• Nenhum resultado encontrado

Bütünleşme Kuramlarının Avrupa Birliği Genişlemesine Bakışı(The View of Integration Theories on European Union Enlargement)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2017

Share "Bütünleşme Kuramlarının Avrupa Birliği Genişlemesine Bakışı(The View of Integration Theories on European Union Enlargement)"

Copied!
13
0
0

Texto

(1)

Bütünle me Kuramlarının Avrupa Birli i

Geni lemesine Bakı ı

Ö r. Gör. Hüseyin Kutay AYTU

Dokuz Eylül Üniversitesi, zmir MYO, ktisadi ve dari Programlar Bölümü, ZM R

ÖZET

Roma Antla ması’ndan beri Avrupa Birli i’nin gündeminde olan geni leme olgusu, Birli in en önemli politik araçlarından biridir. Tarihsel süreç içinde, her biri dikkatlice tasarlanmı , müzakere edilmi ve yürütülmü olan geni lemeler, Avrupa bütünle mesini açıklamaya çalı an kuram ve yakla ımlarca da incelenmi tir. Birlik, bir yandan geni lerken, di er yandan da derinle meye çalı maktadır. Bu süreci açıklamaya çalı an kuram ve yakla ımlar Birli in evrimiyle birlikte geli mi ve çe itlenmi tir. Söz konusu kuramlar bazen birbirleriyle rekabet eder gibi görülseler de aslında birbirlerini tamamlamakta ve kısmen örtü mektedirler. Bu çalı manın amacı, Avrupa bütünle mesini farklı açılardan de erlendiren kuram ve yakla ımlardan; federalizm, yeni i levselcilik, liberal hükümetlerarasıcılık, çok düzeyli yöneti im, yeni kurumsalcılık ve sosyal in acılı ın geni lemeye bakı larını birlikte de erlendirmek; Orta ve Do u Avrupa geni lemesini, de i ik kuramların penceresinden bütüncül bir ekilde ortaya koymaktır.

Anahtar Kelimeler: Geni leme, Federalizm, Yeni levselcilik, Liberal Hükümetlerarasıcılık, Çok Düzeyli Yöneti im, Yeni Kurumsalcılık, Sosyal n acılık.

The View of Integration Theories on European Union Enlargement

ABSTRACT

Enlargement, which is on the agenda of European Union since Rome Treaty, is one of the most important political agents. Enlargements, each of which has been carefully devised, canvassed and implemented within the historical process, have been analysed by theories and approaches which try to explain European integration. The Union, on the one hand enlarges, on the other hand attempts to deepen. The theories and approaches which try to explain that process have been developed and diversified with the Union’s evolution. Though such theories are sometimes seen as they compete with each other, actually they complement each other and partly overlap. The aim of this study is to assess views of the following theories and approaches on enlargement: federalism, neo-functionalism, liberal intergovernmentalism, multi level governance, new institutionalism, social constructivism and to display Central and Eastern Europe enlargement from viewpoints of different theories.

Key Words: Enlargement, Federalism, Neo-functionalism, Liberal Intergovernmentalism, Multi-level Governance, New-institutionalism, Social Constructivism.

Giri

(2)

ortak özelli i, hiçbirisinin tek ba ına mevcut yapıyı, derinle meyi ve geçmi teki geni lemeleri tam olarak açıklayamamalarıdır.

Bu çalı mada öncelikle geni leme kavramı ve geni lemenin Birlik açısından ta ıdı ı önem ortaya konulmaya çalı ılacak daha sonra, bütünle me kuram ve yakla ımlarının AB geni lemesi üzerindeki de erlendirmeleri bütüncül bir ekilde ele alınacaktır. Kuramsal derinli e ve deneysel zenginli e sahip bütünle me kuramları genelde rekabet eden kuramlar olarak dü ünülmekle birlikte, gerçekte rekabet eden de il, birbirlerini tamamlayan ya da kısmen örtü en kuramlardır.

Bu çalı mada, Avrupa Bütünle mesini açıklamaya çalı an kuram ve yakla ımlardan; federalizm, yeni i levselcilik, liberal hükümetlerarasıcılık, çok düzeyli yöneti im, yeni kurumsalcılık ve sosyal in acılı ın son geni lemeye bakı ı de erlendirilecektir.

I. Geni leme

Ba langıcından bugüne de in, Avrupa bütünle me hareketinin de i mez ve tekrarlanan bir özelli i olan geni leme; Almanya, Belçika, Fransa, talya, Lüksemburg ve Hollanda’dan meydana gelen altı kurucu ülkeye katılan yirmi bir ülke ile olu an Avrupa Birli i’nin ahit oldu u arka arkaya dalgalar halinde gelen (halende gelmeye devam etmekte olan) yeni ülkelerin katılımı için kullanılan bir terimdir. Bu dar anlamdaki tanımlamaya, sınırlar ve yöneti im ili kisi farklı tanımlamaları da ilave etmi tir. “Daha geni anlamda, geni leme kavramı de erlendirildi inde AB’ye kom u ülke ve bölgeler, tam üyelik beklentisinden ba ımsız olarak da AB düzeni ve yöneti iminin kapsamına girip, Birlik ile ikincil, daha yava ve evrimsel bir geni leme süreci ya ayabilmektedirler. Dolayısıyla geni leme; tam üye olmayan ya da olamayacak ülkelerle kurumsalla mı ili kilerin yaygınla tırılması ve bunun Birli in de i ik sınırlarına olan etkileri olarak ta tanımlanabilmektedir.” (Kahraman, 2003: 355).

Roma Antla ması’ndan beri geni leme olgusu Avrupa dü üncesinin temelinde yer almı tır. Geni leme olgusu, Roma Antla ması’nın 237. ve 240. maddelerinde; her Avrupa ülkesinin toplulu a üyelik için ba vurabilece i ve bütünle me ile geni lemenin limitsiz bir süreç oldu u eklindeki düzenlemelerle Avrupa dü üncesinin geçmi ten gelen önemli bir politik tercihidir. Avrupa Komisyonu'nun 2007–2008 geni leme stratejisi ile ilgili raporunda da vurguladı ı üzere geni leme bugün dahi Avrupa Birli i’nin en güçlü politik aracıdır. Birli e, önemli stratejik çıkarlarını korumada, güvenli i sa lama ve çatı mayı önlemede önemli bir politik güç sa lamaktadır. Geni leme sadece refahın artı ında önemli bir rol oynamakla kalmamı , ayrıca Avrupa için hayati öneme sahip olan enerji ve ula ım a larının güvenli inin sa lanmasına da katkıda bulunmu tur (Commission of the European Communities, 2007: 2).

(3)

(Akay, 2005: 466) ve nihayet en son gerçekle en be inci dalga olarak adlandırılan geni lemenin tamamlanması için 2 ila 4 yıllık bir süre gerekmi tir (Laursen, 2005: 9-11).

Tarihsel süreç içinde Avrupa Birli i bir yandan derinle irken bir yandan da geni lemi tir (European Commission, 2003: 4). Geni leme sürekli olarak AB’nin gündeminde olmakla birlikte, so uk sava ın sona ermesinden itibaren daha fazla önem kazanmı tır. Geni lemeye verilen önem literatürde de kendini göstermi , bu konuda yapılan kuramsal ara tırmaların sayısında önemli bir artı olmu tur. Ancak bu çalı malar tanımlayıcı ve daha çok tek bir vaka üzerine yo unla makta, geni leme sürecinde tek bir politika alanının analizini yapmaktadır (Schimmelfennig and Sedelmeier, 2002: 501).

1951 yılında ya lı kıtanın merkezinde kuzey-güney ekseninde yer alan altı ülkeyle ba layan bütünle me giri iminde, gerçekle en altı geni leme dalgasının ardından AB 27 üyeli bir hale gelmi tir. Kimileri AB’nin sınırlarını Atlantik’ten ba latıp Ural Da ları’na kadar devam ettirirken, kimileri ise Büyük Britanya Adasını bile Avrupa’ya dâhil etmemektedir. AB’nin geni lemesinin 40 ülkeye kadar sürmesi, zlanda’dan Hazar Denizine kadar uzanabilmesi olasıdır (Bknz: Gökbunar, R.; Yanıkkaya, H.; Cura, S., 2008:1-5).

Geni leme uluslararası örgütü, üye devletleri ve Birli e katılacak ülkeleri etkilemektedir. Uluslararası örgütte bir yandan gücün ve çıkarların da ılımını etkilerken, di er yandan da örgütün hedeflerini, normlarını, etkinli ini ve kimli ini etkilemektedir. Bu nedenle çok sayıda kuram, geni lemenin AB bütünle mesi üzerindeki etkilerini de erlendirmekte ve her biri kendi yakla ımları çerçevesinde geni lemenin etkilerini analiz etmektedirler.

II. Federalizm ve Geni lemeye Bakı ı

Üye devletlerin egemenlik haklarının sınırlı oldu u federal düzenleme, ulus devletlerin eklemlendirilerek, bazı yetki düzeylerindeki politika belirleme hakları kendilerinde kalmak üzere, merkezdeki yönetim aygıtının otoritesine ba lanmalarını öngören bir bütünle me yakla ımıdır (Karaka , 2002: 12).

Geni leme olgusunu, federalizm açısından de erlendirdi imizde; öncelikle kimin Birli e ait oldu u sorusunun cevabı son derece basittir. Herhangi bir ülke ya da bir ülkenin alt biriminin, gönüllü olarak Birli in anayasasındaki kuralları, yükümlülükleri ve hakları kabul etmesi üyelik için yeterlidir (Schmitter, 2004: 73).

(4)

Federalizm açısından geni lemenin getirdi i en önemli mücadele alanı ortak politikaların ve kurumların korunmasıyla Birli in sürdürülmesinin sa lanmasıdır. Özellikle Avrupa Parlamentosu, Komisyon ve Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (ATAD) ile ilgili kurumsal reformların devamının sekteye u ramaması federalist dü üncenin öncelik verdi i sorunlardır (Burgess, 2004: 41).

III. Yeni levselcilik Ve Geni lemeye Bakı ı

Yeni i levselci yakla ıma göre iktisadi, mali ve teknik alanlar gibi daha az önemli politika alanlarında ba latılan bütünle me, zamanla yayılma (spill-over) etkisi diye adlandırılan bir tür tetiklemeyle di er alanlara da yayılıp siyasal bütünle meye dönü mektedir (Arı, 2004: 462). Avrupa Birli i’nde egemen olan, iktisadi bütünle menin gerçekle meden, siyasi bütünle me ve onun uzantısı olan askeri bütünle menin imkânsız oldu u savı da böyle bir dü üncenin ürünüdür. Parasal birlik ve iç güvenlik gibi önemli alanlarda bütünle mesini gerçekle tirebilmi olan AB, dı politika ve güvenlik alanlarında aynı ba arıyı gösterememi tir. Körfez krizi, Bosna ve Kosova olayları ve Irak sava ında AB’nin bir bütün olarak dı politikasını yönlendirememesi bunun en iyi kanıtlarını olu turmaktadır. Yeni levselci yakla ımların argümanları halen kabul edilmekle birlikte, 1990’lar sonrası geli meleri açıklayabilecek nitelikte de ildir (Karacasulu, 2007: 89).

lk olarak 1950’li yılların sonlarında Ernst Haas tarafından geli tirilen yeni i levselcilik yakla ımı Sovyetler Birli i’nin da ılmasına kadar, AB bütünle mesinin so uk sava a bir tepki olarak ortaya çıktı ını ileri sürdü ünden, 90’lı yıllardan sonra ortaya çıkan AB bütünle mesini ve geni lemesini açıklamakta yetersiz kalmaktadır (Haas, 1958: 27; Moravcsik,2005: 277; Karacasulu, 2007: 89).

Gerek i levselcilik gerekse, yeni i levselcili in geni lemeyle ilgili söyledi i çok fazla bir ey yoktur. Schmitter’e göre bu iki yakla ımda federalizm kadar geni leme olgusuna sessiz kalmı tır (Schmitter, 2004: 71).

Fonksiyonel görevlerdeki geni lemelere olumlu yakla an yeni i levselciler, yeni ülkelerin Birli e katılmasına olumsuz yakla maktadırlar. Yeni i levselcilerin varsayımlarına göre, yanlı lı ı çok kısa bir zamanda kanıtlanmı olan, AB’nin bölgesel bütünle mesine kimin katılıp kimin dı arıda kalaca ı yönündeki öngörüsüne göre, sviçre çok önceden Birli e üye olmalıyken Yunanistan AB’nin dı ında kalmalıydı. Çünkü sviçre i levsel anlamda daha çok Avrupa’nın bir parçasıyken Birli e katılmamı , iktisadi ve siyasi olarak Avrupa’ya daha uzak olan Yunanistan Birli e katılmı tır (Schmitter, 2004: 70).

(5)

Yeni i levselcilerin özellikle üzerinde durdukları bir konu da, ba arılı bir müzakerenin sonucunda, yeni üye olan ülkenin müktesebata tam uyum sa layıp sa layamadı ı ve gerekli yetki aktarımını geri dönü ümsüz olarak yapmaya niyetli olup olmadıklarıdır (Schmitter, 2004: 70).

Yeni i levselcilerin üzerinde en çok hassasiyetle durdukları konu ise, geni lemenin uzun dönemli sonuçlarının müktesebata nasıl etki edeci idir. Bununla birlikte yeni i levselciler uzun derogasyonlar ile bazı ortak politikaların dı ında kalma seçene i konusunda aynı hassasiyeti göstermemektedirler.1

IV. Liberal Hükümetlerarasıcılık ve Geni lemeye Bakı ı

Andrew Moravcsik tarafından geli tirilen, AB’yi kuran antla maların yeniden düzenlenmesinde ve Birli in derinle mesinde oldu u gibi geni lemeyi de açıklama kapasitesine sahip olan kuramlardan biri liberal hükümetlerarasıcılıktır (Rosamond, 2000: 201). Çünkü geni leme kararı da hükümetlerarası müzakereler sonucunda oybirli i ile olu an bir karardır. Liberal hükümetlerarasıcılı ın temel ampirik çalı ma alanı geni leme olmamakla beraber Mattli (1999) ve Gstöhl (2002)’in çalı maları aday ülkelerin üyeli i üzerine odaklanmı , AB’nin geni leme konusundaki kararı analiz edilmemi tir (Schimmelfennig, 2004: 86; Mattli, 1999; Gstöhl, 2002).

1960’lardaki ngiltere’nin üyelik konusunu inceleyen Moravcsik’e göre ngiltere’nin üyelik iste i ile De Gaulle Fransası’nın buna kar ı çıkmasının arkasındaki temel neden ekonomik çıkarlardır (Schimmelfennig, 2004: 86).2 O tarihlerde, ngiltere’nin ekonomik çıkarları Birli in dı ında kalmaktan zarar görürken, Fransa dü ük fiyatlı ticari rekabetten ve ngiltere’nin ortak tarım politikasına kar ı çıkmasından endi e ediyordu. Fransa’nın muhalefeti ancak ortak tarım politikasının olu turulmasından sonra ortadan kalkmı tır (Schimmelfennig, 2004: 86).

Moravcsik ve Vachudova’nın Liberal Hükümetlerarasıcılı ın pazarlık teorisine dayandırdıkları do u geni lemesinde aday ülkeler sürekli olarak AB ile olan müzakerelerde zayıf olan taraf olmu lardır (Moravcsik and Vachudova, 2003: 20). ngiltere’nin tam üye olması sürecinde her iki tarafta benzer bir kazanım elde etmi lerdir. Tabi ki bu geni lemede üye olmayan küçük ülkelerin toplulu un ortak pazarına dâhil olmasının getirdi i kazanımlar, toplulu un pazarının geni lemesinin üye ülkelere getirdi i kazanımdan daha fazla olmu tur. Bu kar ılıklı ba ımlılıktaki asimetrik durum do u geni lemesinde daha da fazla göze çarpmı tır. Keza 10 yeni üye için 1990’larda ortak GSMH, AB 15’lerin

1Daha önce gerçekle mi olan ilk üç geni lemede birli e giri artları yeterince adil olarak de erlendiriliyordu.

Maliyetlerin ve faydaların adilane bir ekilde da ıtımı, a ırlıklı oy sistemindeki görece orantılılık ve dengelilik, yan ödemelerde ve gösterilen muafiyetlerdeki yeterli cömertlik ile AB kurumlarının tanıdı ı esneklik nedeniyle hiçbir ülke üyelik konusunda pi manlık duymuyordu. Fakat do u geni lemesi bu olumlu tabloyu de i tirdi. Daha a ır olarak talep edilen ko ullar, görünü te siyasi ama aynı zamanda iktisadi ve sosyal nedenlerle, bazı hassas ürünler de muafiyetlerin verilmesinde ve üyeli in getirdi i zararların tazmininden kaçınılması, kurumların sayısındaki artı ve aralarındaki dengenin de i mesi nedeniyle yukarıda belirtilen olumlu tablo alt üst oldu (Schmitter, 2004: 71).

2 Ayrıca ngiltere’nin de içinde bulundu u birinci geni leme dalgasının siyasi de erlendirmesi ve o tarihlerde

(6)

ortak GSMH’sinin yakla ık %5’ini olu tururken bu ülkelerin toplam dı ticaretlerindeki AB’nin payı ihracat ve ithalat’ta %50 ile 70’e yükselmi , AB’nin bu ülkeler ile dı ticaret payı ise %5’in altında kalmı tır (Laursen, 2005: 6). Yine aynı dönemde Orta ve Do u Avrupa Ülkeleri için batıdan do uya akan sermaye akı ı önem arz ederken do udan batıya yönelen sermaye ihmal edilebilecek kadar az bir düzeyde kalmı tır. Bu ekilde Avrupa pazarına ve Avrupa sermayesine ba ımlı olan Orta ve Do u Avrupa Ülkeleri müktesebata tam uyumu gerçekle tirirken, bütçeden daha az fonlanma, i gücünün serbest dola ımı gibi tam üyeli in getirdi i temel haklarda geçici sınırlamalar v.b. katılım ko ullarını kabul etmek zorunda kalmı lardır. Çünkü her eye ra men bu yeni üyeler için Birli in dı ında kalmak, siyasi olarak karar verme sürecinde masada olamamak, ticari olarak ise ortak pazarın anti damping ve ithalatı sınırlama gibi önlemleriyle kar ıla malarına neden olacaktı (Schimmelfennig, 2004: 87).

Liberal Hükümetlerarasıcılık aynı zamanda AB 15’lerin geni lemeyle ilgili tercihleri konusunda da mantıklı açıklamalar getirmektedir. Ülkeler geni lemenin hızı ve boyutu konusundaki fikirleri ile birbirlerinden ayrılmaktadır. Geni lemeyi destekleyen ülkeler, Orta Avrupa ülkelerine yönelik daha hızlı bir geni lemeden yana taraf olurken; olumsuz yakla anlar daha yava ama 10 ülkeyi de içeren daha kapsamlı bir geni lemeyi desteklemi lerdir. Avusturya, Finlandiya ve Almanya Orta Avrupa ülkeleriyle sınırlı bir geni lemeyi desteklerken, ngiltere, Danimarka ve sveç 10 yeni ülkeyi de içeren daha kapsamlı bir geni lemeden yana tavır koymu lardır. Belçika, Lüksemburg ve Hollanda Orta Avrupa Ülkeleriyle sınırlı bir geni lemeye kar ı çıkarken, Fransa Yunanistan, rlanda, talya, Portekiz ve spanya 10 yeni üyeyi de kapsayan geni lemeye kar ı olumsuz tavır takınmı tır. Ülkelerin bu tercihlerinde co rafi konumları belirleyici olmu tur. Yunanistan ve talya haricinde do u Avrupa ile sınırı olan ülkeler geni lemeyi desteklerken, ngiltere hariç co rafi olarak uzak olan ülkeler sınırlı geni lemeye kar ı olumsuz yakla mı lardır. Bununla birlikte Finlandiya dı ındaki kuzey ve güney ülkeleri 10 yeni üyeyi de içeren kapsamlı ama yava ilerleyen bir geni lemeyi tercih etmi lerdir (Schimmelfennig, 2004: 87).

(7)

müzakerelerin ba laması için yayımladı ı ilk listede yer alması gösterilmektedir (Schimmelfennig, 2004: 87).

Farklı ülkelerin geni leme konusundaki tercihlerinin nedenleri tam olarak açıklanamasa da, bu tercihlerin gerisinde yatan temel neden ülkelerin kar ılıklı ba ımlılıktan elde edecekleri de i ik seviyelerdeki kazançlardır (Schimmelfennig, 2001: 51). Bu durumda ortaya çıkan sonuç ise do u geni lemesi için hiçbir ülkenin kesin kar ı olmaması, sadece farklı seviyelerde geni lemeye destek vermeleridir. Do u geni lemesinin daha az geli mi ve tarımın önemli oldu u ülkelerde daha yüksek maliyetler yaratması, Yunanistan ve talya’nın sınırda olmalarına ra men do u geni lemesine daha temkinli yakla malarına neden olmu tur. Çünkü Orta ve Do u Avrupa ülkeleri de bu ülkeler ile aynı tarımsal ürünler ile tekstil, deri ve metal gibi benzer sektörlerde uzmanla mı lardır. Bu nedenlerden dolayı yeni gelen ülkelerin bütçeden net katkı alan ülkeler olması, Ortak Tarım Politikası (OTP) ve yapısal fonlar aracılı ıyla eski üyelere giden kaynakların azalması; Yunanistan, spanya, Portekiz ve rlanda’nın geni lemeye daha temkinli yakla masına neden olmu tur (Schimmelfennig, 2004: 88-89).

Ayrıca, jeopolitik çıkarlar da ülkelerin geni lemeye bakı larını etkilemi tir. Keza co rafi uzaklık ve asimetrik kar ılıklı ba ımlılık sadece ekonomik kazancı arttırmıyor aynı zamanda, siyasi etkile imi de geli tiriyor. Ba ta Fransa olmak üzere Akdeniz ülkelerinin geni leme konusundaki temkinli yakla ımlarının bir nedeni de; yeni üye ülkelerin Almanya’nın liderli inde olmak üzere kuzey ve do u eksenli olarak ortak hareket edecekleri endi esidir. ngiltere ise, AB’nin derinle mesinden çekinmesi nedeniyle, geni lemenin AB bütünle mesini kısmen sulandıraca ı ve derinle meyi yava lataca ı dü üncesiyle do u geni lemesine destek vermi tir (Kahraman, 2003: 360).

V. Çok Düzeyli Yöneti im Yakla ımı ve Geni lemeye Bakı ı

Avrupa Birli i yönetimi içinde sınırlı sayıda olan aktörlerin sayılarının arttı ını ve çe itlendi ini, bundan dolayı da devlet merkezli bütünle me anlayı ının açıklayıcı etkisinin azaldı ını iddia eden çok düzeyli yöneti im yakla ımı, geni lemenin boyutu ve zamanlamasıyla ilgili hükümetler arasındaki kararları incelememi tir (Rosamond, 2000: 201). Bu yakla ım, geni lemenin Avrupa kurumları ve yöneti imi üzerindeki etkileri ile yeni üye olan ülkelerdeki yöneti imin de i imine odaklanmı tır. Bu yakla ıma göre, geni leme sonrasında Avrupa’nın yüzle ti i en önemli sorunlardan biri AB içinde artan heterojenliktir.3 Buna göre Birli in politika yapım süreci ve anayasal sistemi gerek müzakereler sırasında gerek ise sonrasında bu heterojenlikle mücadele etmek zorunda kalacaktır (Jachtenfuchs and Koch, 2004: 112).

Geni leme sonrasında, ülkelerin sahip oldukları de i ik politik tercihler nedeniyle, Konseyde daha kesin, özellikli ve bir örnek kararların alınması çok daha zorla acaktır. Bu nedenden dolayı alınacak kararlarda olabildi ince esnek

3 Heterojenlik ile ekonomik geli mi likteki düzey farklılıkları, yönetsel yapı ve kapasitesi, siyasi sistemlerdeki

(8)

olunup karar süreçlerinde olu acak bir kilitlenmeden kaçınılmaya çalı ılacaktır. Ayrıca 27’ler AB’sinin politika yapım süreci için ihtiyaç duyaca ı ileti im ve bilgi payla ımı düzeyi 15’ler AB’sinden çok daha büyük ve karma ık olacaktır. Böylece Birlik düzeyinde artan heterojenlik, anayasal özellikler ta ıyan uluslarüstü yapının aksine otonomileri güçlendirecektir (Jachtenfuchs and Koch, 2004: 112).

VI. Yeni Kurumsalcılık ve Geni lemeye Bakı ı

Yeni kurumsalcı analizler bütünle meyi açıklamak için yerel ve uluslararası kurulu lara ili kin genel teorilerden istifade ederler. Aslında, yeni kurumsalcılık bir tek de il birden fazla kurumsalcılıktan meydana gelir. Bunlardan en çok göze çarpanları rasyonalistler (veya rasyonel tercih rational choice)4’, tarihsel (historical) ve sosyolojik (sociological) kurumsalcılıktır. Di erleri ise ‘yasal (legal)’ ve ‘epistemic’ kurumsalcılıktır. Yeni kurumsalcı yakla ımların temel özelli i; AB kurumları üzerine, sadece amaçları ve kökenleri açıklanması gereken sonuç de i kenler (outcome variables) olarak de il, aynı zamanda aktörlerin uyum alanındaki stratejilerini ve hedeflerini önemli bir biçimde etkileyen ba ımsız ve/veya ara de i kenler (independent and/or intervening variables) olarak odaklanmalarıdır (Sangiovanni, 2006: 194).

Geni lemenin AB’nin kurumsal yapısı ve politikaları üzerinde etkilerini inceleyen kurumsalcılardan, rasyonalistler ve bir sonraki bölümde incelenecek olan in acıların tezleri kısmen rekabet ederken, kısmen de birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Rasyonalist kurumsalcılıkta kurumların olu ma nedenleri bireyin ve çıkarlarının arkasında kalmaktadır. Bireyselcilik ve materyalizm ile sembolize edilen rasyonalist kurumsalcılıkta aktörlerin bencil davrandıkları, di erlerinden ziyade önce kendi refahını dü ündükleri varsayılmaktadır (Schimmelfennig, 1999: 3). Ayrıca, rasyonalist yakla ım uluslararası örgütlere kulüp olarak bakmaktadır. Bu gönüllü kulübe katılım, ancak üyelerin kulüpten net bir kazanç elde etmeleri durumunda gerçekle mektedir. Dolayısıyla ülkelerin geni leme konusundaki tercihlerini maliyetler ve faydalar belirlemektedir.

Maliyet/fayda analizi üye ülkeler ile toplulu a katılacak yeni ülkeler açısından farklı ekilde ele alınabilir. Üye devletler açısından en önemli maliyet örgüt içindeki kaynakların yeni üyelerle payla ılacak olması ve politika yapma iradesinin kısmen kaybedilmesidir. Buna kar ın, örgüte katılacak yeni üyeler ise, politika yapma iradesini kaybetmenin yanı sıra, adaptasyon maliyetlerine katlanacaklardır.

AB liderleri geni lemenin uzun dönem ekonomik ve co rafi yararlarını, kom u ülkelerle ticari fırsatları ve istikrarın yaratılmasını dü ünerek geni lemeyi istemektedirler. Do u Avrupa devletleri de benzer ekilde, AB üyeli ini dünyanın en büyük tek pazarına katılmayı, batıyla güçlü politik ba ları ve iç demokrasi ile kapitalizm konusunda istikrar sa layaca ı için tercih etmektedirler (Moravcsik

4 Çalı mada Rasyonel Tercih Kurumsalcılar, bundan sonra sadece rasyonalistler ya da rasyonalist kurumsalcılar

(9)

and Vachudova, 2002: 1-2). Do u Avrupa’ya do ru olan geni lemede yeni üyeler ise, ekonomik ve co rafi kazanımlarının yanı sıra hukuk ve demokrasilerini teminat altına almak ve sistemin dı ında kalmamak için istemektedirler. Rasyonalist yakla ıma göre, Orta ve Do u Avrupa devletleri net faydalarını maksimize ettikleri için yatay kurumsalla madan yana olmu lardır. Üye ülkeler ise ekonomik ve co rafi faydalarının yanı sıra, yeni üyelerin katkılarından dolayı politik yararlar elde etmektedirler. Ayrıca, örgütte ekonomik bütünle menin derinle mesi dı arıdakiler için negatif ko ullar yaratmakta, sistemin dı ında kalma endi esi ülkeleri geni lemeye yöneltmektedir.

Kurumların uzun dönemli etkileri üzerine odaklanan tarihsel kurumsalcılık ise, Orta ve Do u Avrupa ülkelerindeki reform süreciyle ilgilenmi tir. Tarihsel kurumsalcılar, AB’ye tam üyeli in ve/ veya üyelik sözünün aday ülkelerdeki, özellikle de eski komünist ülkeler olan Orta ve Do u Avrupa ülkelerindeki, ekonomik ve politik süreç üzerinde etkileri var mı? Varsa bu etkiler nasıl olmaktadır? sorularının üzerine yo unla mı lardır (Rosamond, 2003: 117; Pollack, 2004: 151-152).

AB geni lemesiyle ilgilenen sosyolojik kurumsalcılar ise, daha çok 1990’lı yılların sonunda mevcut üye ülkelerin yüzle mek zorunda kalacakları bütçesel ve kurumsal zorluklara ra men bu 12 yeni üye ile neden müzakereye ba ladıkları ve müzakereler süresince Birli in sahip oldu u pazarlık gücüne ra men bu ülkeler ile neden uzla maya gitti i üzerine odaklanmı lardır (Pollack, 2004: 151). Rasyonalistlerin açıklayamadıkları, mevcut üyelerin büyük ekonomik maliyetlerine ra men, son geni lemeyi nasıl ve niçin kabul ettikleri olgusunu, sosyolojik kurumsalcılar; sosyal in acılara benzer ekilde ortak norm ve de erlere, AB’nin kolektif kimli ine, kültürel faktörlere atıf yaparak açıklamı lardır (Schimmelfennig, 2001: 61).

VII. Sosyal n acılık ve Geni lemeye Bakı ı

Rasyonalist kurumsalcıların tersine, sosyal in acı yakla ım geni lemeye sosyolojik açıklamalar getirmektedir. Rasyonalistler geni leme tercihlerini üye devlet ve aday ülkenin beklenen maliyet ve faydalarının temeline dayandırırken, sosyal in acılar geni leme politikalarının fikirsel ve kültürel faktörler ile ekillenece ini ileri sürmektedirler. Birlik içindeki ve dı ındaki aktörlerin ortak kimlik, norm ve temel inançları payla ma derecesi geni lemenin temel belirleyicisidir. Di er bir de i le geni leme, uluslararası örgüt ve dı devlet arasında ortak de er ve normların payla ılma derecesine göre gerçekle mektedir. De er ve normlar ne kadar payla ılırsa, kurumsal normlar o kadar güçlü olur ve üye devletler dı ülkeyle yatay bütünle meye o kadar istekli olurlar (Schimmelfennig and Sedelmeier, 2002: 514).

(10)

yeni üyelerde bu hususların kar ılanması ön plana çıktı. Özellikle Orta ve Do u Avrupa ülkelerinin geni lemesinde sosyolojik faktörler (de er ve normlar) egemen oldu.

1990’lı yılların ba larında AB tek pazarını olu turacak derinle me çabalarını sürdürürken, uzun bir aradan sonra Avrupa Serbest Ticaret Alanı (EFTA) geni lemesi gündeme geldi. Literatürde bu geni lemeyi hazırlayan temel etmenler arasında; so uk sava ın sona ermesinin yanı sıra, AB bütünle mesinin derinle mesinden kaynaklanan negatif dı ko ullar gösterilmektedir. Ayrıca petrol krizi ve küreselle me gibi dünya ekonomisindeki de i meler güçlü bir kurumsal ili ki için olumlu te vik yaratmı tır (Schimmelfennig and Sedelmeier, 2002: 514).

EFTA ülkelerinin tam üyelik ba vuruları rasyonalistlerin görü leriyle açıklanabilir. Dünya ekonomisindeki de i meler EFTA ülkelerinin materyal çıkarlarını dü ünerek AB üyeli inin onlara getirece i maliyet ve yararlar temelinde yeniden de erlendirmelerine yol açmı tır. Buna kar ın, bu geni lemenin açıklanmasında kimlikle ilgili faktörlerin daha az önemli oldu u görülmektedir.

Orta ve Do u Avrupa geni lemesi ise kısmen rasyonalist kısmen de sosyal in acı yakla ımla açıklanabilmektedir. Maliyet / Fayda hesaplamaları çerçevesinde, do rudan dı yatırımların artması, bütçeden yararlanma, AB karar mekanizmalarında yer alma ve demokratik rejime geçi le birlikte toplam refahı maksimize etme gibi yararlar bu geni lemeyi te vik etmi tir. Ancak geni lemenin açıklanmasında materyal faktörler önemli olmakla birlikte yetersiz kalmakta, soysal normların önemini vurgulayan in acı yakla ımla desteklenmektedir.

n acı yakla ıma göre, Orta ve Do u Avrupa ülkeleri AB üyeli ini “do u” kimli ini atarak “Avrupa’ya dönü ” ile güdülemeye çalı ırken, Avrupa Birli i ise Orta ve Do u Avrupa ülkeleri için “bizlerden biri” argümanı ile ortaya çıkmaktadır. So uk sava döneminde farklılık daha ziyade AB ile Sovyetler Birli i ve Do u Avrupa ülkeleri arasındayken so uk sava tan sonra bu ülkeler arasında kültürel farklılıklar en aza indirilerek ortak bir Avrupa kimli inde bulu ulması, liberal demokratik normların ve de erlerin benimsenmesi geni lemeyi kolayla tırmı tır (Karacasulu, 2007: 95).

VIII. Sonuç ve De erlendirme

Avrupa Birli i’nin ba langıcından bugüne kadar geni leme olgusu bütünle menin de i mez ve tekrarlanan bir özelli i olagelmi tir. Tıpkı AB’nin bütünle me ve derinle mesinde oldu u gibi, geni lemesini de tek bir kuramla açıklama imkânı bulunmamaktadır. Avrupa bütünle mesini açıklamaya çalı an kuram ve yakla ımlar, bazen kendi içlerinde rekabet edermi gibi algılansa da aslında birbirlerini tamamlayarak AB’deki de i imi ve geli imi farklı açılardan de erlendirmektedirler.

(11)

1950’li yıllarda Haas tarafından i levselcilikten yararlanılarak geli tirilen yeni i levselci yakla ım, Birli in olu umunun So uk Sava a bir tepki olarak ortaya çıktı ını ileri sürdü ü için 1990’lar sonrasında ortaya çıkan AB geni lemelerini açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Ayrıca geni leme sonrasında yayılma etkisinin gecikece i ve yava layaca ı nedeniyle yeni i levselciler geni lemeye temkinli yakla maktadırlar.

Gerek aday ülkelerin gerekse üye ülkelerin devletlerarası pazarlıklar süresince geni lemeye kar ı takındıkları tutumları ve bu tutumlarının altında yatan nedenleri ortaya koymaya çalı an Liberal Hükümetlerarasıcılık farklı ülkelerin geni leme konusundaki tercihlerinin sebepleri tam olarak açıklayamamaktadır.

Çok düzeyli yöneti im modeli ise, geni leme konusunda devletlerarası kararlar yerine, geni lemenin Birlik kurumları ve yöneti imi üzerindeki etkilerine odaklanmı tır. Bu yakla ım, Birli in geni leme sonrasında yüzle mek zorunda kaldı ı artan heterojenlik sorunu ve Birli in bununla nasıl mücadele edece iyle ilgilenmi tir.

Uluslararası örgütlere bir tür kulüp olarak bakan Yeni Kurumsalcılardan rasyonalistlere göre ülkelerin geni leme konusundaki tercihlerini fayda/maliyet hesapları belirlemektedir. Fayda/ Maliyet analizi üye ülkeler ile toplulu a katılacak yeni ülkeler açısından farklı ekilde de erlendirilmektedir. Üye devletler açısından en önemli maliyet, örgüt içindeki kaynakların yeni üyelerle payla ılacak olması ve politika yapma iradesinin kısmen kaybedilmesidir. Buna kar ın, örgüte katılacak yeni üyeler ise, politika yapma iradesini kaybetmenin yanı sıra, uyum maliyetlerine katlanacaklardır. Rasyonalistlere göre; AB liderleri geni lemenin uzun dönem ekonomik ve co rafi yararlarını, kom u ülkelerle ticari fırsatları ve istikrarın yaratılmasını dü ünerek geni lemeyi istemektedirler. Orta ve Do u Avrupa devletleri de benzer ekilde, AB üyeli ini dünyanın en büyük tek pazarına katılmayı, batıyla güçlü politik ba ları ve iç demokrasi ve kapitalizm konusunda istikrar sa layaca ı için arzu etmektedirler. Tarihsel kurumsalcılar üyelik süreci ve sonrasında Orta ve Do u Avrupa ülkelerindeki reform süreciyle ilgilenmektedir. Sosyolojik kurumsalcılar ise çalı mada belirtildi i üzere geni lemede, rasyonalistlerin açıklayamadı ı konuları, sosyal in acılar gibi AB’nin kolektif kimli ine, kültürel faktörlere ve ortak norm ve de erlere atıf yaparak açıklamı lardır.

(12)

KAYNAKÇA

AKAY, Hale (2005), “Katılım Öncesi Süreç”, Avrupa Birli i Ansiklopedisi, Editör Desmond Dinan, Kitap Yayınevi, Birinci Cilt, Çeviren Hale Akay.

ARI, Tayyar (2004), Uluslararası li kiler Teorileri, Alfa yayınları, 4. Baskı.

BURGESS, Micheal (2004), “Federalism”, A. Wienner ve T. Diez (der.), European Integration Theory içinde, Oxford University Press, 25-41.

Commission of the European Communities (2007), Enlargement Strategy and Main Challenges 2007-2008 Brussels, 6.11.2007 COM(2007).

European Commission (2003), The More Unity and More Diversity the European Union’s Biggest Enlargement, B-1049, Brussels.

GÖKBUNAR, R. vd (2008), Avrupa Birli i’nin Türkiyeli Gelece i: Umutlar ve Korkular, Ankara, Nobel Yayıncılık.

GSTÖHL, Sieglinde. (2002), Reluctant Europeans. Norway, Sweden and Switzerland in the Process of European Integration, Boulder, CO: Lynee Rienner.

HAAS, Ernst B.(1958), The Uniting of Europe: Political, Social and Economic Forces,1950-1957. Standford, CA: Standford Universty Press.

JACHTENFUCHS, Markus ve KHLER-KOCH, Beate (2004), “Governance and Institutional Development”, A. Wienner ve T. Diez (der.), European Integration Theory içinde, Oxford University Press, 97-115.

KARAKA , Yusuf (2002), Avrupa Birli i’nde Siyasal Entegrasyon, Siyasal Kitabevi.

KAHRAMAN, Sevilay (2003), “Avrupa Birli i’nin Geni leme Politikası”, M. Kar, ve H. Arıkan, (der.), Avrupa Birli i Ortak Politikalar ve Türkiye- Ekonomik, Sosyal ve Siyasal Politikaların Uyumla tırılması içinde, Beta Yayınları, stanbul, Ekim, 349-372.

KARACASULU, Nilüfer (2007), “Avrupa Entegrasyon Kuramları ve Sosyal n acı Yakla ım”,

Uluslararası Hukuk ve Politika, Cilt:3, Sayı:9 (2007)/Vol:3 No:9, 82-100. KARLUK, Rıdvan (2003), Avrupa Birli i ve Türkiye, Beta Yayınları, stanbul.

LAURSEN, Finn (2005), “The Eastern Enlargements of the EU: Why and How Far?”, Jean Monnet / Robert Schuman Paper Series, Vol.5 No. 29, August, 1-28.

MATLI, Walter. (1999), The Logic of Regional Integration. Europe and Beyond, Cambridge, Cambridge University Press.

MORAVCS K, Andrew (2005), “Bütünle me Kuramı”, D NAN, D. (edt.), Avrupa Birli i Ansiklopedisi içinde, Kitap Yayınevi, Birinci Cilt, Çeviren Hale Akay.

MORAVCS K, Andrew (1998), The Choice for Europe: Social Purpose and State Power from Messina to Maastricht, Cornell University Pres.

MORAVCS K, Andrew ve VACHUDOVA, Milada Anna (2002), “Bargaining Among Unequals: Enlargement and the Future of European Integration”, European Union Studies Association, Vol.15, No:4, Fall, 1-3.

MORAVCS K, Andrew ve VACHUDOVA, Milada Anna (2003), “National Interests, State Power, and EU Enlargement” East European Politics and Societies, 17-42.

POLLACK, Mark A. (2004), “The New Institutionalism and European Integration”, A. Wienner ve T. Diez (der.), European Integration Theory içinde, Oxford University Press, 137-156. ROSAMOND, Ben (2000), Theories of European Integration, Palgrave,

ROSAMOND, Ben (2003), “New Theoris of European Integration”, M. Cini (der), European Union Politics içinde, , Oxford University Press Inc., New York, 109-127.

SANG OVANN , Mette Eilstrup (2006), “The 1992-Project, the Revival of Neofonctionalism and the Liberal Intergovernmentalist Challenge”, M. Eilstrup-Sangiovanni (der.), Debates on European Integration A reader içinde, Palgrave Macmillan, 181-203.

SCHIMMELFENNIG, Frank (2004), “Liberal ntergovernmentalism”, A. Wienner ve T. Diez (der.), European Integration Theory içinde, Oxford University Press., 75-94.

(13)

SCHIMMELFENNIG, Frank (1999), “The Double Puzzle of EU Enlargement: Rhetorical Action, and the Decision to Expand to the East”, Paper Presented at ECSA Sixth Biennial International Conference, Pittsburgh, 3-5 June 1999, 1-48.

SCHIMMELFENNIG, Frank. ve SEDELME ER Ulrich. (2002), “Theorizing EU Enlargement: Research Focus, Hypotheses, and The State of Research”, Journal of European Public Policy, 9:4, August, 500-528.

SCHM TTER, Philippe C. (2004), “Neo-Neofunctionalism”, A. Wienner ve T. Diez (der.),

Referências

Documentos relacionados

Buradan hareketle çalı manın amacı, fen ve teknoloji ö ğ retmenlerinin, proje tabanlı ö ğ renme uygulamalarında kar ıla tıkları sorunları ortaya koyan ve bu

O primeiro WP do planeamento consiste na integra¸ c˜ ao ou desenvolvimento de um motor de regras para a plataforma da PT Inova¸ c˜ ao suportada por um servidor de aplica¸ c˜ oes

Considero que, com o desenvolvimento desta proposta formativa, poderei contribuir para uma prática de formação contínua capaz de desenvolver uma profissionalidade docente

Taxes which are taken to meet the demands of publicby sovereign power of the state, today, reached the beyond borders throughthe impact of globalization.. Each

Girit’te çıkan bu isyanlara, Avrupa devletleri çıkarları gere i ilgisiz kalmamı tır. ttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yayın organı olan Osmanlı Gazetesi de

Furthermore, the CEEC have hardly been able to divide labor between each other efficiently to cope with the international economic challenges; the CEFTA (Central European Free

Anahtar Kelimeler: Avrupa Borç Krizi, Borçların Sürdürülebilirliği, Parasal Genişleme, Mali Disiplin, Avrupa Merkez

Bu ekolü konu alarak ele aldığımız otel, 1916-1917 yıllarında Avrupa Oteli’yle aynı dönemde Macar ustalar tarafından inşa edildiğini düşündüğümüz Birinci Ulusal