107a.2 (ME 210.2) güç et-: zulmetmek “Yücelerden yücesin,

Kimse bilmez n÷cesin,

ǾAzįz Tangrı

[Sen] anadanŧoāmaduŋ, Sen atadan olmaduŋ, Kimse rızėın y÷medüŋ, Kimseye güc ÷÷÷÷tmedüŋ,

Ėamu y÷rde aĥadsin, [Sen] Allāhu śamedsin”

Ergin, tercümesinde yukarıdaki soylamada geçen “Kimseye güc

÷

tmedü

ŋ

” cümlesini olduğu gibi vermi ve dipnot dü erek “zor göstermedin” (1971: 165) açıklamasını yapmı ; söz dizininde ise “güç: güç, kuvvet, zor” (DKKII: 129) açıklamalarına yer vermi tir. Gökyay da tercümesinde cümleyi olduğu gibi vermi (1995: 124) ve söz dizininde “güç etmek: güçlük çıkarmak; zorlamak; zulmetmek, gadretmek” (DK: 216) açıklamalarına yer vermi tir.

Deyim, Dede Korkut’ta sadece yukarıdaki cümlede geçiyor. Bu nedenle söz dizininde güç et- eklinde i lenmeli, metinde hangi anlamda kullanılmı sa o anlam verilmeli ve ona göre tercüme edilmelidir. Tarama Sözlüğü 1846’da deyimin anlamı “zulmetmek, gadretmek” eklinde tespit edilmi tir. Bu durum ara tırmacıların dikkatinden kaçmı olmalı. Sözlükte verilmi olan birçok örnekten biri

udur:

“Ba ın kes güç idenlerin Hak bilür ki zulmedene zulm igen adl olur” (TarS: 1846)

Marzubān-nāme Tercümesi’nde öyle bir örnek geçer:

“Ademiler arasında

ā

kil kimdür? Dindar eyitdi: Çün a

ŋ

a güç ideler ol tahammül ide ve eli altındağına tevazu merhamet ide.” (Korkmaz 1973: 231)

Bu durumda yukarıdaki cümlenin “Kimseye zulmetmedin” eklinde tercüme edilmesi gerekir.

Drs.114b.8 (ME 225.8) ol-: bulunmak

(12)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008

Daha önce Drs.7a.10 notumda ‘ol-’ fiilinin ‘bulunmak’ anlamında kullanıldığını örnekleri ile vermi tim. Fiilin yukarıda verdiğim altı çizili tamlamada geçen cümlede de bu dü ünceyi destekleyen güzel bir örneği geçmektedir. “Depegöz oldu

ā

ı

Ś

al

āħā

na

Ė

ayası” tamlaması,z “Tepegöz’ün bulunduğu…” eklinde anla ılmalıdır.

Drs.124a.7 (ME 244.7) -duāından (zarf-fiil) “Alaca atlu ökli Melikėatı pu mı , Pu duāındanėara ŧaālara ŧuman dü mi .”

Tezcan, yukarıdaki metinde ve Drs.125b.13’te “pus-” okunacak ekilde yazılmı olan kelimenin yanlı yazılmı olduğunu, kelimenin “pu -: öfkelenmek” olması gerektiğini tespit etmi tir (DKON: 333 ve 336-337). Burada “pu du

ā

ından” eklinde kullanılmı olan kelimedeki zarf-fiile dikkat çekmek istiyorum. Ergin (DKKII 1991) ve Cemiloğlu (2001), “-du

ā

ından” zarf-fiilini i lememi tir.

Drs.137a.10, 147a.8 (ME 270.10, 290.8) elinden al-: kurtarmak

“[Segrek]ėanlu kāfir elindenėarŧa cuāınŧartup aldı” ve Drs.147a.8: “[Uruz] ėanlu kāfir elinden babasınıŧartup aldı.” Yukarıdaki iki örnekte ‘elden al-’ deyimi kurtarmak anlamında kullanılmı tır. Ba ka yerlerde ise DERY dengi olan ‘elden kurtul-’ deyimi kullanılmı tır:

Drs.45a.2-3: “Yā pes n÷ce ėėėėurtılduŋ,Deli Ėarçaruŋ elinden?” Drs.81a.9: “yaħħħħ ı yigidüŋ cānın anuŋ elinden ėėėėurtaraydım d÷ridüŋ.”

Drs.139b.8-9: “Anuŋelinden ne ölümüz ne dirümüz

ėėėėurtılurımı .”

KAYNAKÇA VE KISALTMALAR

CEMĐLOĞLU, Đsmet (2001), Dede Korkut Hikâyeleri Üzerinde Söz Dizimi Bakımından Bir Đnceleme, Türk Dil Kurumu yayınları, Ankara.

DerS: Derleme Sözlüğü (1965-1979) I-XI c., Türk Dil Kurumu yayınları, Ankara.

Drs.: Dede Korkut’un Dresden nüshası.

ERGĐN, Muharrem (1971), Dede Korkut Kitabı, Milli Eğitim Bakanlığı yayınları, Đstanbul.

(13)

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 3/7 Fall 2008 Kurumu yayınları: 169, Ankara.

DKKII: Ergin, Muharrem (1991), Dede Korkut Kitabı II (Đ ndeks-Gramer), Türk Dil Kurumu yayınları, Ankara.

GÖKYAY, Orhan aik (1995), Dede Korkut Hikâyeleri, Dergah Yayınları, Đstanbul.

DKK: Gökyay, Orhan aik (2000), Dedem Korkudun Kitabı, Milli Eğitim Basımevi, Đstanbul.

KAÇALĐN, Mustafa S. (2006), Dedem Korkudun Kazan Bey Oğ uz-nâmesi, Kitabevi, Đstanbul.

KORKMAZ, Zeynep (1973), Marzub

ā

n-n

ā

me Tercümesi, Dil ve Tarih-Coğraya Fakültesi yayınları: 219, Ankara.

ÖZÇELĐK, Sadettin (2005), Dede Korkut Ara tırmalar, Notlar/ Dizin/ Metin, Gazi Kitabevi,

Ankara.

ÖZÇELĐK, Sadettin (2006), Dede Korkut Üzerine Yeni Notlar, Gazi Kitabevi, Ankara.

ÖZÇELĐK, Sadettin (2007), “Dede Korkut Metinleri Üzerinde Yeni Düzeltmeler”, Türk Dünyası Đncelemeleri Dergisi VII/1, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Ara tırmaları Enstitüsü, Đzmir, s.97-109.

DKON: Tezcan, Semih (2001), Dede Korkut Oğuznameleri Üzerine Notlar, Yapı Kredi

yayınları: 1457, Đstanbul.

TEZCAN, Semih; Boeschoten, Hendrik (2001), Dede Korkut Oğuznameleri, Yapı

Kredi yayınları: 1441, Đstanbul.

Referências

Documentos relacionados

Christopher Dede fundamenta o seu concei to hipermeditico na capacidade de potenciar os sistemas multimdia com motores de pesquisa suficientemente poderosos para facilitarem. no s

Os objetivos do presente trabalho foram verificar, nos livros didáticos de biologia do ensino médio, a abordagem do estudo dos microrganismos do solo, avaliar a mudança de percepção e

1 0 0 EEEE EEED EEDE EEDD EDEE EDED EDDE EDDD DEEE DEED DEDE DEDD DDEE DDED DDDE DDDD T D/IRI -A CO 3 EEEE EEED EEDE EEDD EDEE EDED EDDE EDDD DEEE DEED DEDE DEDD DDEE DDED DDDE

Hoje em dia Dedé tra­ balha em casa, quase não fica na redação do Diário do Nordeste de­ vido ao frio do

CONSIDERANDO que são funções institucionais do Ministério Público zelar pelo efetivo respeito dos Poderes Públicos e dos serviços de relevância pública aos direi- tos assegurados

Nimri Dede ile ilgili ara ştırmasını derinleştiren BURAN, onun kasetteki röportajdan bir yıl sonra yani 1986 yılında vefat ettiğini öğrenir; ancak onunla ilgili

Bu çalışma Sevgi Soysal’ın üç öykü kitabında ( Tutkulu Perçem, Tante Rosa, Barış Adlı Çocuk ) yer alan 41 öykünün dil - üslup ve cümle bilgisi

Buradan hareketle çalı manın amacı, fen ve teknoloji ö ğ retmenlerinin, proje tabanlı ö ğ renme uygulamalarında kar ıla tıkları sorunları ortaya koyan ve bu