• Nenhum resultado encontrado

Alan Kullanım ve Arazi Örtüsü Değişimi

2. KURAMSAL TEMELLER

2.5 Alan Kullanım ve Arazi Örtüsü

2.5.1 Alan Kullanım ve Arazi Örtüsü Değişimi

Alan kullanımı, arazi örtüsünü önemli ölçüde etkilediği gibi benzer şekilde, arazi örtüsündeki değişiklikler de alan kullanımını etkilemektedir. Çeşitli nedenlerle meydana gelen alan kullanım değişiminin çoğu, biyolojik çeşitlilikte, su ve radyasyon bütçelerinde, küresel iklimde ve biyosferi etkileyen diğer süreçlerde değişikliklere yol açmaktadır (Mahmod, 2019). Bu nedenle, tarım, hidroloji, ekoloji, çevre, iklim ve biyojeokimyadadeğişimden etkilendiği için araştırma önemine sahiptir (Tan vd., 2020).

Alan kullanımı ve arazi örtüsü değişimi, küresel çevresel değişikliğin ana sorunlarından biridir (Mahmod, 2019). İnsan faaliyetleri tarafından yönlendirilen AK/AÖ değişimi (Alan Kullanımı/Arazi Örtüsü Değişimi- Land Use/Land Cover Change) yerel, bölgesel ve küresel ölçeklerde gözlemlenen ekosistem işleyişi, ekosistem hizmetleri, iklim ve hükümet politikaları gibi biyofiziksel ve beşeri değişkenler üzerindeki olumsuz etkileri sebebiyle küresel gündemin bir parçası haline gelmiştir (Girma ve Hassan, 2014; Teixeira vd., 2014;

Mzuza vd., 2019). Doğa ve insan arasındaki etkileşim, arazinin örtüsünü, kullanımını ve yapısını talepleri doğrultusunda değiştirmekte ve dönüştürmektedir (Betru vd., 2019).

Yerel düzeyde, alan kullanımındaki ve örtüsündeki değişimler, biyotik çeşitlilikteki mevcut ve potansiyel birincil verimliliği, toprak kalitesini, mikroklimatik kaynakları, havza akışını, sedimantasyon oranlarındaki değişikliklerin, arazi bozulması süreçlerini; peyzaj düzeyinde biyoçeşitliliği ve toprak erozyonunu etkilemektedir (Mahmod, 2019; Mzuza vd., 2019). Tüm bunların yerel toplumların geçim kaynakları üzerinde doğrudan etkileri bulunmaktadır (Mzuza vd., 2019).

Sanayileşme çağından bu yana, dünya çevre sorunları giderek daha belirgin hale gelmiştir.

Çevresel değişim üzerine yapılan derin çalışma ile araştırmacılar, insan faaliyetlerinden etkilenen arazi örtüsü değişiminin dünyanın çevresel değişimine yol açan önemli bir faktör olduğunu kabul etmişlerdir (Chang vd., 2018). AK/AÖ değişimi doğrudan yeryüzünün fiziksel özelliklerinde değişime neden olmakta ve bu durum da bölgesel iklimi belirleyen

radyasyon, ısı ve su buharı değişimi vb. çeşitli faktörleri etkilemektedir. Ayrıca, bitki örtüsü türü ve bitki yoğunluğu gibi yüzey bağlantılarının bileşimini de değiştiren AK/AÖ değişimi, demografik değişiklikler sebebiyle gelişen karbon salınımlarında artışa yol açarak, atmosferdeki sera gazı seviyesinin yükselmesi dahil olmak üzere çeşitli sonuçlara yol açmaktadır (Chang vd., 2018; Tan vd., 2020). Bu, birçok temel çevresel süreç üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, yeryüzündeki herhangi bir değişim ve dönüşümün yerel ve küresel çevre üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır.

AK/AÖ’deki değişimler, insan faaliyetlerinin doğrudan ve dolaylı sonuçlarından kaynaklanmaktadır (Hassan vd., 2016). AK/AÖ değişimi, arazinin işlev veya yapı değişikliğini temsil ettiği gibi ormansızlaşma, doğal arazinin ulaşıma veya endüstriyel kullanıma dönüştürülmesi ve kentleşme gibi bazı aşamalarla da gerçekleşmektedir (Zadbagher, 2017). AK/AÖ’deki ilk değişikliklerin ormanların ve otlakların yerleşim ve tarım için yakılmasıyla başladığı düşünülmektedir (Mahmod, 2019). Daha sonraları, AK/AÖ değişimlerinin dünya çapında görülmesi, orman kaybı ve tarım arazilerinin genişlemesi ile olmuştur. Son yıllarda ise, AK/AÖ’deki değişimler, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, kırsal alan kullanım alanında bir azalma ve kentleşme yoluyla kentsel alan kullanım alanında bir artışa neden olmuştur (Yin vd., 2011). Bu nedenle, AK/AÖ değişimi, farklı zamansal ve mekansal ölçeklerde çevresel ve sosyal faktörler arasındaki etkileşimlerden kaynaklanan karmaşık ve dinamik bir süreç olarak tanımlanmaktadır (Valbuena vd., 2008; Zadbagher, 2017; Mahmod, 2019).

OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü -Organisation for Economic Co-operation and Development), küresel ölçekte, doğal bitki örtüsünü biyolojik çeşitliliğin korunması ve ekosistem hizmetlerinin sağlanması için kritik öneme sahip olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle de doğal ve yarı doğal bitki örtüsündeki değişimi ölçmenin gerekliliğini vurgulamaktadır. Net değişiklikler dikkatlice yorumlanmalıdır. Örneğin, yaşlı orman kaybının zararı, eşit büyüklükteki yeni orman plantasyonunun sağladığı faydalarla karşılaştırılmamalıdır (OECD, 2018).

Öte yandan, tarımsal genişleme de doğal ve yarı-doğal arazi kaybının nedenleri arasında sayılmaktadır. Yarı-doğal bitki örtüsüne sahip arazideki kayıplar çoğunlukla ekili araziye dönüşümünden kaynaklanmaktadır. Genel olarak tarım alanları ağaç kaplı alanlardan dönüştürülse de otlak ve çalılık alanlardan da tarım alanlarına dönüşümler olabilmektedir.

Bazı durumlarda ise daha önce terk edilmiş tarım arazilerinin yeniden işlenmesi de tarım alanlarında artmaya sebep olabilmektedir (OECD, 2018).

Doğal alanlardan tarım arazisine olan bazı dönüşümler faydalı olabilmektedir. Örneğin, bazı geleneksel tarım arazileri türleri kuşlar için temel habitatlar sağlayabilmekte ve bazı ağaçlarla kaplı alanlardan daha yüksek biyolojik çeşitliliğe sahip olabilmektedir. Benzer şekilde, sulak alanlarda yaşanan değişimler de bu açıdan kayıp anlamına gelmemektedir (OECD, 2018).

Kentsel büyüme, arazi örtüsü değişiminin bir başka önemli faktörüdür. Binaların ve diğer yapay yüzeylerin inşası, hassas ekosistemlerin kaybına ve doğal habitatların parçalanmasına sebep olmaktadır. Yapay yüzeylerin gelişimi genellikle orman alanlarına, otlak ya da çayırlık alanlar üzerinde olsa da çoğunlukla tarım alanları yönünde olmuştur.

Tarım arazilerinin ve ilgili doğal yaşam alanlarının kaybının biyolojik çeşitlilik üzerindeki baskılarına olarak, yapay yüzeylere dönüşümler, toprağı geri döndürülemez bir şekilde bozan ve sel riskini artıran yüzeysel akışı hızlandırmaktadır. Hava, gürültü ve ışık kirliliği ile yeşil alanların azalması yaşam kalitesini etkilemektedir (OECD, 2018).

AK/AÖ’deki önemli değişimlerin önemli çevresel sorunlara neden olduğu bilinmektedir.

Özellikle değişim ile yaşanan biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistem hizmetleri üzerindeki baskılar, ilk sırada müdahale edilmesi gereken küresel zorluklar arasındadır. Bu değişimlerin etkileri yıllar içerisinde yavaş yavaş gerçekleşse de ekosistemler üzerinde büyük bir etkiye sahip olup tür çeşitliliğin azalmasına ve popülasyonlarında düşüşlere neden olmaktadır. Bu nedenle, AK/AÖ’deki değişimlerin belirlenmesi, çevresel problemlerle modellenmesi ve değerlendirilmesi problemlerin çözümüne yönelik strateji geliştirme açısından büyük önem taşımaktadır (OECD, 2018). Çünkü, AK/AÖ değişiminin mekansal verilerini belirlemek, değişim sürecini anlamayı ve tahmin etmeyi sağlayacaktır.

Arazi değişimini belirlemeye yönelik çalışmalar, AK/AÖ değişiminin tanımlanmasına ve sınıflandırılmasına katkıda bulunarak, değişim mekanizmasının ve itici güçlerin mekanizmasının anlaşılmasına ve ayrıca gelecekteki değişiklikleri ve etkileri tahmin etmek için kullanılabilecek modellerin oluşturulmasına yardımcı olmaktadır (Xu vd., 2002).

Değişim tespiti, esas olarak ilgilenilen nüfusun mekansal dağılımının nicel analizinin sağlanması nedeniyle, doğal kaynakları ve kentsel gelişmeyi yönetme ve izlemede önemli

bir süreç olarak ortaya çıkmıştır. Değişiklik tespiti için ilk ve son arazi örtüsü / türleri / kullanımlarının, "başlangıçtan bitişe" analizi ile ilgili bilgi gereksinimi vardır. Bu tür değişikliklerin çevresel sonuçlarının anlaşılması ve değerlendirilmesi için doğru ve güncel arazi örtüsü değişim bilgilerine sahip olmak gerekmektedir (Hassan vd., 2016). Mekansal veriler, mevcut politika eğilimlerini sağlam politika oluşturma ve uygulama ile değiştirmede öncü bir rol oynamaktadır. Arazi örtüsü verileri, alan kullanım verilerini izleme, planlama ve yatırım istatistikleri, biyolojik çeşitliliğin izlenmesi, iklim değişikliği ve çölleşme gibi çeşitli uygulamalar için bir referans tabanı oluşturmaktadır (Mahmod, 2019). Bu kapsamda, alan kullanımı ve arazi örtüsü için önemli bir veri kaynağı haline gelen UA, evrensel mekânsal envanterleri oluşturmak ve güncellemek için de yetkili bir araç olmuştur (Chang, 2018; Mahmod, 2019). GPS (Küresel Konumlandırma Sistemleri- Global Positioning Systems) de UA veri düzeltme ve sınıflandırması için saha çalışmalarıyla elde edilen koordinatların konum bilgilerini toplamak için kullanılabilmektedir. CBS ise AK/AÖ değişiminin mekansal-zamansal süreçlerini ve modellerini işlemek, analiz etmek ve haritalamak için kullanılmaktadır. UA ve GPS ile birleştirilmiş CBS, kentsel büyüme ve AK/AÖ değişiminin süreç ve modellerinin mekansal-zamansal dinamiklerini tespit etmek ve analiz etmek için güçlü ve uygun maliyetli araçlar olarak yaygın bir şekilde uygulanmış ve yerel, bölgesel ve küresel ölçeklerde kabul edilmiştir (Xiao vd., 2006; Yin vd., 2011; Munthali vd., 2019; Atay Kaya ve Kut Görgün, 2020). Zaman içinde arazi örtüsündeki değişimi görebilmek için, birkaç farklı yıla ait arazi örtüsü haritalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda AK/AÖ değişiminin tespitinde çeşitli sınıflandırmalar kullanılmıştır. Her çalışma, örnek alanlarına ve araştırma ilgi alanlarına bağlı olarak sınıfların sayısını ve türünü belirlemektedir. Bazı çalışmalarda CORINE Arazi Örtüsü/Kullanım Sınıflandırma sistemindeki sınıflar kullanılırken, bazılarında farklı sınıflama teknikleri kullanılmıştır. Ancak hangi sınıflandırma sistemi olursa olsun, ana sınıf türleri arasında yapay yüzeyler, tarım, orman ve su bulunmaktadır (Atay Kaya ve Kut Görgün, 2020). Bu yöntemle oluşturulan arazi örtüsü haritaları, yöneticilerin mevcut durumu en iyi şekilde anlamalarına yardımcı olacak bilgiler sağlamaktadır. Bu bilgiler daha sonra şehir plancıları, peyzaj mimarları vb. meslek disiplinleri ile karar vericiler tarafından kentsel alanların yönetimi ve planlanmasında kullanılabilmektedir (Yin vd., 2011). Yöneticiler, bu haritaları analiz ederek ulaştıkları sonuçlara göre mevcut yönetim kararlarını değerlendirmekte ve geleceğe ilişkin kararlarında ise olası etkiler hakkında fikir edinebilmektedir (NOAA, 2020).