• Nenhum resultado encontrado

THE ARTS ON THE SOUND AND THE HARMONY OF DERVIS PASHA’S MURAD-NAME <br> DERVİŞ PAŞA’NIN MURÂD-NÂMESİ’NDE SES VE AHENK İLE İLGİLİ SANATLAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2017

Share "THE ARTS ON THE SOUND AND THE HARMONY OF DERVIS PASHA’S MURAD-NAME <br> DERVİŞ PAŞA’NIN MURÂD-NÂMESİ’NDE SES VE AHENK İLE İLGİLİ SANATLAR"

Copied!
31
0
0

Texto

(1)

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

DERVİŞ PAŞA’NIN MURÂD-NÂMESİ’NDE SES VE AHENK İLE İLGİLİ SANATLAR

Beyhan KESİK*

ÖZET

16. yüzyılın önemli fakat az tanınmış şairlerinden

biri olan Derviş Paşa, Murâd-nâme adlı mesnevisindeki

sade ve akıcı üslûbuyla mesnevi yazan şairler arasında

önemli bir yere sahiptir.

Şairin üslûbunu akıcı ve kalıcı kılan özelliklerin başında, Türkçeye hâkimiyeti gelmektedir. Şair, bu dilin ses özelliklerini çok iyi bilir. Eserinde birbiriyle ses ve anlam yönünden uyumlu kelimeleri seçer ve bu kelimelerin birlikteliğinden yer yer musikîyi çağrıştıran bir armoniyi yakalar. Şiirde armoninin sağlamış olduğu ahenk, söze dayalı sanatlarla desteklenir. Şair, kelimeleri bazen mısra başında, bazen mısra ortasında ve bazen de

mısra sonunda birli, ikili, üçlü şekillerde tekrarlayarak

ahenk oluşturur. Ahenk, bazen de metin seviyesindeki kelime tekrarlarıyla sürdürülür.

Murâd-nâme, bu ses ve söz tekrarlarının uyumlu

birlikteliğinin ahenge ve anlama katkısıyla, ses ve ahenkle ilgili sanatlar bakımından önemli bir mesnevîdir.

Anahtar Kelimeler: Derviş Paşa, Murâd-nâme, üslûp, ses, ahenk, anlam.

THE ARTS ON THE SOUND AND THE HARMONY OF DERVIS PASHA’S MURAD-NAME

ABSTRACT

Derviş Pasha, one of the significant but less known poets, has obtained a deserved place among the other poets writing mesnevi by the pure and fluent style in his mesnevi called Murad-name.

* Yrd. Doç. Dr., Giresun Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi,

Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı,

(2)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 371

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

The leading feature of the the poet’s style which makes it fluent and remembered is his knowledge of Turkish. The poet knows very well the sound features of that language. He chooses the symphonious words aspect of the sound and the meaning and catches a harmony evoking a song melody with these words. The harmony supplied with the melody is supported with the verbal arts. The poet makes a harmony by reusing the words unary, dual or ternary sometimes in the begining of the line, sometimes in the middle of the line and sometimes at the end of the line. Harmony is sometimes continued with the word-repeats of the text.

Murad-name has the appearance of an important mesnevi with the coherent unity of those sound and word repeats in point of the arts on sound and harmony.

Key Words: Derviş Pasha, Murad-name, style, sound, harmony, meaning.

Giri

16. yüzyılın ikinci yarısında yeti en bir air olan ŧervi Pa a, Mostar da doğmu (Ak 1994, 196) ve II. Selim zamanında

(1566-15Ś4) küçük ya larda İstanbul a getirilerek At Meydanı ndaki İbrahim Pa a Sarayı nda eğitilmi tir.

İlim ve sanatta, özellikle edebiyatta, büyük bir istidat göstermi , küçük ya lardan itibaren iire gönül vermi ve gençlik yıllarında iir söylemeye ba lamı tır. iirleriyle kısa sürede tanınan air, III. Murat ın ilgisine mazhar olmu ve bu padi ahın zamanında

(1574-1595) Enderun a alınarak doğancılığa1 (Kınalızâde 19ś1, 3Ś4)

getirilmi tir, daha sonra Has Oda2 ya terfi ettirilmi tir. III. Murat a

yazdığı gazel ve kasidelerle, Farsçaya olan a inalığı anla ılmı ve

kendisine -saray mensuplarından Zeyrek Ağa vasıtasıyla- Binâî nin

Farsça manzum Sehâ-nâme sini Türkçeye çevirme vazifesi

verilmi tir. Bu eseri açık bir dille Murâd-nâme adıyla Türkçeye

çevirmi tir (Türk ŧili ve Edebiyatı Ansiklopedisi 19ŚŚ, 262).

1Padi ahların ikâr (av) halkı denilen avcılarından bir sınıfın adıdır (Pakalın

1993, C. 1, 470).

(3)

372 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

Bu çalı masına kar ılık olarak doğancıba ılığa3 (Beyânî

199Ś, 95) getirilen ŧervi Pa a, Padi ah III. Murat ın musahibi ve çok yakınında bulunan bir ki i olmu tur. ŧoğancıba ı olması dolayısıyla

kapı kethüdalığı4 da yapar.

ŧoğancılığı sırasında hacca giden ŧervi Pa a, daha sonra

Mart 1596 ortalarında ahinciba ılığa5 (Mehmet Süreyya 1996, 41śŞ

Selânikî 1999, 5Ś6-656) getirilir. Bu görevde iken aynı yıl III.

Mehmet in Eğri ve Haçova seferine katılır. Sava ta gösterdiği

kahramanlık üzerine küçük mîrâhur6 olur; fakat bir süre sonra tekrar

ahinciba ı yapılır. Ardından çakırcıba ılığa7 yükseltildiği anla ılan

(Riyâzî 1054/1644, vr. 69) ŧervi Pa a, 1599 da önce Segedin Beyliğine (Türk ŧili ve Edebiyatı Ansiklopedisi 19ŚŚ, 262) daha sonra da Bosna Beylerbeyliğine atanır (Mehmet Süreyya 1996, 41ś). Bu görevde iken İstolni Belgrat ın barı yoluyla teslim alınmasında aracılık yapar ve buranın muhafızlığında bulunur (Aykut 19ś0, 222). Bosna Beylerbeyliğine Ŧelâlî Hasan Pa a nın getirilmesi üzerine 1603 yılı ortalarında bu görevinden alınır.

Osmanlı-Habsburg sava larının bütün iddetiyle sürdüğü bu

tarihlerde, Pe te yakınlarındaki Ŧspel adasını (Kızlaradası) dü mandan geri almaya çalı ırken H. 4 Safer 1012 / M. 14 Haziran 1603 te, Koyunova da ehit dü er. Öldüğünde 43 ya larında olduğu tahmin edilmektedir (Baysun 1993, 550Ş Türk ŧünyası Edebiyatçıları

Ansiklopedisi 2003, 15Ś). Ölümüne Āh fevt-i ŧervį (Tuman 2001,

2ŚŚŞ Kayaba ı 199Ś, 294) ifadesiyle tarih dü ürülmü tür.

ŧervi Pa a, 16. yüzyılın önemli fakat az tanınmı airlerindendir. Kaynaklarda, muhtelif mecmualarda iirleri olduğu

belirtilen ŧervi Pa a nın bilinen tek eseri, Binâî nin Sehâ-nâme

adlı eserinin manzûm tercümesi olan 1365 beyitten müte ekkil

Murâd-nâme adlı mesnevisidir. Eserin ba langıç bölümünde air,

kendi hayat hikâyesini vermekle, eserini adeta bir otobiyografiye

dönü türmü tür. Murâd-nâme nin sade ve akıcı ifadesi, oldukça güzel

tahkiye üslûbu, ŧervi Pa a ya mesnevî tarzını kullanan airler

arasında iyi bir yer sağlamı tır. Bilinen tek nüshası, İstanbul Millet

3Padi ahların ikâr (av) halkı denilen avcılarından bir sınıfın ba ına verilen addır (Pakalın 1993, Ŧ. 1, 4Ś0).

4Sarayın Bâbü s-Saade den ba ka bütün kapılarını bekleyen ve kapıcı denilen ocağa mensup bulunan bevvabin-i dergâh-ı âli ve bevvabin-i bâb-ı Hümayun diye ikiye ayrılan saray kapıcılarının âmiri hakkında kullanılır (Pakalın 1993, Ŧ. 2, 1Ś0).

5 Padi ahların ikâr (av) ağalarından ahin besleyenlerin ba larına verilen addır(Pakalın 1993, Ŧ. 3, 304).

(4)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 373

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

Kütüphanesi, Ali Emirî Efendi Koleksiyonu Numara 1010 da kayıtlı olan eser hakkında yapılmı herhangi bir çalı ma tespit edemedik ve bu bo luğu doldurmak için ŧervi Pa a nın bu eseri üzerinde çalı maktayız.

Bu çalı mada ise Murâd-nâme de tespit edebildiğimiz ses

ve ahenk le ilgili edebî sanatları, ses tekrarlarına ve söz tekrarlarına dayalı edebî sanatlar eklinde tasnif edip her edebî sanatın kısaca izahını yaptık ve bu izahları, yine metinden seçtiğimiz örneklerle desteklemeye çalı tık.

I. Ses ve Ahenkle İlgili Sanatlara Genel Bir Bakı

Sanatkâr, ya amı olduğu toplumun ses, renk, bilgi, inanç, kültür gibi unsurlarından yararlanarak, ruhundaki dü ünceleri estetik bir ekilde dı âleme aksettirir (ŧoğan 2005, 46). Bunu da etkili ifade

tarzlarından biri –hatta en önemlisi- iir vasıtasıyla yerine getirir.

Edebiyatımızın en uzun soluklu ve en güçlü devresini olu turan Klâsik edebiyatımız da göz önünde bulundurulduğunda, iir in sanatkârların dü üncelerini dı âleme aksettirmede ba vurdukları temel vasıta olduğu hemen görülür. Bu durumda iirin ne olduğu ve airin ba vurduğu ifade tarzları öne çıkar.

ŧilimize sezmek, sezgi ile bilmek anlamında Arapça bir kökten gelen (Yeni Türk Ansiklopedisi 19ś5, 3śś6)Ş anlama, fehm,

idrakŞ sezmek ve sezi le bilmek (Çetin 1993, 531Ş Çeti li 2002,14)

anlamlarını kar ılayan iire lügatlerde ve diğer kaynaklarda birbirine benzer anlamlar verildiği görülürŝ Edebî değeri olan nazımlı ve kafiyeli söz (ŧevellioğlu 2003Ş Yeğin vd. 2000), mevzûn ve

mukaffa ve manen güzel tahayyülât ve tasavvurâtı câmî kelâm ( emseddin Sami, 1995), mevzûn ve mukaffa söz, en belîğ, pek belîğ söz (Muallim Naci, 19śŚ), seslerin, ritmlerin, ahenklerin kayna masıyla hisleri, intibaları, heyecanları, güçlü bir ekilde

anlatma ekli ve sanatıŞ bu yolla meydana getirilmi eser.

(Örnekleriyle Türkçe Sözlük 1996).

Farsça yazılmı kaynaklarda da iir hakkında benzer tanımların yapıldığı görülmektedirŝ İlm, bilgi, fıkh, anlayı , derk,

idrâk, vukuf, bilme, nazm söyleme. Istılah olarak -bazıları kafiyeyi

iirin artı olarak görmese de- vezinli ve kafiyeli söz söyleme

anlamındadır. (ŧehhûda 13ŚŚ, 1429Ś), ihsas ve tahayyülden doğan, çoğunlukla kafiyeli ve vezinli söz. (Muîn 13ś1, 204ś), manzûm söz, vezinli kelâm, kafiye ve ölçülü söz. Farsçada buna sürûd da derler. (Amîd 13ŚŚ, Ś95).

(5)

374 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

Bir sözün iir olabilmesi –bütün güzel sanatların aslî karakteristiği,

özelliği olarak- bediî heyecan ve ürperti uyandırıcı güzellikte

olmasına, maddî fayda ve i e yararlılık ölçüsünün dı ında insana güzelliği tesir edebilecek bir özü bulunmasına bağlıdır. Bu yüzden iirin, alelâde sözden ayrı tutulması ve alelâde sözle bir tutulmaması için sanatkârâne söylenmi söz olması gerektiğine inanılır (Yeni Türk Ansiklopedisi 19ś5, 3śś6).

Bu dü ünceden hareketle, iirin doğu devrinden itibaren musikî ve ahenkle ile birlikte bir geli me gösterdiği dü üncesi oldukça yaygındır. iirin musikî ile birlikte anılması, iir dilinde ses öğelerinden yararlanma hususu insanoğlunun sese, müziğe olan eğilimi ve onun gücünden yararlanma isteğiyle açıklanabilir (Aksan 1995,1ś6). Meseleyi yalnız biçim açısından incelersek iirin, nesre kar ıt olarak, seslerin uyu masına ve kulağa ho gelecek biçimde akı masına dayandığını, arkıya benzediğini ve hayallerle örüldüğünü söyleyebiliriz. Bu bakımdan iir gerçek nesneleri adlarıyla belirten, eylemin araç ve amaçlarını gösteren mantık ve kullanım dilinden farklılık gösterir. iirin türü ve içeriği ne olursa olsun, bir iirin

nesirden kurtulması

sembollerle

ve

müziğe

yatkın anlatım yollarına

ba vurması ve duyguların yoğunluğu ile, yani lirizm ile gerçekle ir.

Bu anlamda airin - iirin doğması için- elveri li olan bir duruma,

ba ka bir ifadeyle iirin havasına girmesi gerekir (Türk ŧili ve Edebiyatı Ansiklopedisi 199ś, 15Ś). Bu konuda Ahmet Hamdi Tanpınar öyle demektedirŝ

iirde mana vardırŞ fakat bu mana nesrin ve konu manın manası değildir ve asıl kıymet de onda değil, iirin manevî benliğini yapan havasındadır. Birbiriyle irtibatı olmayan rüyet ve dü ünce parçalarını, hissin ve hayalin bütün dağınık unsurlarını kendi içinde bir vahdet hâlinde toplayan, i te asıl bu havadadır. Mana bu havaya,

tıpkı sesle melodi gibi refakat eder… iire asıl sihrini veren bu

bahsettiğimiz havadır. Buna istersek iirin musikîsi de diyebiliriz... (Tanpınar 199ś, 19).

(6)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 375

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

itibariyle zihnimize, duygularımıza ve hayallerimize hitap ettiği kadar, okunu u kulağımıza, yazısı gözümüze de hitap eder hâle gelir (Saraç

2006, 22-23).

Mükemmeliyetin pe inden ko an ŧivan airleri de iirde ahenge oldukça önem vermi ler, ahengin etkileyicilikteki rolünün de yardımıyla çağları a mı lardır. ŧivan airlerinin ahenkteki bu ba arıları –ŧivan iiri ve airleri pek çok ele tirel tavırlara maruz

kalsalar da- her zaman olumlu dü üncelerle ortaya konmu tur (bkz.

Macit 2004, 2).

ŧivan airlerini övgüye mazhar eden bir haslet olarak ahenk,

anlamla bütünle melidir. Buna belâgat kitaplarında

selâset

, ifadenin

ahenksiz olmasına ise

rekâket

denmektedir. ŧivan iirini

selis/akıcı

kılan ahenk unsurlarının ba ında ise kelime seçimi, ünlü-ünsüz

ili kileri (aliterasyon/asonans), deği ik düzeydeki tekrarlar (söz tekrarları ve mısra tekrarları), vezin, kafiye, redif ve paralellikler yer

alır. Bunların yanında ses ve söz tekrarına dayalı bazı edebî sanatlar

da belli ölçülerde bir ahenk temininde önemli bir yere sahiptir. Esas amacı her ne kadar ahenk temin etmek olmasa da bu sanatları olu turan göstergelerin ses/tekrar değerlerinin bir müzikalite, bir

ahenk sağladığı görülür. Kaynaklarda bu sanatların genellikle lafızla

ilgili/lafzî sanatlar, sözle ilgili sanatlar ba lıkları altında ele alındığı

görülür. Bunlar,

c

inas, kalb, i tikak, ibh

-

i i tikak, akis, iâde, reddü l

-acüz ale s

-

sadr, tarsî

nin yanı sıra eski iirde sıkça kullanılan fakat

genellikle edebî bir sanat olarak ismine rastlamadığımız, sonraki

dönemlerde armoni diye isimlendirilen

aliterasyon ve asonans

tır. Yine

anlam sanatları ya da heyecana bağlı sanatlar içerisinde yer alan

nidâ

sanatı da bir yönüyle ahenkle ilgili sanatlar içerisine dâhil edilebilir.

II. Ses Tekrarlarına ŧayalı Edebî Sanatlar

Söz sanatlarını kullanma eğilimi, insanın yaratılı ında vardır. Edebiyat, iç dünyalar arasındaki iletme ve etkileme i levini dil aracılığı ile yürüten bir söz sanatıdır. Ancak, dilin bu görevi

yapmakta, istenileni anlatmakta yeterli olmadığı da bir gerçektir. Çünkü sanatçı, daha güzeli, daha etkiliyi meydana getirme, seslendiği ki ilerle daha güçlü bağlar kurma yollarını arayan bir ara tırıcıdır. Bu özellik yalnızca sanatçılarda görülmez. Her düzeydeki insan bile sözü daha canlı, daha etkili kılmak için söz sanatlarına ba vurur (Çoban

2004, 54).

(7)

376 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

102) eklinde sınıflandırmı lardır. Klâsik belagatte ise sesler, ince ve

nazik (elfâz-ı rakîk)Ş tok ve kalın (elfâz-ı cezele) sesler eklinde

isimlendirilmi tir ( Saraç 2004, 41).

ŧivan iirin üç dil(elsine-i selâse)den gelen zengin kelime

dünyası, kelimeleri ses ve anlam boyutuyla uygun bir biçimde istif etmesine imkân vermi tir. Birbiriyle uyumlu kelimelerin seçilmesi,

bunların armoni8 denen ses tekrarlarıyla desteklenmesi iiri ahenk

bakımından e siz kılar. ŧivan airlerinin iirlerini söyleyi güzelliğine ula tıran, bu anlamda e siz kılan armoninin söz konusu airler

tarafından sanat yapma dü üncesi ile değerlendirilip

değerlendirilmediği hususunda farklı görü ler ileri sürülse de böylesine her eyi kılı kırk yararcasına irdeleyen bir sanat anlayı ının

temsilcileri –en azından- bu ses uyumlarının iire kattığı çe ninin farkındadırlar.

Bu yüzdendir ki, mükemmeliyet pe inde ko an airler, iirde musikîyi arttırmak için ses tekrarlarına ba vururlar. Böylelikle harfler ve onların ses değerleri, airlerin elinde bir nota hüviyetine bürünür. Böylelikle iir musikîye yakla ır. Bunun farkında olan air, bu ses değerlerini iirde kullanmak zorunda kalır.

Ses tekrarlarında bazen bazı seslerin anlamı yansıttığı görülür (Selçuk 2004, 215)Ş fakat ses tekrarlarının her zaman anlamla örtü tüğünü söylemek imkânsızdır. airlerin tercih ettikleri seslerle

mizaçları arasında bir ili kinin olup olmadığı kesinlik kazanmamakla

birlikte, belli seslerin yoğun olarak kullanılmasının ahengi sağlama

kaygısını a an bir tarafı olmalıdır (Macit 2005, 66).

ŧervi Pa a da eserinde armoninin ahengi canlı tutan

vasfından yaralanmı tır. Murâd-nâme nin tevhit bölümünde Allah ın

her eyden haberdar olduğunu belirtirken sesler arasındaki uyuma

özen göstermi , seçmi olduğu â sesi hem iirde bir musikî meydana

getirmi -ki buna asonans diyoruz- hem de Allah ın her eyi bilme

hâlinin, â sesinin kulaktaki çınlamasıyla sürekli hatırda tutulması

amaçlanmı tır. Aynı beyitte tekrar edilen k sesinin de –buna ise

aliterasyon diyoruz- beyte ayrı bir söyleyi güzelliği kattığını görmekteyiz.

Vāķıf-ı rāz-ı ā ikār u nihān

8 iirde armoni, bir veya birkaç mısradaki seslerin birbirine uymasına, birbiriyle veya bir manaya göre armonize edilmesine denir. iirde armoni iki vasıta ile temin olunurŝ Aliterasyon ve asonans. Aliterasyon ünsüzlerin, asonans ünlülerin bir veya birkaç mısrada tekrarından ibarettir (Kaplan 1995, 201-202). Sesli ve sessiz

(8)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 377

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

ǾĀlim-i sırr-ı her yaķįn ü gümān (vr. 2b) 9

Murâd-nâme de buna benzer örnekleri çokça görmek

mümkündür. Ses tekrarları ile anlam arasındaki ilgi tam olarak ortaya konmamı olsa da a ağıdaki beyitte tekrar edilen seslerin, kâinattaki hareketliği destekler mahiyette olduğunu göz önünde bulundurmak

gerekir.

Hem sükūn u ķarār-ı arż [u] cibāl

Dem-be-dem hem tebeddül-i aĥvāl (vr. 3a)

Seyr-i eflāk ü encüm-i seyyār

Gerdi -i māh u sāl u leyl [ü] nehār (vr. 3a)

Bir ba ka beyitte air, içinde bulunduğu çaresizliği ve bunun neticesinde ortaya çıkan kararsızlığı belli seslerin tekrarıyla okuyucuya hissettirmektedir. Seslerin telaffuzlarındaki ini ve çıkı lar

airin içinde bulunduğu durumun en kesif ifadesi olur.

Bilmezüm n eyleyem nedür dermān Ķalmı um zār u Ǿāciz üĥayrān (vr. 33a)

A ağıdaki beyitte ise airin sürekli aynı sesleri tekrar etmekle, dü üncesindeki kararlılığını görmekteyiz. Kıl ve kılma zıtlığı ise iire ayrı bir söyleyi güzelliği katmaktadır.

Mihrüñi baña dįnü āyįnķıl

Ķılma ħōd-bįnbeni Ħudā-bįnķıl (vr. 4b)

imdiye kadar vermi olduğumuz örneklerde anlamla sesin

örtü tüğünü gördük. Ses tekrarlarının her zaman anlamla örtü mediğini, airlerin bazen bu tekrarlara müzikalite açısından baktığını söylemi tik. Bu anlamda a ağıda vereceğimiz örneklerde, sesin iire kattığı akıcılık ve kazandırdığı musikî üzerinde duracağız.

air, bazen farklı seslerin yanına aynı sesleri getirmekle, bazen aynı sesleri art arda gelen kelimelerde kullanmakla, bazen aynı sesleri mısra ba ında ve sonunda kullanmakla, bazen bir beyitteki

dizelere aynı sesle ba lamakla, bazen de ekleri tekrar etmekle iirde

ahenk meydana getirmi tir.

Farklı seslerin yanına aynı sesleri gelmesiyle olu an ses tekrarlarıŝ

(9)

378 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

(b-r)

Hep anuñ emri biledür- ek

ǾAbd-i fermān biri perįvü melek (vr. 3a)

(l-d-n-m)

ǾĀķıbet didi āh-ı dānā-dil

Ol cevān-merd-i muĥsin ü kāmil (vr. 56a)

Aynı seslerin art arda gelen kelimelerde kullanılmasıyla olu an ses tekrarlarıŝ

Kān-ı iĥsān u maǾden-i el āf

Baĥr-ı inǾām ü menbaǾ-ı in āf (vr. 13a)

Aynı seslerin mısra ba ında ve sonunda kullanılmasıyla

olu an ses tekrarlarıŝ

Āfitāb-ı münįr-i millet [ü] dįn

Nūr-ı çe m ü çerāġ-ı ehl-i yaķįn (vr. 5a)

ǾĀm olup nefǾį tā ki ħalķa temām

Müstefįd ola cümle ħā ile Ǿām (vr. 12a)

ŧizelerin aynı sesle ba lamasıyla olu an ses tekrarlarıŝ Bu tür ses tekrarların sayısı oldukça fazladır.

Bir e er ķodı verd-i raǾnāda

Bülbüli ķıldı aña dil-dāde (vr. 3a)

Ħa a kim emr-i pādi āh ola

Ħidmet-i āh-ı dįn-penāh ola (vr. 12a)

Mālik-i ĥüsn-i ħulķ idi ol āh

Muķteżā-yı keremle ķıldı nigāh (vr. 55b)

Bazı eklerle olu an ses tekrarlarıŝ

Pāy-tā-farķ ġarķ-ı maǾ iyetem

İderem āh ü aġlaram her dem (vr. 7a)

Her i i itdüren iden Ĥaķdur

Ķādir-i ber-kemāl-i mu laķdur (vr. 2b)

a. Akis

Bir metinde kelimelerin bir kısmının veya tamamının tersten

sıralanarak yinelenmesine

akis

denir.

Tam

ve

nakıs

olarak ikiye

ayrılır. Eğer bütün kelimeler tersine düzenli bir ekilde dizilmi se

sanata

tam akis,

düzensiz bir ekilde dizilmi se veya dizilirken ifade

ve kelimeler üzerinde bazı deği iklikler yapılmı sa sanata

nakıs akis

(10)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 379

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

beyit içerisinde de olabilmektedir. İncelediğimiz eserde akis sanatı ile ilgili olarak birkaç örnek tespit ettik.

Ħ

ā

ce ol māha mihr ile nāžır

Nāžır ammā ki Ħ

ā

ceye sāyir (vr. 29a)

anma kim çāre baña benden olur

Baña çāre olursa senden olur (vr. 33a)

Bir yañapįr uramaz aġlarhāy

Aġlar ol bir yañadiyüp eyvāy (vr. 33b)

b. Cinas

Hem anlam hem de ahenkle ilgili bir sanat olan cinas, anlam

bakımından farklı, yazılı ve telâffuz bakımından aynı ve benzer kelimelerin bir ifade içinde kullanılmasına denir. Ŧinaslı söz

söylemeye de

tecnis

denir.

Bir ibarede cinas bulunması için en az iki lafız arasında

benzerlik bulunması lâzımdır. Bu lafızların isim veya fiil olması yahut kelime köküne getirilen ekler ile meydana getirilmi olması durumu deği tirmez. Lafızların benzerliği dört yönden gerçekle ir. Bunlar

lafızları meydana getiren harflerin (a) nevi/cinsi, (b) sayısı, (c)

harekesi, (d) sırasıdır. (Saraç 2004, 221).

ŧivan airleri cinas sanatını çok kullanmı lardır. Azerî sahasında yeti en airlerden özellikle Nesimî ve Kadı Burhanettin in divanlarında ba tan sona cinas sanatıyla söylenmi gazeller vardır.

Anadolu sahasında ise daha çok 15 ve 16. yüzyıl airlerinin bu sanata

fazla itibar ettikleri görülür (Macit 2005, 14-15).

16. yüzyıl airi olan ŧervi Pa a da -devir üslûbuna uyarak-

bu sanata çokça yer vermi tir. Eserde, eski belâgatçiler tarafından

birçok alt gruba ayrılan bu sanatın hemen her türüne rastlamak

mümkündür. Murâd-nâme de kullanılan cinaslar10 unlardırŝ

Kand( eker)a

ve

kanda (nerede)

kelimelerinin birlikteliği ile

tam-basit cinaslardan

mümâsil cinas

11 yapılmı ve bu kelimeler birkaç

kez tekrarlanmakla ahenk sürdürülmü ve leb kelimesinin tekrarı ile ahenk tamamlanmı tır.

Kim anuñ beñzedür lebin ķanda

Ķand ķanda vü lebleri ķanda (vr. 24a)

10Ŧinas ve türleri ile ilgili olarak bkz. ( ŧilçin 199Ś, 469Ş Ŧo kun 200Ś, 252Ş Saraç 2004, 221Ş Külekçi 1999, 220Ş Tahirü l-Mevlevî 19Ś3, 31Ş Kocakaplan 1992,

20; Macit, Soldan 2008, 67)

(11)

380 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

Benzer durum a ağıdaki beyitlerde de görülmektedir. Źirür ol mālı tįzcek bāda

Ki ide arf āhid ü bāde (vr. 19b)

Ĥā ılı Ħ

ā

ce mübtelā derde

Yüzi dil-dāre gözleri derde (vr. 47a)

Gül

kelimesinin hem fiil hem de isim olarak kullanılmasının

sonucunda tam-basit cinaslardan

müstevfa cinas

yapılmı tır.

Güldi açıldı gülgibi Ǿālem

Oldı ġamnāķ sįneler ħurrem (vr. śb)

Günāh

kelimesi ile

gün

ve

āh

kelimeleri Arap harfleriyle

yazıldığında imlâ yönünden tam bir benzerlik gösterir. Eserde, bu

kelimelerin birlikteliği ile tam-mürekkeb cinaslardan

cinas-

ı

müte abih

yapılmı tır.

urma ām u seĥer günāhiderüm

Yād idüp anı her gün āhiderüm (vr. 4a)

Benzer durumu

yakıldı/yā kıldı

ve

kimisi/kimi sį

birlikteliklerinde de görmek mümkündür. Āte įn āhı çekdi yaķıldı

Oķ gibi ķāmetini yā ķıldı (vr. 33b)

Kimisi penc virdi deh kimisi

Kimi pencāh u mā-ĥa al kimi sį (vr. 39b)

Āsįb

kelimesinin

ġarā ve sįb

kelimelerinin içinde yer

almasıyla tam-mürekkeb cinaslardan

cinas-

ı merfû

yapılmı tır.

eķan-ı āb-dārı ġarrā sįb

Sįbammā ki bāǾi -i āsįb (vr. 23b)

Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkündürŝ İrdi üstādumuñ baña sūdı

Bulsun iki cihānda maķ ūdı(vr. 9a)

Ŧānı fikr-i zamān ile sūde

ŧü üp olmazdı bir dem āsūde (vr. 15b)

Eserde, cinası meydana getiren lafızlar arasında daha önce

sayılan dört hususun birindeki benzerliğin bozulmasıyla olu an

tam

olmayan cinaslara

çokça yer verilmi tir.

Tam olmayan cinaslardan

nâkıs cinaslar

, cinaslı kelimelerin herhangi birinde bir harfin fazla olma esasına dayanır ve fazla harfin

ba ta

(cinas-

ı mutarraf)

, ortada

(cinas-

ı mü evve )

, sonda

(cinas-

ı

(12)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 381

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

Murâd-nâme de, daha çok ba ta harf fazlalığından meydana

gelen

mutarraf cinas

a yer verildiği görülür. āǾatüñden abād idüp her gāh

Olmu um nefs-i bed-fiǾālümeāh (4a)

Bir kemįn bendesin aña aldı

Niçe iķlįmü taħtını aldı (vr. 13b) Bir beyitte de

müzeyyel cinas

a rastlanır.

Görse dārātını eger ŧārā

Rām olup olmayaydı ceng-ārā (vr. 13b)

Tam olmayan cinaslardan,

mütekârib cinasların

da eserde

sayı olarak çokça yer aldığı görülür. Ŧinaslı kelimelerde harf sayıları

aynı olmakla birlikte, bir harfin deği ik olmasından kaynaklanan bu

cinas türü, harflerin te ekkül noktalarının yakın

(cinas-

ı muzârî)

, uzak

(cinas-

ı lâhik)

olmaları bakımından ikiye ayrılır.

Eserde, harflerin te ekküllerinin yakın olu una göre yer alan

cinaslar

(cinas-

ı muzârî

)dan bazıları unlardırŝ

Fikr ü ikrüñi baña dem-sāz it Sırruña cānı maĥrem-i rāz it (vr. 4b)

Kū i itmeye aġ iken ħayra

Yimeye hem yidürmeye ġayra(vr. 16a)

Ŧümle e yāda sırrı sārįdür

İki dünyāda emri cārįdür (vr. 2b)

Eserde, harflerin te ekküllerinin uzak olu una göre yer alan

cinaslar

(cinas-

ı lâhik)

dan bazıları unlardırŝ

Zevraķ-ı yār olınca aña ķarįb

Gör ne kār-ı ġarįb ider o ġarįb (vr. 27b)

ıfl iken daħı oldum el-ĥā ıl

At Meydān Serāyına vā ıl (vr. 8a)

Tam olmayan cinaslardan -cinaslı kelimelerden birinin, diğerinin son hecesiyle ses ve yazılı bakımından aynı olma esasına

dayalı olan-

cinas-

ı

mükerrerin

eserde birkaç beyitte yer aldığı

görülür.

At sürüp cenge eylese iķdām

Ola ser-sāmSām u Behrāmrām (vr. 13b)

Yara ur ger piyāde olsa revān

(13)

382 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

Tam olmayan cinaslardan -Arap harflerine göre yazılı ları

aynı, harekeleri yani okunu ları ayrı olma esasına dayalı olan-

cinas-

ı

muharref

de eserde birkaç örnekte kar ımıza çıkar. Ŧereyān eyleyince ādurvān

Olur āvāzesiyle ād revān (vr. 10a)

Ĥikmetüñ gencine sözi miftāĥ

Ġafletüñ küncineyüzi mı bāĥ (vr. 31b)

Murâd-nâme de cinaslar, örneklerde de görüldüğü gibi,

çoğunlukla birbiriyle kafiye ve redif olu turacak ekilde kullanılmı ,

böylelikle ahenge -cinasla birlikte- redif ve kafiyenin de katkısı

olmu tur.

c. İ tikâk

Bir kök ile o kökten türemi bir veya daha fazla kelimeyi aynı ibarede kullanmak olan i tikâk sanatı, incelemeye esas aldığımız eserde sıkça ba vurulan bir sanat olmu tur. Eserde tespit edebildiğimiz i tikâk sanatı örneklerinden birkaçı unlardırŝ

Ĥā ılı kendü Ǿā ıķ u maǾ ūķ

Kendüden ġayrı ara yirde yoķ (vr. 3b)

ŧāyimā āġil-i muǾā iyüm

Āh kim Ǿabd-i Ǿāķķ ü Ǿā iyüm (vr. 4a)

Raĥmidüp derdmende yā Raĥmān

Ķıl sezā-vār raĥmetü ġufrān (vr. 5a)

MaǾden-i ıdķĤażret-i ıddįķ

Ĥażretüñe adįķu yār-i aķįķ (vr. Śa)

Yār-i āli muĥį-i ĥilm ü ĥayā

Melek andan iderdi istiĥyā (vr. 7b)

Yukarıdaki beyitlerde özellikle Arapça kelimelerle yapılmı i tikâk sanatı örnekleri görülmektedir. Bu örneklerde aynı kökten türemi kelimelerin beyitteki diğer kelimelerle ses ve anlam açısından

ili kileri dikkati çekmektedir.

d. Nidâ

airin, çok duygulanması ve heyecanlanması sonucunu doğuran olayları ve varlıkları göz önüne getirip ey, hey gibi ünlemlerle seslenmesidir ( ener, Yıldız 2003, 322). Nidâ sanatı, çok

kuvvetli his ve heyecanların anlatımında önemli bir vasıta olduğu

kadar -bilhassa art arda tekrar edilmesi, ses tekrarlarıyla birlikte

kullanılması ile ilgili olarak- ahenge sağlamı olduğu katkı

(14)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 383

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

ŧervi Pa a da nidâ sanatının bu yönünü görmezden gelmemi , ona eserinde oldukça fazla yer vermi ve böylelikle eserine ahenk bakımından bir akıcılık katmı tır. Bu ahenk, içteki kuvvetli his ve heyecanların dı a vurumu ile tamamlanmı tır. Bu anlamda nidâ sanatı çok önemli bir vasıta olmu tur. Özellikle ey ünlemi ile yapılan nidâ sanatı, airin heyecanını aksettiren anahtar kelimedir. air, tesirinde kaldığı varlıklar ve durumlar kar ısında fazla heyecanlandığında hep ey ünlemine sarılmı , bu ünlem vasıtasıyla bazen Allah a ve Hz. Peygamber e kar ı beslediği derin hisleri ifade

etmi ,bazen insanları uyarmı , bazen de feleğe sitem etmi tir.

Ey Ħudāvend-i bį- ebįh ü mi āl

Saña irmek muĥāl vehįm ü ħayāl (vr. 3b)

Ey Kerįm ü Raĥįm olan Mevlā

Ey ķulını esirgeyici Ħudā (vr. 4a)

Ey ĥabįb-i Ħudā vü nūr-ı Ħudā

Āfitāb-ı cemāl ü emǾ-i hüdā (vr. 6b)

aķın ey ehl-i Ǿiffet ü Ǿi met

Mey ü maĥbūba eyleme raġbet (vr. 20a)

Ey püser māyil-i cefā olma

Böyle bį-raĥm u bį-vefā olma (vr. 40b)

air, bazen ey ve v ey nidâlarını art arda tekrar ederek

eserinde etkileyici bir anlatımı yakalamı tır.

Ey güzeller ālāyına server

Ħūblar defterinde ser-defter

Ey serįr-i melāĥatüñ āhı

Ź ey sipihr-i abāĥatüñ māhı (vr. 43b)

air, ey ünleminden sonra gönüldeki ıstırabın aksini ah,

eyvay, hay ünlemleriyle dile getirir.

Āhbilmem ne çāre n eyleyeyin

Ġam-ı Ǿa ķ-ı nigāra n eyleyeyin (vr. 26a) Bir yaña pįr uramaz aġlar hāy

Aġlar ol bir yaña diyüp eyvāy (vr. 33)

airin ba vurduğu diğer nidâlar ise yâ ve eyâ dır.

Raĥm idüp derdmende yāRaĥmān

Ķıl sezā-vār raĥmet ü ġufrān (vr. 5a)

Gideyin ben eyāħuceste-nihād

Taħt yā baĥt her-çi bād ābād 12 (vr. 52a)

(15)

384 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

III. Söz Tekrarlarına ŧayalı Edebî Sanatlar

Söz tekrarlarıyla ifadeyi peki tirme ve ifadeye açıklık

kazandırmanın yanı sıra okuyucunun dikkatini çekmek ve bu yolla sözün tesirini artırmak da amaçlanır. Tekrarlanan kelimeler, aynı zamanda tekrarlanan sesler vasıtasıyla sözün ahenkli olmasını sağlar

ve iirde bir ritim meydana getirir. Böylelikle hem mana hem de ses

bakımından uyumlu bir metin ortaya çıkar. a. İâde

Bir mısra veya cümledeki son sözcüğün bir sonraki mısra veya cümlenin ba ında tekrar edilmesi olan iâde sanatına incelediğimiz eserde pek itibar edilmediği gözlemlenmi ve sadece bir

yerde tesadüf edilmi tir.

Bir kemįn bendesin aña aldı

Niçe iķlįm ü taħtını aldı

Aldı irvānını revān elden

Bį-revān ķaldı gūyiyā bir ten (vr. 13b)

b. Reddü l-acüz Ale s-sadr

İâde sanatının benzeri olan bu sanat, bir beytin veya bir cümlenin ba (sadr)ındaki kelimenin yine beyit veya cümlenin son(acüz)unda tekrar edilmesiyle meydana gelir. Kelime anlamı, sonu ba a çevirmektir. İâdeden farkı, manzumenin tamamına yayılmaması, beyit veya bir cümle ile sınırlı kalmasıdır. Bazı belâgatçiler, bu iki

farklı sanatı birbirinden ayrı telakki etmezler.

Fikir ağırlıklı bir söz sanatı olan bu sanat, Murâd-nâme de

deği ik ekilleriyle yer alır. Reddü l-acüz ale s-sadr yapılan beyitlerin

çoğunda ahenk tekrarlarla desteklenmi tir.

Aynı anlamı ta ıyan bir kelimenin sadr ve acüzde bulunmasıŝ

ǾĀmolup nefǾį tā ki ħalķa temām

Müstefįd ola cümle ħā ile Ǿām (vr. 12a)

NiǾmet-i vücūdı bį-nihāyetdür

NiǾmeteĥamd ba ķa niǾmetdür (vr.2a)

ayd-ı ābįiken anuñ ķaydı

Oldı ābįnüñ āħir ol aydı (vr. 35b)

(16)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 385

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

Bula ramįm13çe me-i tesnįm

Ŧān bulur ābı ile Ǿažm-i ramįm (vr. 10a)

Ŧān bedenden cüdādü er lįkin

Ŧāndan olmaz hevā-yı Ǿa ķ cüdā (vr. 37b)

Aynı anlamı ta ıyan kelimenin sadr ve ha vde bulunmasıŝ

Birisi gül gibi ķılur ħande

an benef e biri ser-efgende (vr. 47b)

Genc ü zer anda çoġ idi ġālib

Ħarcını ķıldı gencine ġālib (vr. 19b)

b. Tarsî

iirde, dizelerdeki sözcükleri, sayı, ölçü ve uyak bakımından

birbirine denk getirmektir. Buna

tevâzün

denir ve bu yolla yazılmı

iirler

murassa

adını alır (ŧilçin, 199Ś, 4śś). Bu ekilde yazılmı

mısralar bir bakıma birbirlerinin simetriği olurlar. air, böyle mısralar

söylemek için hayli çaba sarf etmek zorundadır. Bu yönüyle fikrî

sanatlardan olan tarsî, ŧivan iirinin te ekkül dönemlerinde ve hatta 15 ve 16. yüzyıllarda eser veren airlerin büyük bir kısmın (Macit

2005, 54)da olduğu gibi –devir üslûbunun da bir gereği olsa gerek-

ŧervi Pa a nın Murâd-nâme sinde oldukça fazla yer te kil eder.

Hatta bu yönüyle ŧervi Pa a nın tarsî airi olduğu söylenebilir.

Biri adr-ı vüzerātı buldı

Biri ķadr-i emāreti buldı (vr. 56b)

Raĥmet-i Ǿāleme sebeb oldur

Ǿİzzet-i Ādeme sebeb oldur (vr. 5b)

Ħānesi piste gibi der-beste

Süfresi ġonçe gibi ser-beste (vr. 15b)

ŹüsǾatum yoķ żiyāfet eylemege

Ķudretüm yoķ riǾāyet eylemege (vr. 43a)

Örnekler incelediğinde, ilk mısradaki her kelime ile bunların

mukabillerinin bulunduğu ikinci mısradaki kelimeler arasında vezin ve revi bakımından tam bir uygunluk bulunduğu görülür.

Eserdeki paralellikler bunlarla sınırlı değildir. air –bir veya

birkaç kelimenin vezni hariç, tarsîye yakın, hatta rahatlıkla tarsî

(17)

386 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

denebilecek onlarca beyit söylemi ve bu ekilde söyleyi ini canlı

tutma yoluna gitmi tir.

Ĥālümi eyledüñ tebāh dirįġ

Yüzümi eyledüñ siyāh dirįġ (vr. 53a)

Ey risālet serįrinüñ āhı

Ź ey nübüvvet sipihrinüñ māhı (vr. 6b)

Mübtelā- belā-Ǿa ķum ben

Pür-sivā-yı ķażā-yı Ǿa ķum ben (vr. 25b)

Göñlümüñ ħānesini maǾmūr it

Ŧānumuñ KaǾbesini pür-nūr it (vr. 4a)

oĥbetüñ mūri -i nedāmetdür

Ülfetüñ bāǾi -i ġarāmetdür (vr. 3śb)

air, anlatımında tarsîye bu kadar fazla yer vermekle sadece ahenk sağlama endi esine kapılmamı tır. Onu bu tarz bir anlatıma

sevk eden nedenlerden biri -hiç üphesiz- his ve fikirlerini birbirini izah eden nitelikteki mısralarla destekleme dü üncesidir. air, bu

dü üncesini tarsînin sağlamı olduğu e siz ahenkle kalıcı kılmı tır. airin iirinde yapmı olduğu tarsîler elbette bunlarla sınırlı değildir. Fakat, fazla yer tutmaması için bu örneklerle yetinmek

zorunda kaldık.

c. Tekrîr

Tekrir, sözün etkisini güçlendirmek amacıyla anlamın üzerinde yoğunla tığı, sözcük ya da söz öbeklerini arka arkaya yinelemektir. Yapılan yinelemelerin anlamı etkilemesi gerekir. Eğer

yineleme anlamı etkilemezse buna

kesret-

i tekrâr

ya da

tekerrür

denir. Anlamın etkisini arttıran tekrirlere ise

hüsn

-

i tekrâr

denir

(ŧilçin, 199Ś, 452).

Türk iirinin en önemli ses araçları, tekrar teknikleri ve konu ulan Türkçenin olu turduğu yoğunla mı ses ve anlam birlikleridir. Bu araçların seçilmesi ve düzenlenmesi iirin genel sesini belirler (Kortantamer 1993, 335). Türk iirinin en önemli, hatta bazı durumlarda vezin ve kafiyeden en önce gelen bu ses araçlarından

(Saraç 2004, 1Ś9) -bir edebiyat diliyle iir yazan her air gibi- ŧervi

Pa a, kendi kabiliyeti, bilgi ve birikimi, dile hâkimiyeti ölçüsünde

(18)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 387

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

Murâd-nâme ye anlam ve ahenk bakımından katkı sağlayan

bu ses araçları birli, ikili, üçlü söz tekrarları14 ve metin seviyesindeki

söz tekrarlarıdır.

1. Birli Söz Tekrarları

Bu grupta yer alan tekrarlarda, sesi ve anlamı vurgulanmak istenen bir kelime ilk mısrada söylenmekte ve ikinci mısrada tekrarlanmaktadır. Tekrarlanan kelimeler mısraların ba ında, sonunda

veya herhangi bir yerinde olabilmektedir.

ŧervi Pa a, birinci mısraın ilk ve son kelimesi dı ında tekrar edilen bir kelimeyi, beytin rediften önce gelen kafiyesi olarak

kullanır ve böylelikle -hem ses hem de anlam yoğunluğunu üzerinde

ta ıyan redifin de ahenge katkısıyla- iirde anlam ve ahenk vurgusunu

peki tirir. İlk örnekteki rücû15 sanatı ise hem söyleyi hem de anlam

bakımından ifadeye ba ka bir güzellik katmaktadır.

Yār-ı ādıķ bütün cihāna deger

Ne cihānbelki naķd-i cāna deger (vr. 31a)

Bį-Ǿad ü māl-ı rāygān buldı

Rāygāngenc[i] āygānbuldı (vr. 17a)

Tekrarlanan kelime, bazen beytin kafiyesi ve redifi dı ında

bir kelime olabilmektedir.

Her araf dil-gü ā-yı manžarı var

āķ-i manžarnažįr-i ebrū-yı yār (vr. 9a) Oluben ātı cüz ü külden pāk

ǾAķl-ı külidemez anı idrāk (vr. 2b)

Birinci mısraın ilk ve son kelimesi dı ındaki bir kelime,

ikinci mısraın ba ında tekrar edilebilmektedir.

Pāk ider zer ķomaz göñülde Ǿı ār

Zere ābūn-ı ġam dinilse ne var (vr. 19a)

emǾve demǾin itdi gāhrevān

Gāhgüftāre oldı germ-i zebān (vr. 33b)

Birinci mısraın sonunda bulunan bir kelime, ikinci mısrada kafiye, redif ve ikinci mısraın ilk kelimesinin dı ında bir kelime olarak tekrarlanır.

14Tekrir sanatı içinde de değerlendirebileceğimiz reddü l-acüz ale s-sadr, iâde

ve akis(bkz. Saraç 2004, 1Śś) sanatını ayrı ayrı ba lıklar altında incelediğimiz için bunlarla ilgili örnekleri bu bölüme almadık.

(19)

388 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

Ġarażum unmaķ ola Ǿarż-ıkemāl

Ne kemāl ehliyem ne ehl-i maķāl (vr. 12a)

Her ne deñlü ki ķıldılar aña pend

utmadı pendi gördi cāna ge end (vr. 36a)

Birinci mısraın sonunda bulunan bir kelime, ikinci mısraın ba ında tekrarlanır. Bu tür tekrarlarda da tekrar edilen kelimenin beyitteki diğer kelimelerle olu turduğu ahenk dikkati çeker.

Zevraķ içinde seyr ider bir ay

Ay degül āfitāb-ı dehr-ārāy (vr. 23a)

eķan-ı āb-dārı ġarrāsįb

Sįbammā ki bāǾi -i āsįb (vr. 23b)

Ĥāl-i serhengden budur ķı a

Ķı adan Ǿāķil iseñ al ĥi e (vr. 36b)

Tizdi kimler saña oldı pister

Pisterüm ġayret itdi ħākister (vr. 53a)

Birinci mısraın ilk ve son kelimesinin dı ında kalan bir kelime, ikinci mısrada birden fazla tekrarlanır.

Fāriġ ol eyleme ħayāl-i muĥāl

Bil ki bā ıl ħayāldür bu ħayāl (vr. 36a)

İkinci mısrada tekrarlanan bir kelime, birinci mısrada birden fazla yer alır.

Kimini āh ider kimini gedā

Kimsede yoķ mecāl-i çün [ü] çirā (vr. 2b)

Çe me-i mihr idi yā çe me-i cān

Zevraķ içre ya çe me-i ĥayvān (vr. 29a)

Birinci mısraın ba ındaki bir kelime, ikinci mısraın ba ında tekrarlanır. Böylelikle, hem göze hem de kulağa hitap eden estetik bir

durum meydana gelir.

Birisi ser-firāz-ı mesned-i nāz

Biri üftāde-i zemįn-i niyāz (vr. 4Śb)

Gāh ayd-ı vuĥū -ı deryāda

Geh ikār-ı uyūr-ı aĥrāda (vr. 35a)

ıdķ ser-māye-i saǾādetdür

ıdķ ehl-i necāta Ǿādetdür (vr. 42b)

(20)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 389

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

Olayındir iseñ eger ġamsız

Olma bir dem cihānda hem-demsiz (vr. 31a)

İki mısrada yapılan birli söz tekrarlarının yanı sıra, tek mısrada yapılan birli söz tekrarları da yaygın olarak kullanılır. Tekrar edilen kelimeler ile diğer kelimeler arasında ses ve anlam bakımından

ilgi bulunur. Bu tekrarlar bir bakıma aralıklı ikileme gibidir.

İkilemenin sözdeki etkisi, araya ba ka kelime girse de sürer. Źecihe

Hatipoğlu bu tür birli söz tekrarlarına

kalıpla mı ikileme

(19ś1, 23

-24) demektedir.

Tek mısrada yapılan bu söz tekrarlarında en az yinelenen

kelimeler fiillerdir. air, bir örnekte irsal-i mesel içinde söz tekrarı

yapmaktadır.

Leb-i cūda idinse n ola maķar

Ki u aķduġı yire yine aķar (vr. 27a)

En fazla yinelenen kelimeler ise isim ve isim soylu

kelimelerdir. Bu tür kelime tekrarlarında anlamla muhtevanın bütünle tiği çok örnek vardır. Bunlardan biri de bir yana kelime grubu ile yapılan söz tekrarıdır. Bu kelime grubunun beyitteki diğer kelimelerle ses bakımından uyumu, gönüldeki hareketliliğin de sesle

ifadesi olur.

ŧilde yoķ abr u yārde yoķ efķat

Bir yañaderd ü bir yañadermān (vr. 30a)

Buna benzer bir ifadeyi yara kelimesinin tekrarında da görmek mümkündür. air, yara kelimesini mısra ba ında ve sonunda zâra kelimesiyle kafiye olu turacak ekilde kullanmakla

gönüldeki ıstırabı çok kesif bir ekilde dile getirmi tir.

Yiter itdüñ cefāyı ben zāra

Yaram üstine urma gel yara (vr. 37a)

Birle ik ismi olu turan kelimelerin birincisinin mısra sonunda tekrarlanması da ahenk olu turur.

Ma baħı içre yanmaz idi od

ŧūdgāhındadütmez ididūd (vr. 15b)

Geh … geh/gâh … gâh gibi bağlaç tekrarlarının meydana getirdikleri duraksamalarla mısra içindeki harekete uygun bir ahenk zenginliği sağlanır.

Geh ķa įde gehį ġazel dirdüm

Ŧümle rengįn ü bį-bedel dirdüm (vr. 11a)

Gāh zer gāhį ħilǾat-ı fāħir

(21)

390 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

Gâh … gâh bağlacının sağladığı ifade zenginliğini hâh … hâh tekrar gruplarında da görmek mümkündür.

ǾĀ ıķ oldur ki cümle var u yoġı

Ĥā ılı ħ

ā

h az u ħ

ā

h çoġı (vr. 51a)

Ŧānla oĥbetüñi cūyānum

Ħ

ā

h u nā-ħ

ā

h saña mihmānum (vr. 45a)

İsim soylu kelimelerle yapılan söz tekrarları içinde ilgi çekici olanlardan biri ise âh ve dâd ünlemleriyle yapılan tekrarlardır.

air, bu ünlemleri mısra ba ında ve sonunda tekrarlayarak ahenk ile

anlamı bütünle tirir.

Tįre ķıldı günümi baħt-ı siyāh

Āhyandım anuñ elinden āh (vr. 26a)

Nā-müsāǾid sitāreden feryād

ŧāddehrüñ ġamı elinden dād (vr. 33a)

İsim soylu kelimelerden zamirlerle yapılan tekrarlarla

ahenkte bir akıcılık meydana getirilir.

Birini āh ider birini dervį

Mu laķ anuñ elindedür her i (vr. 3a)

Ŧümle e yā ider aña tesbįĥ

Kimi eyler ħafį kimisi arįĥ (vr. 3a)

İsim soylu kelimelerle yapılan diğer tekrarlardan birkaçı unlardırŝ

āh-ı kevneyn ü ħ

ā

ce-i aķaleyn

Enbiyā Ǿayndür o

ķurreti Ǿ

ayn

16 (vr. 5a)

Ĥavż-ı dil-cūsı ĥavż-ı Kev erdür

Āb-ı cān-baħ ı rūĥ-perverdür (vr. 10a)

Źālį-i mülk ü āĥib-i mesned

āh bin āhdur eben-Ǿan-ced 17 (vr. 13a)

Bu o sul ān-ı ibn-i sul āndur

Ki Ǿibādı mülūk-ı devrāndur (vr. 13a)

İkililemeler

İkileme, Türkçede anlamı güçlendirmek için aynı kelimenin tekrarlanmasını, anlamları birbirine yakın, kar ıt olan veya sesleri

16Gözbebeği, göz aydınlığı, göz sevinci (gönül açan). Furkan suresi, Ś4. âyet, Kasas suresi 9. âyet, Secde suresi 1Ś. âyet.

(22)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 391

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

birbirini andıran kelimelerin yan yana kullanılmasını ifade eden bir

terimdir. (Macit 2005, 35-36). İkileme olayında ses güzelliği ile

tekrardan doğan anlam gücünün, birlikte, yan yana kullanıldığı görülür. Bu bakımlardan ikileme, ses uygunluğu ile, ezgi ile

yoğunla tırılmı bir anlam gücüdür. İkilemenin anlama kattığı güç

ba ka yollarla kolayca sağlanamaz (Hatiboğlu 19ś1, 12).

Türk iirinde çok eski zamanlardan beri var olduğu bilinen ikilemeler, ŧivan irinde de sık sık kullanılmı ve ŧivan airleri, bu yolla söyleyi i ve anlamı güçlendirmek, peki tirmek ve ahengi arttırmak istemi lerdir (Ünver 19śś, 291). ŧervi Pa a da

Murâd-nâme sinde ikilemenin anlamı peki tirme, güçlendirme,

abartma ve çoğaltma vasıflarından oldukça çok yararlanmı tır.

Hatiboğlu nun

Aynı Sözcükten Kurulan Çıkmalı

İkileme

(19ś1, 3ś) ba lığı altında incelediği, ikilemeyi olu turan sözcüklerden birincisinin çıkma/ayrılma, ikincisinin yönelme

durumunda olduğu ikileme örneklerine Murâd-nâme de de rastlanır.

Ġam-ı hicr ile döndi cism-i żaǾįf

Mūyeden mūyenāleden nāle (vr. 32b)

Anda günden güneniteki hilāl

Eyler idüm hemį e kesb-i kemāl (vr. 9a)

Eserde, aynı kelimenin tekrarı ile yapılan

eksiz ikile

melerin

sayısı oldukça fazladır. air, bu tür ikilemelerle hem ahengi temin etmekte hem de anlamı peki tirmektedir. Bu tür ikilemelerden biri

bir lafzının birkaç beyitte tekrarıyla yapılmı tır.

Ĥā ılı āh öñinde bį-taķ įr

Söyleyüp mācerāyı heb bir bir (vr. 55b)

Ĥā ılı cümlesin ķılup taķrįr

Söyledi her ne oldı hep bir bir (vr. 40b)

Ĥüsn-i taǾbįr ile ķılup aķrįr

āhuñ öñinde söyledi bir bir (vr. 54a)

Örnek beyitlerde de görüldüğü gibi bu ikileme ile, güçlü bir ahenkle birlikte, en ince ayrıntısına kadar bir anlatma, bildirme anlamları sağlanmaktadır.

İkilemenin ahenk ve anlam bakımından kayna tığı güçlü örnekler elbette bunlarla sınırlı değildir. air, herhangi bir kelime ile ikileme yaparken beyitteki diğer kelimeleri itina ile seçmi ve ikileme

ile diğer kelimeler arasında

tenâsüb

olu turmaya dikkat etmi tir. Gül

gül ikilemesindeki gül kelimesi kırmızılık bakımından

(23)

392 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

evķ-ı mülden velį olup bülbül

Tāb-ı mey ķıldı ruħların gül gül (vr. 49b)

Bir ba ka beyitte de benzer bir

tenâsüb

, gül gül, mey,

yañak, sāġar, mül kelimeleriyle sağlanmı tır.

Tāb-ı meyden yañaķ idi gül gül

eķanı idi re k-i sāġar-ı mül (vr. 23b)

Yine yana yana ikilemesini olu turan yan- fiilinin

beyitteki yakup, çerāġ, dāġ kelimeleriyle

tenâsüblü

olduğu görülür.

Yaķup ol gice cānına niçe dāġ

Yana yana çıķardı ubĥa çerāġ (vr. 30b)

Bu kullanımlar, kelimelerin ŧivan airleri tarafından geli igüzel seçilmediğinin, seçilen her kelimenin, beyitteki diğer kelimelerle ses ve anlam bakımından bir uyum içinde olmasına dikkat edildiğinin en bariz örneklerindendir.

air, kelimeleri art arda tekrar ederek hikâye kahramanının ruh hâlini de aksettirmektedir. Kahramanın çaresizliği geh geh ve gâh gâh ikilemesiyle ifade eder.

Meyl idüp abǾ geh gehįnā-çār

Eyler idüm tetebbuǾ-ı e Ǿār (vr. 9a) Bu vefā yiter idi Ǿömrde

Bir nažar ķılsa gāh gāhbaña (vr. 39b)

Kat kat ikilemesi ile hem sıfat kelimesiyle kafiye olu turmu hem de anlam bakımından vurgulanmak istenen dü ünce peki tirilmi tir.

Ĥır ile urmı idi ġonçe- ıfat

Kįse vü ceybine kere ķat ķat (vr. 15b)

Yer yer ikilemesindeki yer kelimesinin gök kelimesi ile

tezat olu turduğu görülmektedir. Ayrıca bu kelimenin ye

-kelimesinin anlamını da çağrı tırdığını söylemek mümkündür.

Āte įn āhıdur anuñ yir yir

Görinen anma gökde aǾ aǾdur (vr. 30a) Eserde geçen diğer ikilemelerden birkaçı unlardırŝ

an sipihr üzre encüm-i raħ ān

İtmek ister araf arafseyrān (vr. 23a) Gāh dįvāneve o ĥāli ħarāb

Kendükendüye eyler idi ħi āb (vr. 25b)

Eserde ahengi sağlayan ikilemelerden biri de Farsça kurallara göre yapılmı ikilemelerdir. ŧivan iirinde olduğu gibi,

(24)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 393

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

tekerrürî

denilen ve yinelen kelimeler arasında ā, be, der, e, ender, tā(te) gibi gramer birliklerinin kullanıldığı söz grupları da bir tür

ikilemedir (ŧilçin 1992, 162-177).

Bu tür tekrarlarda ā, be, e, tā ekleri, birbirine bağladıkları kelimeler arasında bir dalgalanma meydana getirirler. Bu

dalgalanmalar, iirde ahenk ve anlam ile paralellik olu turur.

Eserde, ā ile yapılan ikilemelerde genellikle fazlalık, ta ma, a ırılık ve süreklilik gibi anlamlar ifade edilir. Bu tür

ikilemelerden māl-ā-māl ikilemesiyle fazlalıkŞ

Zerle dāmānın itdi māl-ā-māl

Geldi a uñ kenārına fi l-ĥāl (vr. 27b)

nū -ā-nū ikilemesiyle, ā sesinin kattığı ahengin de

yardımıyla, ini li çıkı lı bir seyir arz eden co kuŞ

Āsmāna çıķar idince ħurū

Ehl-i meclis adā-yı nū -ā-nū (vr. 18a)

leb-ā-leb ikilemesiyle, ta maŞ

Mey-i gül-reng ile leb-ā-leb cām Nū idince o serv-i sįm-endām (vr. 49a)

pey-ā-pey ikilemesiyle ise yerinde duramama, sürekli bir

hareketlilik ifade edilir.

Ol gül ġonçe-fem idüp mey nū

Ŧāmı urmaz ķılur pey-ā-pey nū (vr. 49b)

be ile yapılan ikilemelerden dem-be-dem ile air, hem

yapılan hareketin tekrar edildiğini hem de seslerin ini li çıkı lı hâlleriniŞ

Bülbüle dem-be-dem idüp ġulġul

Mu rib-i ħō -nevāya vir ķulķul (vr. 1śa)

ser-be-ser ve mū-be-mū ikilemeleri ile ba tanba a, en ince

ayrıntısına kadar ve kılı kılına anlamlarınıŞ

Ser-be-ser nāzenįn-i ġonçe-dehān

āh-ı dehrüñ öñinde ķıldı beyān (vr. 55a) Ki bu aĥvāli benden itme nihān

Mū-be-mūķıl bu demde ke f [ü] Ǿiyān (vr. 55b)

sū-be-sū ve kūy-be-kūy ikilemeleri ile geni bir mekân ve

bu mekâna yayılmayıŞ

Gördi zevraķlar içre dil-berler

(25)

394 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

Çıķdı mektebden ol meh-i ħō -ħūy

Gerçi der-kūçe dü di kūy-be-kūy (vr. 41b)

gū-be-gū ikilemesiyle konu ma hareketinin sürekliliğiniŞ

Ĥā ılı gū-be- olanduġını

Giderek Ǿāķıbet usanduġını (vr. 55a)

ser--pā ikilemeleriyle ba tanba a, tamamen anlamlarını

ifade eder.

Bükilüp ķaddi çengüñ oldı dü-tā

Bozdıkānūn-ı bezmi ser-tā-pā (vr. 21b)

air tercihini, bir beyit içinde bir ikilemeden yana kullanmasına kar ın, sadece bir beyitte birden fazla ikileme yapmı ve bu ikilemede ses ve anlam arasındaki bağlantıya oldukça önem vermi tir. Bu örnekte be eki ile ā sesinin sağlamı olduğu ini li çıkı lı ahenk, beyitte anlatılmak istenen kararsızlığı ve a kınlığı en iyi ekilde ifade etmektedir.

Gū-be-gūbį-ķarār u ser-gerdān

Sū-be-sū gezdi vālih ü ĥayrān (vr. 26b)

2. İkili Söz Tekrarları

Bu tür söz tekrarların birinci mısrada söylenen iki kelimenin ikinci mısrada tekrar edilmesiyle meydana geldiği görülmektedir. Birinci mısrada söylenen kelimelerin ikinci mısrada aynı sırayı izlediği, bazen de paralellik arz ettiği görülür. Tekrarlanan kelimeler mısraın ba ında ortasında ve sonunda olabilmektedir. Eserde yer alan ikili söz tekrarlarından birkaçı unlardırŝ

Biri birine yār olurinsān

Yār ile mü kil i olur āsān (vr. 31a)

Zer ider baķır adını altun

Aġniyā zerle aldı adı atun (vr. 19a)

Rūz-ı maĥ erde ermsār itme

Ehl-i maĥ eriçinde ħ

ā

r itme (vr. 5a)

Ŧān bedenden cüdādü er lįkin

Ŧāndanolmaz hevā-yı Ǿa ķ cüdā (vr. 37b)

ıdķdurmūcib-i necāt-ı ebed

(26)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 395

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

3. Üçlü Söz Tekrarları

Eserde yer alan bu tür söz tekrarlarında, birinci mısrada

söylenen kelimelerden üçü, ikinci mısrada düz ve paralel ekilde yer alır.

Her ķalem tende bir zebān olsa

Her zebānumda biñ beyān olsa (vr. 14b)

Birisi āfitāb u biri hilāl

Birisi ā ikār u biri ħayāl (vr. 4Śb)

ǾA ķ ider pādi āhŧervį i

ǾA ķ ider pādi āhu mįri gedā (vr. 37b738a)

4. Metin Seviyesindeki Söz Tekrarları

Murâd-nâme de metin seviyesindeki söz tekrarları -mısra

ba ında tekrarlanan sözlerin olu turduğu- ön yineleme eklindedir.

air, bu söz tekrarlarında söz ile anlamı bütünle tirmekte, ahenkte bir akıcılık meydana getirmektedir.

Zer imi derd-i dil-bere dermān

Zer imi mü kili ķılan āsān

Zer imi dāfiǾ-i hücūm-ı ġumūm

Zer imi iden āheni daħı mūm

Zer imi bezm [ü]Ǿi rete mı bāĥ

Zer imi fażl u rāĥata miftāĥ (vr. 19a)

Buna benzer ön yinelemelerin örnekleri metinde çokça bulunmaktadır.

Sonuç

ŧervi Pa a, 16. yüzyılın önemli fakat az tanınmı airlerindendir. Giri bölümünde hayat hikâyesini verdiği için bir

bakıma otobiyografisi olarak da nitelendirebileceğimiz Murâd

-nâme si sade ve akıcı ifadesi, oldukça güzel tahkiye üslûbuyla, airin mesnevî tarzını kullanan airler arasında iyi bir yer edinmesini sağlamı tır.

ŧervi Pa a nın üslûbunda ses ve ahenkle ilgili sanatların yeri oldukça önemlidir.

Eserinde, birbiriyle uyumlu kelimeleri seçmi , kelimeler arasında ses ve anlam bakımından bir uyum olmasına dikkat etmi ve böylelikte iirinde bir armoni meydana getirmi tir. iirde armoniyi,

(27)

396 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

art arda gelen kelimelerde kullanmakla, bazen aynı sesleri mısra ba ında ve sonunda tekrarlamakla, bazen bir beyitteki mısralara aynı

sesle ba lamakla, bazen de ekleri tekrar etmekle sağlamı tır.

air, ses tekrarlarıyla ahenk olu tururken akis, cinas, i tikâk ve nidâ gibi sanatların zengin ifade gücünden istifade etmeyi bilmi tir.

Özellikle –devir üslûbuna da uygun olarak- cinas sanatının anlamı ve

ifadeyi zenginle tirme vasıflarından oldukça çok faydalanmı , bu

sanatın belâgatçiler tarafından birçok tasnife tabi tutulan hemen her türüne eserinde yer vermi tir. Ŧinaslı kelimelerin genellikle mısra sonunda kafiye ve redif olarak yer alması hem ahenk hem de anlam açısından esere ba ka bir hava katmı tır.

air, ahengi genellikle söz tekrarları üzerine kurmu tur. Söz tekrarlarında tasannudan uzak durmu , kelimeleri yerli yerinde kullanmı , tekrar edilen kelimeleri mısraların farklı yerlerinde kullanmakla akıcı ve sürükleyici bir ahengin yanında anlam zenginliği de sağlamı tır. airin ba vurduğu söz tekrarlarında dayalı sanatlar,

iâde, reddü l-acüz ale s-sadr, tarsî ve tekrîr olmu tur. air, bu söz

sanatlarından tarsînin anlamda paralellik sağlama vasfından gereğince faydalanmı ve bu sanatın en iyi uygulayıcılarından olmu tur.

airin ba vurduğu söz sanatları arasında ilk sırayı tekrir alır. Eserde tekririn olu masında en fazla birli söz tekrarlarından faydalanılmı tır. Birli söz tekrarlarında, tekrar edilen kelimelerin mısraın ba ında ortasında ve sonunda olmasına göre ifadede sağlanan ini li çıkı lı ritim airin iirini çekici kılan bir haslet olmu tur. Birli söz tekrarlarının yanı sıra eserde ikili, üçlü söz tekrarları kullanılmı , bu tekrarları çoğunlukla ön yinelemelerden olu an metin

seviyesindeki söz tekrarları izlemi tir. air, bu söz tekrarlarıyla iirde bir iç ahenk olu turmu tur.

airin üslûbunun akıcı olmasını sağlayan vasıtalardan biri, ikilemelerdir. Anlatımı peki tirmek, ahengi güçlendirmek için airlerin sıkça ba vurduğu bir yol olan ikilemelerden, Farsça kurallara

göre yapılan ve terkib-i tekerrürî adı verilen ikilemelerin sıklıkla

kullanıldığı ve bu ikilemelerle anlam ve ahenk bakımından güzel bir söyleyi e yakla ıldığı görülmektedir.

Bütün bu ses ve söz kullanımları, kelimelerin ŧivan airleri

(28)

Derviş Paşa’nın Murâd-Nâmesi’nde… 397

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

KAYNAKÇA

AK, Mahmut (1994). ŧervi Pa a-Bosnevî , İslâm Ansiklopedisi, C.

9, İstanbulŝ TŧŹ Yay.

AKSAN, ŧoğan (1995). iir ŧili ve Türk iir ŧili

,

3. baskı, Ankara:

Engin Yayınları

AYKUT, . Nezihi (19ś0). Hasan Beyzade Tarih C. II (Basılmamı

ŧoktora Tezi) İstanbulŝ İÜ Ktp., Tarih Seminer Kitaplığı, Nu. 32ŚŚ AMÎD, Hasan (1377). Ferheng-i Fârsî-i Amîd, Tahranŝ İnti ârât-ı

Emîr Kebîr

BAYSUN, M. Cavid (1993). ŧervi Pa a , İslam Ansiklopedisi, C. 3,

İstanbul MEB Yay.

BEYÂNÎ, Tezkiretü - uarâ (199Ś). (Hz. İbrahim Kutluk), Ankaraŝ

TTK Yay.

ŦO KUN, Menderes (200Ś). Sözün Büyüsü Edebî Sanatlar, 1. baskı,

İstanbulŝ ŧergâh

ÇEBİ, Hasan (19śŚ). Bütün Yönleriyle Necip Fazıl Kısakürek in iirleri, Ankaraŝ Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları

ÇETİN, M. Nihad (1993). iir ,İslam Ansiklopedisi, C. 11, İstanbulŝ

MEB Yayınları

ÇETİ Lİ, İsmail (2002). Metin Tahlillerine Giri iir, Ankaraŝ Akçağ Yayınları

ÇOBAN, Ahmet (2004). Edebiyatta Üslûp Üzerine, Ankaraŝ Akçağ Yayınları

ŧEHHÛŧA, Ali Ekber (1377). Lûgatnâme-i ŧehhûda, C. 9, Tahran:

Çâbnâme-i ŧâni gâh

ŧEŹELLİOĞLU, Ferit (1993). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik

Lûgat, 20. Baskı, Ankaraŝ Aydın Ktb.

ŧİLÇİN, Ŧem (1992). Fuzulî nin iirlerinde İkilemelerin

Olu turduğu Ses, Söz ve Anlam ŧüzeni , Türkoloji ŧergisi,

C. X, 1, s. 162-177.

ŧİLÇİN, Ŧem (199Ś). Örneklerle Türk iir Bilgisi, 4. baskı, Ankaraŝ

Türk ŧil Kurumu Yayınları

(29)

398 Beyhan KESİK

Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 4/7 Fall 2009

HATİBOĞLU, Źecihe (19ś1). Türk ŧilinde İkileme, 2. baskı, Ankaraŝ Ankara Üniversitesi Basımevi

KAPLAN, Mehmet (1995). Tevfik Fikret (Devir- ahsiyet-Eser), 4.

baskı, İstanbulŝ ŧergâh Yayınları

KAYABA I, Bekir (199Ś). Kâf-zâde Fâ izî nin Zübdetü l-E ârı,

İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamı

Doktora Tezi, Malatya.

KINALIZÂŧE HASAN ÇELEBİ (1981). Tezkiretü - uarâ, C.I (Hz.

İbrahim Kutluk), Ankaraŝ TTK Yay.

KOŦAKAPLAN, İsa (1992). Açıklamalı Edebî Sanatlar, İstanbul:

MEB Yayınları

KORTANTAMER, Tunca (1993). Eski Türk Edebiyatı-Makaleler,

Ankaraŝ Akçağ Yayınlar

KÜLEKÇİ, Numan (1999). Açıklamalar ve Örneklerle Edebî Sanatlar,

2. baskı, Ankaraŝ

MAŦİT, Muhsin (2005). ŧivan iirinde Âhenk Unsurları, 2. baskı, İstanbulŝ Kapı Yayınları

MAŦİT, Muhsin ve SOLŧAN Uğur, Edebiyat Bilgi ve Teorileri El

Kitabı, Grafiker Yayınları, Ankara, 200ś.

MEHMEŧ RİYÂZÎ, Riyâzü - uarâ, Nuruosmaniye Nu.: 3724

MEHMET SÜREYYA (1996). Eski Yazıdan Yeni Yazıya Sicill-i

Osmanî, C. II (Hz. Nuri Akbayar), İstanbulŝ Tarih Źakfı Yurt

Yayınları

MUALLİM NAŦİ (1995). Lügat-ı Nâcî, İstanbulŝ Çağrı Yayınları

MUÎN, Muhammed (13ś1). Ferheng-i Fârsî, C. II, Tahranŝ İnti ârât-ı

Emîr Kebîr

OKAY, M. Orhan (1992). iir Sanatı ŧersleri, 2. baskı, Erzurumŝ Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Yayını

Örnekleriyle Türkçe Sözlük, C. 4, MEB Yayınları, Ankara,1996.

ÖZÜNLÜ,Ünsal (199Ś).Edebiyatta ŧil Kullanımları

,

Ankara: Doruk

Yayınları

PAKALIN, Mehmet Zeki (1993). Osmanlı Tarih ŧeyimleri ve

Terimleri Sözlüğü, C. I-II-III, İstanbulŝ MEB Yayınları

PEÇEŹÎ İBRAHİM EFENŧİ (1992). Peçevî Tarihi, Ŧ. II (Hz. Bekir

Referências

Documentos relacionados

Performed tests have shown that application of phosphorus in form of CuP10 and AlSr10 master alloy as an inoculant gives positive results in form of refinement of primary crystals

Yapılan analizlerden elde edilen sonuçlara göre kadın yönetici gözetiminde çalışan kadın ve erkeklerin fiziksel ve ruhsal sağlıkları arasında anlamlı

Power demand of the mixer’s drive reveals the mixer’s operating characteristics and reliable monitoring of the mixing processes involving the evaluation of power consumption

Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde apendek - tomi yapılan ve Patoloji anabilim dalında histopatolojik in - celemesi yapılan 2252 olgu retrospektif olarak

Çalışmamızda, 1 ve 5 yıllık hasta sağkalımı canlıdan yapılan BN ‘de sırasıyla %100 ve %100, kadavradan yapılan BN’de %85 ve %85 olarak bulundu.. Hastalarımızın 1

The structure of the remelting zone of the steel C90 steel be- fore conventional tempering consitute cells, dendritic cells, sur- rounded with the cementite, inside of

Sadece Moğolcada kelime başında /q/ zaman zaman /x/ ; Tunguzcada ve Korecede ise söz içi ve söz sonunda /k/ olarak değişmiştir.. Korecedeki biçimlerde

Bu durumdan dolayı hastane dışında sık olarak ve basit şekil- de lokal anestetik ajanla yapılan sünnet işleminin nadir ve haya- tı tehtid edici komplikasyonu