• Nenhum resultado encontrado

Araştırma Alanı ve Yakın Çevresine İlişkin Literatür Özetleri

1. GİRİŞ

1.3 Literatür Özeti

1.3.3 Araştırma Alanı ve Yakın Çevresine İlişkin Literatür Özetleri

rezervuarlarında büyük ölçekli değişiklikler meydana getirdiğini ortaya koymuştur.

Toprağa bağlı arazide %4.09, açık alanda %5.49, bitki örtüsünde %8.80, tarım arazisinde

% 2.31 ve yüzey su kütlelerinde %0.35 azalma olduğu tespit edilmiştir.

aşamada irdelenmiştir. Kentsel peyzaj yapısı ve tarihsel gelişimleri kapsamında tarihi yerleşmeler, tarihi iskeleler, kasırlar, kaleler, kuleler, mezarlıklar, hamamlar, balıkçı barınağı, liman, marina, tabiat parkı, korular, mesire alanları incelenirken, kırsal peyzaj yapısı ve tarihsel gelişimlerinde ise deniz peyzajı ve İstanbul Boğaz akıntılarının peyzaj üzerine etkisi, tarımsal peyzaj, orman peyzajı ve Boğaz peyzajı irdelenmiştir.

Baştürk tarafından 2009 yılında yapılan “Planlama ile Taşınmaz Değerine Getirilen Rant, Riva Örneği” başlıklı yüksek lisans tezinde plan ile taşınmaz değerine getirilen rantı incelemek amacı ile, elde edilen veriler çerçevesinde planlama kavramı genelden özele doğru bir yaklaşımla incelenmiştir. Plan hükümlerinin değişmesinden önce ve sonra olmak üzere, uygun yöntemler kullanılarak rayiç bedel analizi yapılmış ve taşınmaz sahibinin rantsal kazanımı tespit edilmiştir.

Atasayan tarafından 2010 yılında yapılan “Doğal Çevre Korumada Yerel Katılımın Sağlanması Amacıyla Delfi Metodunun İrdelenmesi: Riva Örneği” başlıklı doktora tezinde Riva’da yerel katılımın sağlanması amaçlanmıştır. Bu amaç doğultusunda çalışmada farklı görüşlerin bir araya getirilmesini ve bu görüşler arasında uzlaşma sağlanmasını öngören Delfi yönteminin uygulanabilirliği değerlendirilmiştir. İki aşamalı olarak hazırlanan anket elektronik ortamda yerel halk, yatırımcı grubu ve uzman grubundan oluşan paydaşlara uygulanmıştır. 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı kapsamında öngörülen kararlar çerçevesinde değerlendirmeler yapılmaya çalışılmıştır. Ekonomik sorunlar ve düşük eğitim düzeyi vb. sebeplerden dolayı Delfi Metodunun gereği olan paydaşlar arasında uzlaşma sağlanması konusunda engeller oluşturmuş beklenen düzey sağlanamamıştır. Bu nedenle yapılacak olan çalışmalarda yerel halkın katılımının yüksek olabilmesi halkın bilgilenmesi ve çevre koruma konusunda eğitiminin sağlanması Delfi metodunun daha etkin bir şekilde kullanılması ve daha verimli sonuçların alınabilmesi için gerekli ve önemli olduğu çalışmada vurgulanmıştır.

Kıvrak tarafından 2011 yılında yapılan “Beykoz-Polonezköy’ün Kültürel Peyzaj Analizi ve Değerlendirilmesi” başlıklı yüksek lisans tezinde seçilen araştırma alanının yaşadığı değişim, değişimden etkilenme durumu ve günümüzdeki kullanımı ortaya konarak, ormanlık alan ve Polonezköy yerleşkesi şeklinde iki adet kültürel peyzaj karakter alanları oluşturulmuş ve kendi içerisinde alt başlıklara ayrılarak değerlendirilmiştir. Ayrıca alanda yapılan görüşmeler ile fotoğraflamalar ve eski fotoğraflarla aralarındaki farklılıkların

tespiti sağlanmıştır. Yerel halkın beklentileri ve ihtiyaçları ile kültürel peyzaj alanlarına gösterilmesi gereken hassasiyet arasında oluşturulması gereken dengenin nasıl olacağı konusunda saptamalar yapılmıştır.

Pamukçu tarafından 2011 yılında yapılan “İstanbul-Riva Deresi ve Çevresinin Peyzaj Potansiyelinin Değerlendirilmesi” başlıklı yüksek lisans tezinde araştırma alanı olarak taşıdığı önemli doğal ve kültürel özellikler dolayısıyla Riva Deresi ve çevresi ele alınarak, alan üzerinde baskı yaratan kentsel ve kırsal gelişmelerin doğal ve kültürel kaynaklarla olan etkileşimini ortaya koymak ve ekolojik temelli havza bazında peyzaj potansiyelini irdelemek amacıyla araştırma alanı için optimal alan kullanımları belirlenmiştir. Bu amaç kapsamında Ekolojik Risk Analizleri ve McHarg (1969)’ın ekolojik planlama yaklaşımı- uygunluk metodu kullanılarak, araştırma alanı bütününde uygun tarım, yerleşim ve orman alanları belirlenmiş ve optimal alan kullanım planı ortaya koyulmuştur.

Kara ve Karatepe tarafından 2012 yılında yapılan “Uzaktan Algılama Teknolojileri ile Beykoz İlçesi (1986-2011) Arazi Kullanımı Değişim Analizi” başlıklı çalışmada, İstanbul Boğazı’nın doğu yakasında bulunan Beykoz İlçesinde uzun yıllar boyunca doğal ve kültürel etkiler sonuncunda meydana gelen kalıcı arazi kullanım değişiminin ortaya koyulması amaçlanmıştır. Bu nedenle 1986- 2011 yılları arasındaki değişim süreci Landsat Uydu görüntüleri kullanılarak UA ve CBS yöntemleri ile analiz edilerek değerlendirilmiştir. Arazi sınıfları, Arazi Örtüsü Enstitüsü’nün (LCI-Land Cover Institute) belirlediği bir sınıflandırma sistemi olan NLCD 92 sınıflandırma sistemine göre belirlenmiştir. Bu sınıflandırma sisteminde arazi sınıfları 21 çeşit olup bunlardan yedi tanesi (açık su, yoğun yerleşmeler, çıplak kaya-kum-kil, geniş yapraklı orman, iğne yapraklı orman, otlar ve otsu bitkiler, tarım alanları) Beykoz İlçesi’nde tespit edilmiştir.

Sonuç olarak, 25 yıllık zaman süresinde, çalışma alanında arazi örtüsün ve alan kullanımındaki değişimin yeşil alanların azalması ve buna karşılık yerleşme alanlarının artması şeklinde gerçekleştiği ortaya konmuştur.

Tarakçı vd. tarafından 2012 yılında yapılan “Beykoz ve Çevresi (İstanbul)’nin Kent Florası” başlıklı çalışmada 2003-2007 yılları arasında, Beykoz kenti ve çevresinde yayılış gösteren doğal vasküler bitkilerin floristik yönden incelenmesi amaçlanmıştır. Yapılan çalışma sonucunda alanda, 81 familya ve 259 cinse ait toplam 431 takson tespit edilmiştir.

En çok takson içeren familya Fabaceae (63 takson-% 14.62) ve en çok takson içeren cins

ise Trifolium (27 takson-% 6.26)’dur. Elde edilen sonuçlar, çalışma alanı civarında yapılmış kent flora çalışmaları ile karşılaştırılarak tartışılmıştır.

Yücel tarafından 2012 yılında yapılan “Sürdürülebilir Kent ve Peyzaj İlişkisinde Ekolojik Geçiş Zonları: İstanbul Beykoz Örneği” başlıklı doktora tezinde öncelikle ekolojik geçiş zonu kavramının teorik olarak temeli verildikten sonra örnek alan olarak seçilen İstanbul İli Beykoz İlçesi kapsamında ekolojik geçiş zonlarının nerelerde konumlandığı UA teknikleri ile tespit edilmiştir. Çalışmada kontrollü (supervised) bulanık (fuzzy) sınıflandırma ve bu tez özelinde yazılan uzaklık dosyası algoritması yöntem olarak kullanılmıştır. Bu kapsamda özellikle tekil yapılaşmanın olduğu ve baskın olarak kırsal faaliyetlerin sürdürüldüğü alanlarda ekolojik geçiş zonları incelenmiş ve sürdürülebilirlik kavramı üzerinden yorumlanmıştır. Sonuçta, kent ve peyzajın gelecek nesillere aktarımının sağlanması konusunda öneriler geliştirilmiştir.

Bişkin tarafından 2013 yılında yapılan “Kentlerde Markalaşma Beykoz Örneği” başlıklı yüksek lisans tezinde marka kent yaratma süreci içerisinde, güçlü ve etkili bir kent imajının nasıl oluşturulabileceğini ortaya koymayı ve bu süreç içerisinde kentlerin kimliklerini ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Bu kapsamda araştırma alanı olarak seçilen İstanbul ili Beykoz İlçesi belirlenen markalaşma faktörleriyle değerlendirmiş ve Beykoz’un markalaşması için stratejiler geliştirilmiştir.

Güler tarafından 2013 yılında yapılan “Kadastral Bilgilerin Orman Amenajman Planlarıyla Bütünleştirilmesi: Ağva ve Beykoz Örneği” başlıklı yüksek lisans tezinde sosyal baskı yönünden farklı özelliklere sahip Beykoz ve Ağva İşletme Şefliği’ne bağlı köylerde iki ayrı alanda kadastral ve amenajman planlarındaki durum yapılan çalışmalar yardımıyla alansal olarak ortaya konmuştur. Çalışma genel olarak literatür taraması, arazi çalışmaları, çeşitli altlık haritaların temini, düzenlenmesini ve konumsal analizlerinin yorumlanmasını kapsamaktadır. Arazi çalışmaları sonucu düzenlenerek elde edilen verilerin CBS ile analiz ve sorgulamaları yapılmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda her iki araştırma alanı için de alansal sınırlandırmalar açısından farklı özelliklerin tespit edildiği görülmüştür.

Şahin tarafından 2013 yılında yapılan “Nüfus Coğrafyası Açısından Bir Değerlendirme:

Beykoz’da Nüfus Artışının Seyri ve Mekânsal Dağılışı” başlıklı çalışmada Beykoz’un yerleşimi ele alınarak geçmişten bugüne olan nüfus durumu incelenmiştir. Beykoz’un

nüfusunun Osmanlı Devleti zamanında artmaya başladığı ve 1955’li yıllardan sonra yaşanan göçlerin de etkisiyle hızla artmaya devam ettiği belirtilmiştir. Çalışmada, hızla artan nüfus ile Beykoz’daki yerleşimin planlı bir seyir izlemediği ve özellikle kıyılar çevresindeki düz alanlar ve vadi yamaçları boyunca gelişim gösterdiği belirtilmiştir.

Nüfusun dağılışında sadece topoğrafik şartların etkisi değil aynı zamanda ekonomik imkânlar vadeden yerlerin tercih edilmesinin de rol oynadığı belirtilen bir başka saptama olmuştur.

Avcı tarafından 2014 yılında yapılan “Mekânsal Planlama, Mekâna Müdahale ve Sonuçları Açısından 2B Alanları: Beykoz İlçesi Örneği” başlıklı çalışmada, Beykoz’un Türkiye’nin en fazla 2B alanı bulunan yerlerinden biri olduğu göz önünde bulundurularak. Beykoz İlçesi’ndeki 2B alanlarının sosyoekonomik hayat üzerindeki etkileri incelenmiştir.

Türkiye’de uygulanan ekonomi politikaları, Beykoz ilçesine ilişkinin mekansal planlar, bunun 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’ndaki yeri ve plan kararlarına rağmen yapılan farklı uygulamalar göz önünde bulundurularak, mekansal planlama ve mekana müdahale yönünden coğrafi bakış açısıyla değerlendirilmiştir.

Mutluay Gerek tarafından 2015 yılında yapılan “Sürdürülebilir Kentsel Gelişme ve Doğa Koruma Çerçevesinde İstanbul-Beykoz Örnek Alanının İncelenmesi” başlıklı yüksek lisans tezinde korunan alanlarda yaşanan yasal ve yönetsel sorunlar ile planlama sistemindeki stratejik olmayan kararlar sürdürülebilir kentsel gelişimi engelleyen durumlar olduğu belirtilmiştir. 2008 ve 2015 yılları arasındaki değişimi ortaya koymak amacı ile hazırlanan paftalar üzerinden yapılan alan hesaplamaları sonrasında alanın sahip olacağı nüfus, senaryolar temelinde hesaplanmıştır. Sonuçta, çalışma alanındaki sorun alanları ile ilgili İstanbul 1/100000 Çevre Düzeni Planı’ndaki kararlar karşılaştırılmış ve bu kapsamda alan ile ilgili çeşitli değerlendirmelerde ve önerilerde bulunulmuştur.

Çakır vd. tarafından 2016 yılında yapılan “Evaluation of Forest Management Plans in Conjunction with the Cadastral Information: The Case of Ağva and Beykoz, Istanbul”

başlıklı çalışmada iki farklı özelliğe sahip Ağva ve Beykoz ilçelerinde orman amenajman planlaması ve kadastral durumlar arasında oluşan çelişkileri belirlemek amaçlanmıştır.

Çalışmada arazi çalışmaları ve altlık harita olarak kullanılan genel arazi kadastrosu, orman kadastrosu ve orman amenajman planı verileri CBS yazılımıyla karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, Ağva Orman İşletme Ünitesinde köylerden kente göç olduğu ve bu nedenle 6831

Sayılı Orman Kanunu’nun 2B maddesine göre Ağva’daki köylere ait bazı parsellerin eylemli orman arazisi olarak ayrıldığı tespit edilmiştir. Beykoz’da sosyal özellikler sonucunda ormanların tahribinin ise fazla olduğu ortaya konmuştur.

Demirel tarafından 2017 yılında yapılan “Kentlerin Dönüşüm Sürecinde Sosyal Bir Strüktür Olarak Peyzaj: Beykoz Örneği” başlıklı yüksek lisans tezinde peyzajın sosyal yönünün öne çıkarılması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda strüktür olarak peyzajın değerlendirilmesi kültür (soyut değerler, erişilebilirlik ve mekan aidiyeti alt parametreleri) ve toplumsal bellek parametreleri (peyzaj deneyimleri, peyzaj bilgisi/bilinci ve çevre/peyzaj algısı alt parametreleri) ile yapılmıştır. Alan çalışması ile belirlenen parametreler dönüşüm süreci geçiren Beykoz’un Gümüşsuyu ve İncirköy Mahalleleri’nde uygulanmıştır. Peyzajın değişiminin okunabilmesi amacıyla da alanı uzun zamandır kullanan kişilerle yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Peyzaj, sosyal, kültürel ve ekonomik yapıyı hem etkilemekte hem de etkilendiği için kentsel dönüşüm çalışmaları süresinde peyzajın sosyal boyutunu iyi analiz etmenin ve daha sağlıklı yaşamlar sunabilmek için belirlenen parametrelerin uygulanmasının önemli olduğu belirtilmiştir.

Sarsılmaz tarafından 2018 yılında yapılan “Kentsel Dönüşüm Projelerinde Kullanıcı Odaklı Yaklaşımın Beykoz Projesi Örneği Üzerinden Değerlendirilmesi” başlıklı yüksek lisans tezinde kentsel dönüşüm uygulamalarının “Yerinde Dönüşüm” yöntemiyle yapılmaması bir eksiklik olarak tespit edilmiş, bu eksikliğin kullanıcı odaklı kentsel dönüşümle giderilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada kentsel refah ve yaşam kalitesini arttırıcı bir sosyal kalkınma modeli ortaya koyarak kullanıcıların aidiyet duydukları bölgeden ayrılmak zorunda kalmadan “Yerinde Dönüşüm” uygulanmasını amaçlayan bir saha çalışması yapılmış ve sonuçları ortaya konmuştur. Ülkemizde ilk defa uygulanacak bir model olan “Kullanıcı Odaklı Yerinde Dönüşüm Modeli”nin yaygınlaşması konusunda önerilerde bulunulmuştur.

Ersen tarafından 2019 yılında yapılan “Çayağzı (Riva) Havzası Sürdürülebilir Tarım Potansiyeli” başlıklı yüksek lisans tezinde tarımsal üretimin artmasıyla temel gereksinimlerin giderilmesinin mümkün olabileceği bakış açısıyla mevcut durumun değerlendirilmesi ve tarımın sağlıklı bir şekilde geliştirilmesinin gerekliliği üzerinde durulmuştur. Bu kapsamda, 2016 yılı Çayağzı (Riva) Havzası’ndaki bitkisel ve hayvansal üretimdeki gelişmeler incelenerek yorumlanmıştır. Sonuçta, havzada sürdürülebilir

tarımsal faaliyetler için mevcut kuru tarım alanların arazi toplulaştırması ile birlikte sulu tarıma kazandırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.